Milgram Deneyini Hatırlatan Bir Toplum

Stanley Milgram ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilen Milgram Deneyi, ABD’de New Hafen kentinde bulunan Yale Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde gerçekleştirilmiş. Deney Temmuz 1961’de başlamış. Deney, beklenmedik bir...

Stanley Milgram ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilen Milgram Deneyi, ABD’de New Hafen kentinde bulunan Yale Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde gerçekleştirilmiş. Deney Temmuz 1961’de başlamış. Deney, beklenmedik bir şekilde, deneklerin çok yüksek bir oranının isteksiz de olsa talimatlara tam olarak uyduğunu bulmuş. Milgram araştırmasını ilk olarak “Journal of Abnormal and Social Psychology” dergisindeki 1963 tarihli bir makalesinde anlatmış ve daha sonra 1974 tarihli kitabında “Obedience to Authority: An Experimental View” adlı kitabında bulgularını daha derinlemesine tartışmış.

Deney amaçlı olarak New Hafen ve çevresinde yaşayan 20-50 yaş arası ABD’li erkek yurttaşlara hitaben bir gazete ilanı verilmiş. Deneklerin söz konusu bilim kuruluşundaki “insan belleği ve öğrenme yetisi” konusunda bir deneye katılacakları belirtilmiş. İlanda ayrıca katılan herkese 5 dolar dolayında bir ücret ödeneceği ifade edilmiş.

Denek olarak seçilen kişiler şöyle dağılmıştır: İşçiler yüzde 40, beyaz yakalılar yüzde 40 ve serbest meslek sahipleri yüzde 20… Deneyin yukarıda sözü edilen “insan belleği ve öğrenme yetisi” ile ilgisi olmadığı halde katılan deneklerin bundan bilgisi yok. Fakat deney, katılımcı deneklere şöyle açıklanmış: “İnsan belleği ve öğrenme yetisi konusunda pek çok teori var. Öğrenme konusunda en etkili yöntemlerden birisi cezalandırmadır. Bu deneyde cezalandırma yöntemi araştırılacaktır. Siz, atılımcıların bu deneyde hiçbir sorumluluğu yoktur. Siz sadece söylenenleri yapınız. Sorumluluk Yale Üniversitesi’ne aittir.”

Milgram ve arkadaşları tarafından kurgulanan deneye üç kişi katılmaktadır: 1- Öğretmen (seçilen denek), 2- öğrenci, 3- deney sorumlusu (otoriteyi temsil ediyor). Milgram’ın ekibinden olan deney sorumlusu, seçilen deneklerden iki tanesini bir odaya almakta ve birisinin öğrenci, diğerinin öğretmen olacağını, bunu da kura ile belirleyeceklerini söylemekte. Deneklerden birisi, iki karttan birini seçmektedir. Aslında her iki kartta da öğretmen yazmakta ama denekler bunu bilmemekte. Diğer kartın açılmasına izin verilmediğinden durum deneklerce anlaşılamamakta... Dolayısıyla kartı seçen kişi öğretmen, diğeri ise öğrenci olmakta…

Aslında öğrenci olan kişi, gerçekte deneklerden biri değil, Milgram’ın ekibinden bir araştırmacıdır. Ama öğretmen olan denek bu durumu bilmemektedir. Deney odasında (aslında Milgram ekibinden olan) öğrenci, bir elektrikli sandalyeye bağlanacak. Öğrencinin elleri, ayakları, başı ve bedeninin değişik yerlerine elektrik ileten elektrotlar bağlanmış.

Elektrikli sandalyeye aslında Milgram’ın bilimsel deneye ekibinden olan bir kişinin bağlandığını ve deneyde bu kişiye öğrenci isminin verildiğini söylemiştim. Öğretmen olan gerçek denek, bir elektrik kumanda masasının başına geçecek. Masada elektrikli sandalyedeki öğrenciye elektrik gerilimi uygulamak üzere ayarlanmış düğmeler bulunmakta... Gerilim düzeyi, 15-30-45 gibi düşük değerlerden 450 volt değerine kadar ayarlanmış. Gerilim ayarı yapan düğmenin üzerinde 250 volta kadar tehlikeli, daha sonrası için çok tehlikeli ve 450 volt için öldürücü yazılmış.

Öğretmenden öğrenciye bir dizi (değişik konularda) sözcük okuması istenmektedir. Daha sonra elektrikli sandalyeye bağlı öğrenci, bu sözcükleri aynı sırada tekrarlayacak. Yanlış yapması durumunda öğretmen, artan gerilim değerlerinde olmak üzere öğrenciye elektrik verecek.

Aslında öğretmenin kumanda masası ile öğrencinin bağlandığı elektrikli sandalye arasında bir elektrik bağlantısı yok. Yapılanların hepsi düzmecedir. Sandalyeye bağlı öğrenci, sadece aktörlük yapmakta… Zaman zaman sorulan soruları bilemeyerek öğretmen konumunda deneği tahrik etmekte… Sadece zavallı denek, olup bitenin farkında değil.

Deneyde gözlenen durum şöyledir. Öğretmen, kolaydan zora doğru öğrenciye sözcük dizileri sormaya başlamış. Öğrencinin ilk hatasında en düşük kademe olan 15 volt ile cezalandırılmış. Kademe artırıldıkça öğrenci, (rol gereği) daha çok acı çekermiş gibi davranışlarda bulunmuş.

Yapılan gözlemler, deneye katılan deneklerin pek çoğunun düğme üzerinde tehlikeli yazdığı halde elektriği 150-180 volta kadar artırmakta hiçbir sakınca görmedikleri yönünde olmuş. Bazı denekler ise 200 volt mertebesine ulaştığında odada bekleyen deney görevlisine devam edip etmemesi gerektiğini sormuş, “Devam edin” talimatını alınca sorgulamadan devam etmişler. Hatta bir öğretmen deneğin, öğrencinin gerekli “acı duyma” cevabını vermediği düşüncesi ile kabloları ve bağlantıları kontrol ettiği görülmüş. Deney sonunda deneklere neden bu şekilde davrandıkları sorulduğunda kendilerine böyle söylendiği cevabını vermişler. Bir deneğe “Yapmasan olmaz mıydı?” diye sorulduğunda “Böyle yapmam için para verdiniz” cevabı alınmış.

Milgram deneyi Dünya psikoloji literatüründe büyük yankılar yaratmış, önemli bir deneydir. Deneyin devamında tartışılmak üzere pek çok soruya neden olmuş. İnsanların otoriteye koşulsuz boyun eğmelerinden “insan ruhunda” şiddet duygusunun doğuştan var olup olmadığına kadar sayısız soru gündeme gelmiş.

İnsanın içinde, zihninin derinliklerinde şiddet duygusu bulunup bulunmadığını tartışacak kadar uzman değilim. Ama Milgram Deneyinde örneği görülen (kadına, çocuğa, hayvana, doğaya, kültürel varlıklara karşı her türden şiddet olayları vesilesi ile tekrarlanan) bu şiddet duygusunun bir yerlerden edinildiği de kuşkusuz… Nedeni ve kaynağı ne olursa olsun; şiddetin, baskının, zulmün her türlüsüne karşı durmak, bireyler olarak her birimizin görevi olmalı.

Haberleri