Muhalefette ‘’demokrat’’ iktidarda ‘’merkeziyetçi’’ olanlar…

Yıllar var ki, ‘’tüm üyelerin katılım ile hakim gözetiminde önseçim’’ yapılmadı. Eskişehir’de en son yapıldığı tarih 1991… Milletvekili adaylarının belirlenmesi için yapıldı. Aradan geçen süre tam 33 yıl…

CHP’de en çok tartışılan konuların başında ‘’aday belirleme yöntemi’’ yer alır.

Parti üyeleri, seçimlerde partiyi temsil edecek adayları belirlemek istiyor.

Bu isteği yerine getirecek yöntem belli…

‘’Tüm üyelerin katılımıyla hakim gözetiminde önseçim…’’

Tüzük Kurultayı öncesinde de çok tartışıldı.

‘’Tüzük maddesi haline getirilmesi’’ istendi.

Genel merkez yönetimi de kurultay süreci boyunca ‘’hakim gözetiminde önseçimi ister’’ gibi göründü.

Partililer baya ümitlendi.

Ama yine olmadı.

Tamam… Parti Tüzüğü’nde ‘’hakim gözetiminde önseçim’’ seçeneği de var.

Ancak bağlayıcılığı yok.

Aday belirleme yöntemlerinden birisi…

Yöntem konusunda kararı verecek olan yine Parti Meclisi…

Daha önceki tüzükte de vardı.

Ancak bir kere sınırlı sayıda ilde uygulandı.

Nedense Eskişehir, o iller arasında yer alamadı.

Uzun sözün kısası, Tüzük Kurultayı sonrasında aday belirleme yöntemi konusunda ciddi bir değişiklik yok.

Bir başka anlatımla da partilileri istediği olmadı.

‘’Neden’’ mi?

‘’Tüm üyelerin katılımı ile hakim gözetiminde önseçim’’ yapılmaması ile ilgili olarak ortaya konulan bir gerekçe var.

‘’Üye yapısı sağlıklı değil’’ diyorlar.

Bir partide genel merkez yönetiminin, üye yapısı hakkında böylesi bir düşünceye sahip olması şaşırtıcı…

Şaşırtıcı olduğu kadar da düşündürücü…

Düşüncelerine dayanak olacak somut bir veri yok.

Nasıl olsun ki?

Yıllar var ki, ‘’tüm üyelerin katılım ile hakim gözetiminde önseçim’’ yapılmadı.

Eskişehir’de en son yapıldığı tarih 1991… Milletvekili adaylarının belirlenmesi için yapıldı.

Aradan geçen süre tam 33 yıl…

Çeyrek asırdan daha fazla bir süredir ‘’tüm üyelerin katılımıyla hakim gözetiminde önseçim’’ yapılmamışken, ‘’üye yapısı sağlıklı olmadığı için hakim gözetiminde önseçim sağlıklı sonuç vermez’’ denilebilir mi?

Doğalında denilemez…

Gel gör ki deniliyor.

Denilmekle de kalmayım yöntemin önü kesiliyor.

Aslında ‘’üye yapısı sağlıklı değil’’ diyenlere yöneltilecek bir soru var.

-Sizleri kim seçti?

-Parti genel başkanı ve parti meclisi üyelerini kimler seçti?

Sorunun yanıtı belli…

‘’Sağlıklı değil’’ denilen üye yapısı ilçe kongresi delegelerini seçti. O delegeler il kongresi delegelerini belirledi. İl kongresi delegeleri kurultay delegelerini seçti. O kurultay delegeleri de Ankara’ya gidip genel başkan ve parti meclisi üyelerini seçtiler.

Kısacası, genel başkan ve parti meclisi üyeleri, o ‘’sağlıklı değil’’ denilen yapını temsilcileri tarafından, bir başka anlatımla da ‘’sağlıklı değil’’ denilen üye yapısı tarafından seçildiler.

Şimdi ‘’sağlıklı değil’’ denilen yapının temsilcileri tarafından seçilen genel başkan ve parti meclisi üyeleri için ‘’sağlıksız yapının eseri’’ denilebilir mi?

Elbette ki denilemez…

O zaman genel başkan ve parti meclisi üyelerinin seçimine doğruda müdahil olan üye yapısı, kendi ilindeki adayları neden belirleyemesin?

Doğalında bir neden yok.

Ancak dillendirilmeyen bir neden var.

O da partinin başına geçenler ‘’güç paylaşımı’’ istemiyor. Aday belirleme yetkisini ellerinden bırakmıyorlar.

Asıl ve tek neden bu…

Onun için muhalefette iken ‘’demokrat’’ olup ‘’önseçim’’ diyenler, iktidara gelince ‘’güç benim elimde olsun’’ deyip ‘’merkeziyetçi’’ oluveriyorlar.

Siyaset Haberleri