Merak ediyoruz "Taklitçi" derler mi?

Yılmaz Büyükerşen’e yönelik, büyükşehir belediye başkanı seçildiği günden bu yana ısrarla yapılan bir “Taklitçilik”  eleştirisi var…İlginçtir, bu eleştiri karşı cepheden olduğu kadar CHP cenahında da sıklıkla...

Yılmaz Büyükerşen’e yönelik, büyükşehir belediye başkanı seçildiği günden bu yana ısrarla yapılan bir “Taklitçilik”  eleştirisi var…
İlginçtir, bu eleştiri karşı cepheden olduğu kadar CHP cenahında da sıklıkla geliyor.
Porsuk düzenlemesinden tutun da heykellere kadar şehirde yapılan her şey, bir başka ülkede var olan eserlerin benzeri ya da tıpatıp aynısı olduğu söylenmek suretiyle, yapılan eserler ve düzenlemeler bir anlamda itibarsızlaştırmaya çalışılıyor.
İşin ilginç tarafı…
Yılmaz Büyükerşen bu konuda bu güne kadar “Bunlar bizim özgün eserlerimiz. Dünyanın hiçbir yerinde de aynısı ya da benzeri yok” falan demiyor…
Tam tersine…
-“Şu ülkede var olan eserin bir başka örneğinin, bizim şehir merkezinin şu noktasına yakışacağını düşündük ve ilham aldığımız eseri kendi yorumumuzu da katmak suretiyle uyguladık.” diyerek bu durumu zaten açıklıkla ifade ediyor…
Burada atlanan olay; bir başka ülkede görüp, Eskişehir’de aynısı ya da benzerinin uygulandığı heykel ve düzenlemelerin en ince detayına kadar özenle uygulanmış olması…
“Taklitçilikle” eleştirenlerin belki de gözden kaçırmış olduğu en önemli husus bu aslında…
Zira…
Taklit edilmiş  ya da örnek alınmış dahi olsa, yapılan eserler öyle sıradan, baştan sağma ve özensiz eserler olarak çıkmıyor karşımıza.
Tam tersine…
Uygulandığı yerin özelliklerinden tutun da, imalatından çevresinin konumuna kadar en ince detayı dahi hesap edilmiş bir şekilde yapılmasına özen gösteriliyor.
Yani…
Yapılanlar taklit-benzer dahi olsa, taklidin ve benzerin hakkı tam anlamıyla veriliyor.

ŞİMDİ GELELİM BüYüKERŞEN’İN 
TAKLİT EDİLMESİ MESELESİNE…
Yaptığı eserler, uygulamalar ve düzenlemeler nedeniyle sık sık “Taklitçilikle” suçlanan Büyükerşen, aslında sürekli  taklit edilen de bir Belediye başkanı…
Her nedense, Büyükerşen’e yönelik taklitçi eleştirisinde bulunanlar, Büyükerşen’in taklit edilmesini bir gözlerini kapatarak izliyor.
Bakın şimdi size, geçtiğimiz birkaç gün içinde yaşanan, yani oldukça taze iki önemli olayı anlatacağız…
Birisi: Denizli belediye başkanı seçilen AK Partili Osman Zolan’ın, diğeri ise Adana Büyükşehir belediye başkanı seçilen CHP’li Zeydan Karalar’ın seçilip mazbatalarını aldıktan sonra yaptıkları ilk icraatları aktaracağız.
Denizli’nin belediye başkanı seçilen AK Partili Osman Zolan, şehrinde geçekleştireceği ilk projenin “Yapay Halk Plajı” olacağını açıklamış…
Yani…
Eskişehir’de yıllar önce Kentpark içine yapılan Türkiye’nin ilk yapay plajının bir benzerini yapmak için harekete geçtiklerini ifade etmiş…
-“Şehrimizin isminde deniz var ama denizin kendisi yok. Biz denizi şehre getireceğiz” diyerek, Eskişehir’deki yapay plajın bir benzerinin en kısa süre içinde yapılacağının müjdesini vermiş Denizli’lere.

Diğer taraftan…
Adana Büyükşehir belediye başkanı seçilen CHP’li Zeydan Karalar’ın mazbatasını alır almaz ilk icraatı ise üretici ve köylülere domates fidesi dağıtmak olmuş.
Zeydan Karalar, tıpkı Büyükerşen’in geçtiğimiz yıl başlattığı üreticiyi destekleme projesi benzeri bir projeyi derhal hayata geçireceğini açıklamış.
Şimdi! Bu verdiğimiz iki örneğin ardından doğrusu merak ediyoruz?
Büyükerşen’in “Halk Plajını” örnek alan AK Parti Denizli belediye başkanı Osman Zolan ile yine Büyükerşen’in geçtiğimiz yıl uygulamaya başladığı “üreticiyi destekleme projesini”  örnek alan Adana büyükşehir belediye başkanı Zeydan Karalar “Taklitçilik” ile suçlanır mı?
Her iki belediye başkanı da, hem karşı cepheden, hem de kendi partilerinin içinden “Yaptığı taklitten başka bir şey değil. Orada burada görüyor, getirip burada uyguluyor” eleştirisine yıllarca maruz kalır mı?
Gerçekten merak ediyoruz!


 


......


 


Seçim sonuçlarının
değiştirdiği düşünce…


Seçimlerin öncesinde şöyle bir düşünce hakimdi toplumun belirli bir kesiminde:
-“İktidar ne yapar eder seçimi kazanır”
Hatta…
-“Mevcut iktidar kaybetmez. Kaybetse de gitmez” düşüncesi de hakimdi.
Mahalli seçim sonuçları bu şekil düşünceyi sanki ortadan kaldırdı.
Seçim sonuçlarıyla birlikte bu düşünce yerini “İktidar sadece güç, para, devlet olanakları, medya desteği ve kurumların hâkimiyeti gibi avantajlara sahip olmak değil. İktidar, topluma söyleyecek yeni bir şeylerin olup olmaması ile vücut buluyor” düşüncesine bıraktı sanki…


......


Bak bu çok enteresan!


Eskişehir’deki bazı Cumhuriyet Halk Partililer, genel başkan Kılıçdaroğlu’na tepkililerdi…
-“üst üste defalarca seçim kaybetti ama bir türlü gitmiyor. Aslında genel başkanlığı bırakması, yeniden aday olmaması lazım” diyorlardı…
Eskişehir’deki bazı Cumhuriyet Halk Partililer, büyükşehir belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen’e de tepkililerdi…
-“Yeter artık. Yerini kesinlikle başka isimlere bırakması lazım… Yeniden aday olmaması gerekir.” Diyorlardı…
Yani…
CHP içinde, her ne hikmetse üst üste seçim kaybedenin de, üst üste seçim kazananın da gitmesini isteyenler vardı
31 Mart seçimleri CHP açısından bu tür istekleri de sonlandıran bir seçim oldu…
Bugün için ne “Kılıçdaroğlu partinin başından gitsin” diyen kaldı ne de Eskişehir’de “Büyükerşen niçin yeniden aday oldu ki?” diyen…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Haberleri