Napolyon, Rusya içlerinde ilerlerken küçük bir kasa-bada hiç ummadığı bir direnişle karşılaşmıştı.
O kadar ki, Napolyon'un ordusu bir an dağılmış, Na-polyon, Rus askerlerinin önünde kaçmaya başlamıştı. Dar bir sokakta çaresizce bir deri dükkânına girdi ve sahibine onu saklaması karşılığında çok büyük bir ödülle karşılık vereceğini söyledi. Adam onu köşedeki deri yığınının altına gizledi.
Az sonra dükkâna giren Rus askerleri her yeri aradı-lar. Yığınları tek tek altüst etmek vakit kaybettireceği için içlerine süngülerini hatırdılar. Süngüler şans eseri Napolyon'a isabet etmedi. Daha sonra Napolyon'un askerleri de dükkâna ulaştı. Napolyon adama teşekkür etti ve onu bir kese al-tınla ödüllendirdi. Tam dışarı çıkarken dükkân sahibi, 'Efendim bir şey öğrenmek istemiştim,' dedi. 'Merakımı bağışlayın ama siz koca Napolyon, o yığınların altında süngüler sağınızdan ve solunuzdan hamle yaparken hiç korktunuz mu?'
Napolyon bu soruya çok kızdı ve askerlerine. 'Bu küs-tah adamı zincire vurun. Benim emrimle kursuna dizeceksiniz. Zavallı derici, koskoca komutana nasıl böyle bir soru sorabilirmiş, görsün,'
Zavallı adam ellerinden ve gözlerinden bağlı bir şekil-de meydana getirildi. Askerler atış için sıraya dizildiler ve Napolyon askerlerine emir verdi.
'Rahat, hazır ol, dikkat! Ateş!'
Elbette, bu arada zavallı adam ter içinde kalmış, yalvarıp yakarıyordu. O saniyeler geçmek bilmiyordu; fakat Napolyon'un emrine rağmen hiç kimse ateş etmemişti; sadece kendisine yaklaşan bir adamın ayak seslerini duyuyor-du.
Napolyon, adamın ellerini ve gözlerindeki bağı çözerken, adamın şaşkın ve korkulu bakışları arasında şöyle dedi:
'O yığının altında neler hissettiğimi merak ediyordun, değil mi? Evet, şu anda sen burada gözleri bağlı neler hissettiysen ben de aynını hissettim. Şimdi merakını giderdin mi?'
NASIL BİR DUYGU?
Napolyon, Rusya içlerinde ilerlerken küçük bir kasa-bada hiç ummadığı bir direnişle karşılaşmıştı.O kadar ki, Napolyon’un ordusu bir an dağılmış, Na-polyon, Rus askerlerinin önünde kaçmaya başlamıştı. Dar bir sokakta...