Mezhep Çatışmaları!

İslam dünyası, Ortadoğu, İran ve hatta Afganistan ve Pakistan’a kadar sürecek bir Sünni-Şii çatışmasına doğru gidiyor. Tedbir alınmazsa Avrupa’daki yüzyıllar sürmüş, mezhep kavgasının, İslam ülkelerinin, hatta Türkiye’...

İslam dünyası, Ortadoğu, İran ve hatta Afganistan ve Pakistan'a kadar sürecek bir Sünni-Şii çatışmasına doğru gidiyor. Tedbir alınmazsa Avrupa'daki yüzyıllar sürmüş, mezhep kavgasının, İslam ülkelerinin, hatta Türkiye' nin de kapısındadır.
Nitekim Afganistan'ın başkenti Kabil'de, Şii türbesini hedef alan bombalı saldırıda, 55 kişi can verdi. İntihar saldırısını henüz üstlenen olmadı. Sünni ve Şii toplumlar arasında gerginlik yaşansa dahi, mezhepler arası saldırıların azalmaya yüz tuttuğu, bir sırada meydana gelen dehşet verici saldırı, ülkede korku ve panik yarattı
Oysa Allah: "Deki; 'Eğer siz Allah'ı seviyorsanız, hemen bana uyun ki, Allah da sizi sevsin. Başka bir ayet-i kerime ise şu mealdeydi:"Peygamber size ne emretmişse alın, neyi yasaklıyorsa ondan da kaçının..." buyruklarına rağmen, Hicretten, yaklaşık 200 yıl sonra kurulan mezhepler, 5-6 büyük mezhepte toplanmış, küçük gruplar zaman içinde eriyip gitmiş ya da mezhep içi gruplara-cemaatlere-tarikatlara dönüşmüştür. Büyük mezheplerin oluşup dinin bölünmesinde, ilk adımı atan İmam Şafi olmuştur.
İslam'da, iki ana mezhep Ehli sünnet ve Şia'dır. Sünnilere göre 4 hak mezhep vardır. Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli. Bu 4 mezhep dışında yol tutturan müslüman kabul edilmez. Şiilere göre hak mezhepler Zeydiyye, İsmailiyye ve Caferiyye'dir. Sünni ve Şii mezheplerin siyasi, itikadi ve fıkhi olmak üzere onlarca alt grubu vardır.
Aslında İslam dünyası, her dönem mezhep gerginlikleri yaşadı. Türkiye' de, bu gelişmelerden nasibini aldı. Özellikle de çok partili dönemde, belli mezhep gerginlikleri oldu. Maraş ve Sivas olayları gibi mezhep gerginlikleri, hala gündemdedir.
Bugün siyasiler ve sanal aydınlar! DERSİM İSYANI, Maraş ve Sivas katliamlarını, tartışma konusu yaparak, etnik ve dinsel nefrete zemin oluşturuyorlar.
Nitekim Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, CHP liderinin "soy sop üzerinden siyaset" eleştirisini "Kılıçdaroğlu Dersimli Kürt Alevi ama korkusundan Türkmen'im diyor" sözleri ile ortamı daha da gerdi.
CHP Milletvekili Sabahat Akkiraz ise "Peki, siz Maraş katliamı ile yüzleştiniz mi? Sivas katliamıyla yüzleştiniz mi? Sivas'ta 7 yaşındaki Koray'ı yakan katillerin avukatı bugün sizin bakanınız değil mi?." "Sen bu insanları devletin dışına ittin. Yani 'zamane Yavuz Sultan Selimi' diyebiliriz sana. Dün dağ başlarında yaşamaya mahkum edilmiştik, bugün şehrin varoşlarına, işsizliğe ve açlığa mahkum ediliyoruz. AKP iktidarı asla Alevilikle yüz yüze gelmiyor. Yüzleşemiyor. Yani Alevileri biliyorlar ama görmüyorlar" sözleri hiçte hayra alamet değildir
Elbette mezhep çatışmalarının, fitilin ateşleyen Irak'ı işgal eden, ABD ve AB ülkeleridir. ABD, etnik nefreti, Irak' ta silah olarak kullandı. Maliki'nin Sünni karşıtı politikaları, Irak'ta dinsel nefreti daha da artırdı. Kuzey'de Kürtler, ve Güney'de Şiiler' in , doğal kaynaklara sahibi olması gerilimin tuzu biberi oldu. Iraklı Sünni Araplar ortadan kaldırılmak isteniyor.
Bazı Arap ülkeleri, Irak'ta Şiilere karşı, Sünni-Kürt işbirliğini sağlamak için Kürtlere destek olmaya hazırlanıyorlar. Ancak İran destekli Şii de Kuveyt'te yönetimde etkili olmak isteyen Şii azınlığın talepleri yükselmeye, Yemen'de de Şiilerin sesi giderek yükselmeye başladı. İran, Arap yarımadasında Şii kartını oynarken, Sünni sermaye de İran'daki "sessiz" Sünni grupları destekliyor.
Hülasa İslam dünyası, hızla mezhep çatışmasına doğru gidiyor.
Oysa İslam aleminde ve Türkiye'de oluşacak mezhep çatışmaları felaket olur
Nitekim CİA Başkanlarından George. J. TENET, "NEREDE BİR ÖNYARGI VE NEFRETLE KARŞILAŞIRSAN KARŞILAŞ, MÜCADELE ET. NEREDE KAOS VARSA, BİLKİ ARKASINDA, DİNSEL VE ETNİK NEFRET VARDIR" demiştir.
Arap Baharı, İslam dünyasında Şii-Sünni gerginliği bariz bir hal almaya başladı. İran, eskiden beri süregelen İslam rolüyle bölgede dizginleri eline almak isterken, diğer taraftan Türkiye'de, İslam dünyasında önemli söze sahip ülke olmak istiyor. Bu gelişme karşısında Türkiye kendisini, İslam dünyasını tehdit eden "Şii-Sünni çatışması" içinde bulabilir. O nedenle de İktidar ve muhalefet, bütün mezheplere eşit mesafede yaklaşmalı, İslam dünyasını tehdit eden, "Şii-Sünni çatışması" na kesinlikle karışmamalıdır.
Ülkemizde, basit tanımıyla laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Oysa Laiklik, insan hakları açısından çok önemli bir ilkedir. Sonuçta demokrasinin, en önemli öğesi laikliğin olmadığı yerde çatışma, anlaşmazlık ve kaos olması muhtemeldir. Bu nedenle demokrasi adına laikliği eleştirmek, dünyanın en büyük çelişkilerinden biridir. Kişi gerçekten demokrasi yanlısı ise laikliği eleştirmeyi bir kenara bırakıp, tam tersine laikliğin güçlenmesine yönelik çabalar içinde olmalıdır.

Haberleri