-Eskişehir'de Tramvay hazırlığı yapıldığı sırada tüm Büyük caddeler Trafiğe kapatılmış, Eskişehir'de aylarca Trafik felce uğramıştı...
Büyükerşen sırf bu yüzden seçilemeyecek olsaydı, hemen ardından yapılan seçimlerde, hem de oylarını arttırarak Belediye Başkanlığı koltuğuna oturamazdı.
-Eskişehir'de, Tren yolunun yer altına alınması çalışması sırasında, Muttalip Köprüsünün yıkımı nedeniyle bazı yollar kapanınca trafik aylarca arapsaçına döndü...
AK Parti sırf bu yüzden Eskişehir'deki genel seçimleri kaybedecek olsaydı, seçimlerden 3 Milletvekili çıkartacak oyu alamazdı.
Sonuç olarak...
Eskişehir Trafiğinin içine eden her iki çalışma sırasında çekilen çileler, söylenildiği gibi seçimlerin sonuçlarına falan da yansımadı.
Tramvay nedeniyle şehir merkezinde yol bulamayan ve saatlerini direksiyon başında söverek geçirenler mahalli seçim geldiğinde gidip yine Büyükerşen'e, Muttalip Köprüsü yıkımı nedeniyle aynı şekilde yol bulabilmek için deliye dönen insanlar da, milletvekili seçimi geldiğinde gidip AK Partiye oylarını verdi...
Demek oluyor ki...
Şehirde yapılan bir işten dolayı kilitlenen ve insanları isyan ettiren trafik, sorumlusu olduğu birilerine seçim falan kaybettirmiyor...
Demek ki...
İşin içinde, seçim kazanıp-kaybetme konusunda başka bir iş var...
İşte bunun ne olduğunu bir türlü anlamış değil bu siyasetçiler...
Bize göre işin aslı şu...
Eskişehir halkının çoğunluğu, mahalli seçimler geldiğinde AK parti içinde Büyükerşen'in çapı, vizyonu, tanınırlığı ve donanımı ayarında bir isim göremediği için, gidip oyunu Büyükerşen'e veriyor...
Aynı şekilde...
Eskişehir halkının çoğunluğu, Genel seçimler geldiğinde CHP içinde Tayyip Erdoğan'ın karizması ve hâkimiyeti ayarında ve o'na alternatif olabilecek başka bir lider göremediği için, gidip oyunu AK partiye veriyor...
Bu, bu kadar basit...
Bu basit durum orta yerde iken, her iki taraf da seçimlerde üstünlük kurabilme adına Trafik meselesi üzerinden birbirlerini vurmak için uğraşıp duruyorlar ya, işte bunu anlamak mümkün değil...
----------------------------
Ahmet Ataç en çok ismi geçen olmuş
Bir dostumuz merak etmiş, arama motoru olan Google'a girmiş...
Eskişehir'deki siyasetçilerin isimlerini yazmış sırsıyla.
Önce Milli Eğitim bakanı Nabi Avcı'nın ismini yazmış Google'a...
Nabi Avcı ile ilgili tam 2 Milyon 900 Bin sonuç çıkmış karşısına.
Sırasıyla diğer Milletvekili ve Belediye Başkanlarının da isimlerini yazmış.
Buna göre de bir liste yapmış...
Listede şu sonuçlar yer alıyor:
Yılmaz Büyükerşen-743 Bin, Ülker Can-3 Milyon 600 Bin, Salih Koca- 2 Milyon 310 Bin, Burhan Sakallı- 257 Bin, Ahmet Ataç- 4 Milyon 80 Bin, Kazım Kurt-1 Milyon 50 Bin, Süheyl Batum- 350 Bin, ve Ruhsar Demirel- 79 Bin.
Yani...
İnternet üzerinde ki en önemli arama motoru olan Google'da en çok yer alan isim 4 Milyon 80 Bin sonuç ile Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç olurken, MHP milletvekili Ruhsar Demirel en az yer alan isim olmuş.
Şimdi diyeceksiniz ki: "Bu neyi ispatlar?"
Herhangi bir şeyi ispatlama derdinde değiliz...
Gerçi...
Bu sonuçlardan bile bazı yorumlar çıkartmak mümkün ama, bizim böyle bir derdimiz yok.
Sadece...
Başta da söylediğimiz gibi dostumuz merak edip araştırmış işte...
Biz de emeğine saygı gösterip, köşemize aldık...
Durum bundan ibaret...
---------------------------
Bu gün yatanlar, seçim kaybedildiğinde "Keşke bir haftamız daha olsaydı" diyecek
AK Partililer oturmuş "Acaba Mahalli seçimlerde büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkan adaylarımız kimler olacak?" merakına düşmüş.
Açıkçası; CHP'lilerin de AK Partililerden pek bir farkı yok...
Onlar da oturmuşlar "Acaba bizim Odunpazarı adayımız kim olacak?" diye bir merakın içine girmişler.
Kısacası...
Eskişehir'de yarışın geçeceği her iki partide de bu gün için yapılan sadece, oturup "Adaylar kim olacak acaba?" diye meraktan ibaret.
Yani...
Ne yaklaşan seçimler için bir hazırlık, ne de bir çalışma var.
Seçime yönelik her iki partinin de yapabildiği sadece, Milletvekili ve Belediye Başkanları gibi aktörler üzerinden birbirlerine laf yetiştirmek.
Hâlbuki Mahalli seçimlerin havası esmeye başladı şehirde.
Üstelik.
Bu mahalli seçimlerde İlçeler de oy kullanacak.
Kısacası...
Şu sıralarda her iki parti de adayların kim olacağını bir yana bırakıp harıl harıl çalışması, kapı kapı dolaşması gerekiyor ama böyle bir görüntü yok ortada.
Adayların kim olacağı beklentisi sarmış her iki partiyi de...
Bundan sonra ne olacağını söyleyelim isterseniz...
Her iki partinin de adayları belli olana kadar mevcut durum böyle devam edecek.
Adaylar belli olunca da, seçim çalışma süresi yetmeyecek.
Seçimi kaybeden taraf bahane olarak "Bir haftamız daha olsaydı seçimi kesin kazanırdık" diyecek...
Bu gün çalışmayarak "Aday bir belli olsun bakalım" diye beklemekle geçirilen haftalar ve aylar çok aranacak.
Sonuç itibarıyla...
Partiler Eskişehir'deki Belediye Başkan adaylarının belirlenmesi işini en kısa sürede bitirip, seçim çalışmalarına biran önce başlasalar çok iyi olacak.
Aksi takdirde...
Seçimi kaybeden tarafın en büyük kaybetme nedeni, bu günü yeterince değerlendiremeyişi olacak ve biz kaybeden taraftan hep "Bir haftamız daha olsaydı seçimi kazanıyorduk" şarkısını dinleyeceğiz...
-------------------
Böyle birşey olur mu?
26 Eylül Perşembe günü Mimar-Mühendisler Odası'nın kapısını Postacı çalmış.
İki adet davetiye bırakmış.
Oda görevlileri, davetiyelere baktığında birinin "30 Ağustos Zafer bayramı kutlama törenleri" davetiyesi, diğerinin ise "Eskişehir'in düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümü" kutlamaları davetiyesi olduğunu görüp şaşırıyor.
Davetiyelerin gelmesi gerektiği günün üz erinden nereden baksanız bir ay geçmiş...
Soruyorlar tabii haliyle niçin davetiyelerin yapılacağı günden bir ay sonra geldiğini...
Oldukça ilginç bir cevap veriyor davetiye getiren postacı:
-"Kusura bakmayın. Ben izinliydim de, ancak getirebildim"
Böyle bir durumu Dünyanın hiçbir yerinde görmeniz mümkün değil.
Ama Eskişehir'de oluyor işte...
Tören davetiyesi, törenin yapılmasının üzerinden geçen bir ay sonra ancak sahibine ulaşıyor...
--------------------
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir ses:
"-Binme, bu uçak düşecek..."
Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş..
İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış:"
-Uçak düştü kurtulan olmadı..
Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında;
"-Binme bu trene, raydan çıkacak.."Dönmüş, bakmış
yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve..
Sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş;
"-Tren Eskişehir'de raydan çıktı, şu kadar ölü, şu kadar yaralı..."
Koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses;
"-Freni patlayacak.."Dönmüş yine kimse yok..
Dayanamamış, bağırmış:
-Sen kimsin yahu?
"-Ben senin altıncı hissinim...."
Adam iyice kızmış
"-Ulan evlenirken neredeydin?"
O ses yine dalgalanarak söylenmiş;"-Büyük kazalara karışmıyoruz."
Mesele çadır tiyatrosu oyununa döndü
-Eskişehirde Tramvay hazırlığı yapıldığı sırada tüm Büyük caddeler Trafiğe kapatılmış, Eskişehirde aylarca Trafik felce uğramıştı
Büyükerşen sırf bu yüzden seçilemeyecek olsaydı, hemen ardından yapılan seçimlerde,...