Son çıkartılan Kanun Hükmünde kararname ile üniversitelerde görev yapan yüzlerce öğretim üyesi ihraç edildi.
Aralarında Anadolu ve Osmangazi üniversitesi’nde görev yapan öğretim üyeleri de var.
Barış bildirgesine imza attıkları için ihraç edilenleri bir tarafa koyuyoruz.
Zaten o bildiriye imza attığı için ihraç edilmelerini de doğru ve haklı bulmuyoruz.
Atılan bir imza ile bilim adına gösterilen onca çaba ve çekilen onca eziyetin bir kalemde sonlandırılmasının son derece ağır olduğunu ve büyük bir mağduriyet yarattığını düşünüyoruz.
Fakat…
Aynı KHK ile üniversitelerden Fetö ile ilişkilendirilerek ihraç edilen öğretim üyesi isimler var.
Bu isimlerin suçlu olup olmadıklarını da, fetö terör örgütüyle bağlantılı olup olmadıklarını da elbette bilmiyoruz.
Eğer adı geçen örgüt ile bir bağlantıları yoksa ve buna rağmen ihraç edildilerse, büyük bir mağduriyet yaşadıkları su götürmez.
Eğer örgütle ilişkileri varsa ve görevlerinden ihraç edilmeyi hak ettilerse, bu durum başka bir meseleyi gündeme getiriyor demektir.
Söyle ki:
Fetö terör örgütüyle bağlantıları olduğu gerekçesiyle ihraç edilen isimler arasında Rektör yardımcıları, Dekanlar, bölüm başkanları ve fakülte müdürleri de olmak üzere, yönetici pozisyonunda olan pek çok isim var.
Bu isimlerin görev yaptıkları süre içinde, kendi inisiyatiflerini kullanmak suretiyle üniversite kadrosuna aldıkları insanlar var.
Bu insanlar belki kendi haklarıyla, belki de yönetici pozisyonunda olan bu insanların torpilleri sonucu, başkalarının olan haklarını yemek suretiyle bu göreve geldiler.
Ve bu insanlar halen görevlerini sürdürüyorlar.
Ne diyelim?
Mevzu biraz karışık sanki…
.....
CHP nasıl bir referandum süreci işletecek?
Nisan ayı içinde yapılacak olan referandum için AK Parti’nin yapacağı seçim çalışması aşağı yukarı belli.
Strateji Recep Tayyip Erdoğan üzerinden yürütülecek.
Bu noktada Erdoğan muhtemelen mitingler yapıp “Evet” oyu isteyecek.
Parti içindeki fikir ayrılığı, MHP’nin nasıl bir referandum çalışması yapacağını gizemli kılıyor.
“Belki de MHP referandum için seçim çalışmalarını sahaya bile indirmeyecek” diye bir görüş dahi var.
Referandum sürecinde CHP’nin nasıl bir seçim çalışması sergileyeceği da henüz planlanmış değil.
CHP’li bazı tanıdık isimlerin söylediğine göre, CHP seçim çalışmalarını kişi üzerinden yaparsa kaybedeceği, sistem üzerinden yaptığı takdirde ise kazanacağı yönünde…
Rasyonel düşünce içinde olan CHP’liler şöyle diyor:
-“Eğer partinin sahaya yansıtılan seçim çalışmasının sisteme karşı yapıldığı algısı yaratılırsa, CHP bu işten karlı çıkar. Fakat bu karşı oluş kişiye odaklı bir biçimde yürütülürse, bu durum karşı cephede tepki ve sahiplenme yaratacaktır ki, bu da referandum sonucuna olumlu bir yansıma yaratmayacaktır”
......
Bu da referandum fıkrası…
İçinde başkanlık sisteminin de olduğu 18 maddelik anayasa değişikliği için referandum yapılacak.
Nisan ayı içinde yapılacak olan referandumda sandık başına gidecek seçmenler ya anayasa değişikliklerinin yapılmasına onay verecek ya da vermeyecek.
Yani…
Referandumda ya anayasa değişikliğine “Evet” diyecek, ya da “Hayır”
Başka bir seçenek yok.
Tıpkı aşağıda yer verdiğimiz fıkrada olduğu gibi…
Uçakta yemek servisi zamanı gelmiş…
Hostes en öndeki adama kibarca gülümseyerek sordu:
– Yemek ister misiniz efendim?
Kendini adeta lokantada zanneden yolcu önce servis masasına baktı, ardından sordu:
– Seçeneklerim neler?
Hostes yine kibarca gülümseyerek seçenekleri sundu:
– Evet veya hayır…
.....
Suçlu belediye mi bakanlık mı şimdi?
-Tepebaşı Belediye Meclisi’nde, Fabrikalar bölgesi içinde bulunan bazı noktaların içkili yerlere dahil edilmesi kararı alındı…
-AK partililer bu kararı mahkemeye taşıdı…
-Mahkeme bu kararı durdurdu…
-AK Partliler mecliste “mahkeme kararını ne zaman uygulayacaksınız?” diye sordu…
-Tepebaşı belediyesi ertesi gün bir açıklama yapıp, “belediyemiz bu karara istinaden herhangi bir ruhsat verme ve ruhsat yenileme işlemi yapmamıştır. Söz konusu noktalarda bulunan işletmeler zaten var olan ruhsatları ile faaliyet göstermektedir” dedi önce…
-Ardından da, 3 ayrı noktada bulunan işletmelerin Kültür ve Turizm Bakanlığından aldıkları Turizm işletmesi belgesiyle içki sunumu yaptıklarını açıkladı.
Sonuç olarak…
Meclis tarafından alınan karar sonrası içki ruhsatı verilmemiş. Ruhsat yenilemesi yapılmamış.
İçki sunumu yapan 3 işletme de, bu işi yapmaya kültür ve Turizm bakanlığından almış oldukları “Turizm işletmesi Belgesi” ile hak kazanmış.
O halde…
Tepebaşı meclis kararını mahkemeye taşıyan AK partililerin, işletmelere turizm belgesi vermek suretiyle içki sunmasına imkan veren kültür ve Turizm Bakanlığını, yani kendi bakanlığının bu kararını da mahkemeye taşıması gerekiyor aslında…
öyle ya…
Belediye’nin, meclis kararına rağmen vermiş olduğu tek bir içkili yerler ruhsatı yok…
Açılan içkili yerler ise bu işi bakanlıktan aldıkları belge ile yapıyor.