Nedensiz Susmak

İlk zamanlardan başlayarak İstanbul Sözleşmesi’nin yok sayılmasını tartışmaya açan kesimlerin başlıca dayanak noktası, –eril egemenliğin devam etmesi arzusu anlamına gelecek biçimde– ailenin birliğinin zedelendiği yönünde...

İlk zamanlardan başlayarak İstanbul Sözleşmesi’nin yok sayılmasını tartışmaya açan kesimlerin başlıca dayanak noktası, –eril egemenliğin devam etmesi arzusu anlamına gelecek biçimde– ailenin birliğinin zedelendiği yönünde oldu. Akla şöyle bir soru geliyor. İstatistik oluşturacak sayıda kadının şiddete maruz kalmasının veya canından olmasının nedeni İstanbul Sözleşmesi miydi? Hâlbuki Sözleşme’nin dayanağı, kadının canının ve hukukunun korunması olarak tespit edilmiş. Kabulü sırasında da tüm taraflar destek vermişler. Mevcut durumda ise yasaların, yapılanmanın veya geleneğin kadını koruyamadığı defalarca doğrulanmış halde… Bu da akla başka, daha genel bir soruyu getiriyor.


Herkes merak eder. Şiddete ve ağır yaşam koşullarına rağmen insan neden hâlâ susar? Neden istek ve taleplerinden oluşan tepkisini ifade etmez? Gerçekten değişim özlemiyle siyasal hareketlere katılan kişilerin birçoğunun, yaşam koşullarında hızlı ve büyük bir değişiklik olasılığını çekici buldukları ortadadır. Fakat değişim talebi insanları ayağa kaldıracak bir kitle ruhunun oluşumu için yeterli değildir.


Yaşamlarından memnun olanlar, bu iyi dünyayı korumak; hoşnutsuz olanlar ise bu kötü dünyayı temelden değiştirmek isterler. Fakat hoşnutsuzluk, kendi başına bir değişiklik talebi yaratmaz. Hoşnutsuzluğun muhalefete dönüşebilmesi için bireyin kendisini güçlü hissetmesi gerekir. Değişim için kendilerini yeterince güçlü bulmayan kişiler, içinde bulundukları durum ne kadar kötü olursa olsun, değişime talip olmazlar.


Gerçekten kişiler açısından mevcut dengeye sıkı sıkı sarılmanın, var olan düzen ile uzlaşmanın ardındaki nedenlerden birisi de değişimi sağlayacak oluşumun imkânsız görülmesidir. Bu nedenle değişimci bir siyasal hareketin yaratması gereken kitle ruhunun birinci öğesi, yurttaşların değişimi üretecek gücün kendilerinde olduğuna inanmaları olmalıdır. Özetle; bir siyasal hareket, yurttaşları kötü gidişi değiştirebilecek kadar güçlü olduklarına ve statükonun yıkabilecekleri kadar zayıf olduğuna ikna etmelidir. 


Geleceğe ilişkin inançla birleşmemiş güç de değişim için yeterli değildir; daha iyi bir gelecek inancı taşımayan güç, yeniliği önlemek, statükoyu daha istekle savunmak ve var olan düzeni korumak amacına yönelebilir. Bu nedenle bir sosyal hareketin yaratması gereken kitle ruhunun ikinci öğesi, daha iyi bir geleceğe inanç olmalıdır. 


Geleceğe olan inanç, gerçek bir daha iyi gelecek olasılığı üzerinde yükselir. Var olan düzenden ne denli hoşnutsuz olurlarsa olsunlar; daha iyi bir yarın vizyonu olmayanlar, değişime de talip olmazlar. Yurttaşların daha iyi bir gelecek vizyonu, değişimi yönetmeye talip sosyal hareketin güçlü bir söylem, yanılmaz bir önderlik, yaratıcı, üretken, savaşkan ve dirençli insanlar, çağdaş teknik üstünlük imajlarıyla güçlenir. Bu nedenle bir sosyal hareketin yaratması gereken kitle ruhunun üçüncü öğesi, çözümleri üretecek bu öğelerin söz konusu siyasal harekette bulunduğuna ilişkin inanç olmalıdır.


Hoşnutsuzluğun şiddeti ile yoksulluğun derecesi doğru orantılı değildir. Bir başka deyişle; hoşnutsuzluğun derecesi, istenilen amaca olan uzaklık ile ters orantılıdır. Aşırı yoksullar örneğinde olduğu gibi; insanca bir yaşamdan çok uzak olan bireylerin var olan düzenden hoşnutsuzluk düzeyleri de çok düşüktür. Değişimin en sıcak talipleri, ruhen ve fikren hemen-hemen noktasında bulunan yurttaşlardır. Bu nedenle bir siyasal hareketin yaratması gereken kitle ruhunun dördüncü öğesi, yurttaşların çözümün mümkün olduğu ve daha da önemlisi, toplumun çözüme yakınlık açısından hemen-hemen noktasında bulunduğuna olan inançlarıdır.


Bir sosyal hareketin başarısını veya başarısızlığını açıklayabilmesi için öncelikle yukarıdaki koşulları ne ölçüde sağlayabildiğine bakması gerekir. Halkın kendisini anlamadığından şikâyet etmek yerine iktidar olmanın koşul ve mekanizmalarını yerine getirmek önceliklidir. Bu gerekler sağlandığında belki de şikâyete yer, zaman ve gerek kalmayacaktır.


 

Haberleri