Ne adammış! Ülkeyi iç savaşa sürüklemek isterken herkesi birleştirdi ya!

Yıllarca ama yıllarca herkesin hissettiği ve bildiği ama hiç kimsenin devlete el koymasını beklemediği bir örgütlenme vardı bu ülkede.Yargıda, TSK’de MİT’te…Eğitimde, Sağlıkta,Tarımda…Aklınıza gelebilecek her kurumun...


Yıllarca ama yıllarca herkesin hissettiği ve bildiği ama hiç kimsenin devlete el koymasını beklemediği bir örgütlenme vardı bu ülkede.
Yargıda, TSK'de MİT'te...
Eğitimde, Sağlıkta,Tarımda...
Aklınıza gelebilecek her kurumun içini adeta örümcek ağı gibi kaplayan bir örgütlenme.
Uyaranlara kimse inanmadı...
"Ülke elden gidiyor" diyenlere "hadi ordan" denildi.
Tehlikeyi açığa çıkartmak için yazdığı kitaptan dolayı tutuklanan da oldu yazmadığı kitaptan dolayı tutuklananlar da...
İktidarda bulunanlar, yanı başlarında çalınan davulla bile uyanmak istemedi.
15 Temmuz gecesi niyeti tam anlamıyla ortaya çıktı bu örgütün.
Söylenenlerin hepsi, uyarıların tümü doğru çıktı.
Hani derler ya bir musibet bin nasihatten iyidir diye...
İyi ki yaşadık o 15 Temmuz darbe girişimini.
-Bu darbe girişimi yapılmamış olsaydı, Fetö terör örgününün asıl amacının ne olduğunu herkes anlamayacaktı.
-Bu girişim olmasaydı, bu örgütün TSK, Emniyet, Yargı başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarındaki üyeleri deşifre olmayacaktı.
-Girişim olmasaydı, bu örgütün çaldığı sorularla üyelerini nasıl devlet kadrolarına yerleştirdikleri bu denli açığa çıkmayacaktı.
-Işık evleri ve örgenci yurtlarından başlayarak, okullarda nasıl bir sistem kurulduğu, soruların nasıl çalınıp, sınavların nasıl kazanıldığı delilleriyle birlikte ortaya çıkmayacaktı.
-Eğer bu girişim olmasaydı, Balyoz, Ergenekon gibi kumpas operasyonlarla hiçbir suçu olmayan Atatürkçü Asker, Polis ve yargı mensuplarının devletten nasıl tasfiye edildiği az çok biliniyor olsa da,tam olarak ortaya çıkmayacaktı.
-Söz konusu örgütün imamlarından tutun da topladıkları akıl almaz himmet paralarının miktarı dahi bilinmeyecekti.
-En önemlisi de. Bu örgütün sistematik bir biçimde siyaset, yargı, emniyet,TSK ve diğer kurumları kullanarak silmeye çalıştığı ATATÜRK sevgisi ve bağlılığının bu denli gerekliliği ortaya çıkmayacaktı.
Kısacası...
Elbette hiç günahı olmayan insanlarımız yaşamlarını yitirdi.
Ülke uçurumun kenarından döndü.
Ekonomi sekteye uğradı.
Fakat...
Tüm bu çektiğimiz acılara, endişelere ve korkuya rağmen iyi ki bu 15 Temmuz darbe girişimi oldu.
Niye mi?
Çünkü...
Fetö iç savaş çıkartıp ülkeyi bölüp, parçalayıp ele geçirmek isterken, bu ülkenin tüm unsurlarını adeta birleştirdi.
Bu yüzden kendisine teşekkür falan edecek değiliz elbette ama...
Bu ülkenin birlikteliği bir anlamda o'nun gerçekleşmeyen o hain planı sayesinde oldu...
.....



Bu sizce de komik değil mi?

-AK Parti içinde üye, yönetici hatta milletvekili konumunda olan insanlar varken...
-Bu insanların kimler olduğu parti çevresinde gayet iyi biliniyorken.
-Kendilerini aklamak için her akşam demokrasi nöbetlerinde bayrak sallayan bu insanların samimi olmadıklarına inanılıyorken.
-Parti yöneticileri, demokrasi nöbetleri sırasında birlikte fotoğraf çektirmek isteyen bu insanlardan resmen kaçıyorken.
-Söz konusu terör içinde etkin bir şekilde rol almış bu insanların geçmişte cemaat adına yaptıkları hala unutulmamışken.
-17-25 Aralık tarihinden sonra bile bu insanların cemaatle ilişkilerinin kesilmemiş olduğu ortadayken.
-Daha kısa bir süre öncesine kadar tüm enerjisini kendi işinden çok cemaatin gazetesine abone yapmak, cemaatin ışık evlerine yardım toplamak ve cemaatin bankasına para yatırmak gibi işlere harcadığı biliniyorken.
Ve...
Bu insanlar AK Parti içinde üyelikten tutun da, yöneticilik hatta vekillik ve Belediye Başkanlığı görevlerine devam ediyorken...
Gerek televizyon kanallarında, gerek gazetelerde ve gerekse AK Parti çevresinde CHP ve MHP içindeki fetö' cülerin konu edilmesi, gündemin CHP ve MHP içindeki fetö'cüler üzerine yoğunlaştırılma çabaları ve bu konuda bir algı yaratılmak istenmesi size de komik gelmiyor mu?

.....


Son derece isabetli bir karar...

Darbe girişiminin bir hafta sonrasında, yani 22 Temmuz'da yazmıştık yazıyı.
Aynen şu cümleleri kullanmıştık:
"Düğün yapıyorsun anlıyorum kardeşim.
Tarihini de aylar öncesinden belirledin biliyorum.
Hayatında yapacağın belki de son düğün olacak bu eyvallah.
Ama...
Fakat...
Lakin...
Ülke kâbus dolu günler yaşamış ve yaşıyor.
Rejim büyük bir badire atlatmış.
Ülkesini ve demokrasisini savunmak isteyen insanların üzerinden tanklar geçip, kendinin zannettiği askerinin silahlarından çıkan kurşun ve bombalarla can vermiş.
Vergileriyle alınan uçaklar üzerine ölüm yağdırmış.
Devletini seven ve koruyan Asker ve Polisler resmen şehit olmuş.
Kısacası.
Bir ülkenin yaşamaması gereken ne kadar kabus dolu olay varsa yaşamış.
Bu denli olağanüstü olayların yaşandığı bir ortamda düğün yapmanı elbette anlıyoruz.
Düğününde müziğin çalınmasını ve insanların göbek atmasını da doğal karşılıyoruz.
Bu yaptığının aslında hayatın normalleşmesine katkı sağlayacağını bile düşünüyoruz.

Ancak...
O düğün esnasında o havai fişekleri atmana kesinlikle hak vermiyorum.
Havaya atılan o havai fişeklerin çıkarttığı o patlamaların da o renkli görüntülerin de yaşanılan şu günlere yakıştığını hiç mi hiç düşünmüyoruz.
O yüzden...
Düğününü yap kardeşim.
Düğünde göbek de at gönlünce.
Ama o havai fişekleri attırıp durma.
Şu hassas günler yaşayan ve istim üzerinde olan insanların da yüreklerini ağızlarına getirme..."
Önceki gün Vilayet'in, havai fişek atılmasını yasaklayan kararını duyunca nasıl mutlu olduk bilemezsiniz...
Son drece yerinde, son derece doğru ve son derece gerekli bir karar olduğuna inanıyoruz bu kararın.
Ve bu kararı verenlere de kendi adımıza teşekkür ediyoruz...
.....
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Köylü oğlan ve babası büyük şehre ilk defa gelmişler. Alışveriş merkezinde zemin......
Kattaki iki gümüş... Renkli parlak duvarın ağır ağır açılıp kapanması ilgilerini çekmiş. "Bu ne baba?" diye sormuş oğlan. Hayatında hiç asansör görmemiş.
Baba "Bilemiyorum oğul.." demiş.
Onlar bu ilginç şeyi nefeslerini tutup izlerken tekerlekli sandalyeli yaşlı bir kadın sağa sola kayan gümüş renkli duvarlara doğru gitmiş ve bir düğmeye basmış. Duvarlar açılmış, yaşlı kadın yoğun ışıklı küçük bir odaya girmiş, duvarlar kapanmış.
Oğlan ve babası kapının üzerindeki küçükten büyüğe doğru yanıp sönen ışıklı rakamları izlemişler. Son rakamdan sonra aynı sırayla bu sefer geriye doğru ışıklar teker teker yanmış. Sonunda duvar iki yana kayarak açılmış, dışarı 24 yaşlarında incecik muhteşem bir fıstık çıkmış.
"Oğlum" demiş adam kızdan gözlerini ayıramayarak,
"Koş.. Koş ananı getir!  

Haberleri