Sandık büyüklüğünde lambalı radyoların olduğu eski zamanlarda bu cihazda bir sorun olduğunda akla gelen ilk çözüm yaklaşımı radyonun tepesine bir yumruk vurmaktı. Bugün çok saçma gibi görünen bu eylemin aslında mantıklı bir açıklaması vardı. O dönemin elektronik harikası olan lambaları ya taşınma nedeniyle yerlerinden oynamışlardır ya da tozlanma nedeniyle sinyal iletim vardır. Radyonun tepesine ‘ezbere’ vurulan yumruk ile bu ‘varsayılan’ sorun giderilmeye çalışılırdı. Günümüzdeki cihazlarda elektronik lambalar kullanılmadığı için cihaza bir yumruk atmak şeklindeki bu kaba yöntem artık işe yaramıyor.
Ekonomik, sosyal, kurumsal ya da teknik; günlük yaşama ilişkin bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu düşünelim. Problem yaratan ‘şeyin’ tepesine (aceleyle, panik halinde veya gerginlikle) yumruk atarak çözmeye çalışmak doğru bir eylem olmaz. Öncelikle problemin görünümlerini belirlememiz gerekir. Görünen yüzün sorunun gerçek yansıması olup olmadığını araştırmak ve tanımaya çalışmak sonraki adımdır. Eğer konu hakkında ek bilgi ve deneyime ihtiyacımız varsa bunu araştırma yaparak, okuyarak ve danışarak gidermeye çalışırız.
Bir problemi çözmek isteyebiliriz, çeşitli nedenlerle çözümü erteleyebiliriz veya bilinçli olarak onunla (problem ve çözümle) ilgilenmeyiz; bu, mevcut şartlar altında bir tercih konusudur. Ama bir problemi gerçek anlamda çözmek istiyorsak, üzerine gitmemiz gereken problemin görünen yüzü değil, kaynak (temel) nedenleridir. Problem kaynakları ortadan kaldırıldığında sorunun kendisi de giderilmiş olacaktır.
Problem çözümüne panik halinde veya gerginlikle yönelmek, bu süreçte en fazla ihtiyacımız olan aklımızı doğru ve yeterli kullanmakta engeller oluşturur. Yüksek verimlilikle sorun çözmenin gereklerinden biri, konuya sakin bir şekilde yaklaşmaktır. Kendi kişisel yaşamımızdaki problem çözme performansı kronolojisini incelediğimizde sakin ve dingin bir biçimde üzerine gittiğimiz sorunların daha hızlı ve kolay halledildiğini görebiliriz.
işisel iç dünyamızla ilgili (negatif duygulardan kaynaklanan) problemlerin çözümü de yukarıda özetlediğim genel sorun-çözüm sürecinden pek farklı değildir. Öncelikle negatif duygularımızın farkında olmak, onları tanımak ve varlığını kabul etmek gerekiyor. Bunların çözümü için en değerli araç aklımızdır. Stresin kimi durumlardaki motive edici özelliğine rağmen aklın verimli ve etkili kullanımı ise ancak sakinlik ve dinginlik ortamında ortaya çıkıyor. Bu nedenle herhangi bir nedenle oluşan negatif duyguyu yakalayıp ‘resimledikten’ sonra sağlıklı bir düşünme ve akıl yürütme için zihinsel ve bedensel sakinliği sağlamamız gerekiyor.
Bunun ilk adımı ise fiziksel olarak rahatlamaktır. Rahat bir yere oturmak, gözleri kapamak ve üç kez ‘mideden’ derin ve yavaş nefes almak sakinleşmede yararlı olur. Bunu zihnin sakinleştirilmesi ile sürdürmek gerekir. Zihninizde güzel bir manzara eşliğinde yaşam sevinci katan bir şiirin ya da şarkının sözlerini mırıldanmak veya sizin bulacağınız benzer bir olumlu deneyim işe yarayacaktır. Sakinleşmek söz konusu problemle (çözüm üretmek üzere) ilgilenmek için gerekli uygun ortamı oluşturur.
Bir sorunun çözüm sırrı, problemin üzerine gitmektir. Acı yaratan bir negatif duygu sizi güçlü bir şekilde silkeliyorsa bunu aşmanın birinci adımı etkili biçimde bu duyguyu ‘yeniden deneyimlemektir’. Bu deneyimleme, söz konusu duyguyu (zihinsel olarak) kendimize açık ve net biçimde ifade etme şeklinde yapılır.
Uygun bir ortamda kimi zaman ağlamak, bazen duvarlara haykırmak işe yarar. Hatta negatif duyguyu abartarak deneyimlemeyi sürdürebiliriz. Belli bir süre için negatif duygunun deneyimlenmesi bu zaman dilimi sonunda etkisinin sönmeye başlamasına yol açar. Böyle bir deneyimleme yapmanın mantığı, negatif duygunun yoğun biçimde tekrar ifade edilmesi ile onun bizi değil, bizim onu denetlediğimize ilişkin ‘kişisel gelişim dersinin’ oluşturulmasıdır. Bunu öğrencilik döneminde bir dersin tekrar edilerek pekiştirilmesine benzetebiliriz.
Negatif Duyguları Denetlemek
Sandık büyüklüğünde lambalı radyoların olduğu eski zamanlarda bu cihazda bir sorun olduğunda akla gelen ilk çözüm yaklaşımı radyonun tepesine bir yumruk vurmaktı. Bugün çok saçma gibi görünen bu eylemin aslında mantıklı...