Türkiye, enerjiye ihtiyacını, bugün için su, kömür, petrol, rüzgar, güneş, doğalgaz’ dan sağlanmaktadır. Ancak yeterli değildir. Hızlı talep artışı karşısında, Türkiye’ nin, enerjiye ihtiyacını karşılayacak yeni kaynaklar bulmak zorundadır.
ülkemizde, enerji elde etmek için, Termik santraller gündemdedir. Ancak termik santrallerin, gerçekleştirildiği illerde, haklı olarak ciddi tepki var. çünkü termik santraller “hava ", "su “ ve “ toprak” kirliliği yanında, canlılar ve doğada, sorunlar yaratıyor. O nedenle de ülkemiz, termik santral dışındaki, enerji kaynaklarına, yönelmek zorundadır.
Oysa Türkiye, nükleer enerji yakıtı olabilecek Toryum’ un, dünyadaki rezervinin, yüzde 53’üne sahip olmasına rağmen, Nükleer enerji, alanda, ciddi bir çalışması yoktur. Oysa Fransa, ABD, İspanya, gibi birçok ülke, enerjileri kaynaklarının çeşitlendirmiş ve Nükleer enerjiyi, etkin ve temiz bir şekilde kullanmaktadır.
Geleceğin, en değerli madenlerinden olacağı öngörülen ve "temiz nükleer enerji kaynağı" olarak bilinen, toryum rezervi açısından, Türkiye dünyada ilk beşte yer alıyor. Sivrihisar ve çevresi, Türkiye’nin, bilinen en büyük toryum rezervini barındırıyor.
ülkemiz, toryumu, enerjiye çevirecek, teknolojiye sahip olmak zorundadır. Bu alanda üniversitelere, ciddi görevler düşüyor. Ayrıca nükleer Enerji Santralleri'nde, uranyum yerine kullanılabilecek olan, toryumun, 21. Yüzyılın, en stratejik maddesi olacaktır.
Nitekim Prof. Dr. ARIK, "Japonya, elinde hiç toryum bulunmamasına rağmen, toryumla çalışacak, nükleer enerji santrallerine yönelik çalışma yapan, üç ülkeden biri. Türkiye'de ise bu alandaki bilimsel araştırmalar desteklenmiyor." dedi
Yine Sayın Prof. Dr. ARIK ‘ göre, Türkiye eğer Toryumu kullanıma sokulabilirse, elektrik üretmek için, petrol ya da doğalgaz satın almak zorunda kalmayacak. Bugün dünyada, savaşlara neden olan petrolün, 1 milyon variliyle, elde edilebilen enerji, sadece 1 ton toryum kullanılarak üretilebilecektir.
Emperyalist çevreler, madenlerimizi almak kalmıyor. Bu alanda çalışan kurum/kuruluşları, özellikle de bilim adamlarımızı da hedef alıyorlar. Nitekim Isparta’ daki uçak kazasında, kaybedenlerin arasında bulunan, 6 bilim adamının, Türkiye'nin, toryumla ilgili nükleer araştırmalarında, çok önemli role sahip oldukları ortaya çıktı. Kazanın, Nükleer enerji konusunun hararetli bir şekilde tartışıldığı ve Türkiye'nin, nükleer güç kullanımına, ilk adımlarını attığı, günlere, denk gelmesi zihinlerdeki soru işaretlerini artırdı.
Türkiye, termik santral yerine, “Nükleer Santrali” tercih etmelidir. Nitekim ATO, "Nükleer Enerjide Acil Durum Raporu"nda, dünyanın, nükleer enerjiye yönelimin hızlandığı belirtildi. Petrol rezervlerinin, 41 yıl, gaz kaynakları 65 yıl ve kömür kaynakları ise 255 yıl sonra tükeneceği kaydedilen raporda, "Gelişmekte olan ülkeler de ’nükleer santral yarışına girdi. Enerji darboğazının eşiğindeki Türkiye de, nükleer santral yapması gerekiyor" denildi.
ülkemizde yılladır, bazı kesimler nükleer enerji santralleri kurulmaması için, büyük caba harcıyorlar. Gösteri yapıp, nükleer santrallerin gerçekleştirilmesi engelliyorlar. Oysa Türkiye’ nin, komşuları olan Bulgaristan, Ermenistan gibi, ülkelerde, nükleer santraller var. Bunlarda, en az Türkiye’ de kurulacak santraller kadar, ülkemizi için tehlikelidir.
Bir zamlar Enerji Bakanı, ısrarla; "Para yazı da tura da gelse, hatta dik de dursa, nükleer santralı kuracağız", “ Nükleer enerji tercih değil, zorunluluktur”, “Nükleer santral yapımı bizim için, adeta bir namus meselesi oldu” dedi ama bir arpa boyu yol gidilemediği gibi, termik santralde ısrar ediliyor.
Nükleer enerjinin, yararları ve taşıdığı tehlikeler konusunda, dünyada ve ülkemizde tartışmalar yapılıyor ama nükleer enerji, enerji fiyatlarının yükselmesiyle birlikte, yeniden gündeme geldi. Nükleer enerji, bir çözüm yolu olarak ortaya çıkıyor. Nitekim ABD’ de, 104 nükleer enerji tesisinde, üretim yapılıyor..
Nükleer santraller, termik santral gibi, asit yağmuru, hava kirliliği, yaratmıyor. Ayrıca dünyanın, aşırı ısınmasına da nükleer enerji tesislerinin, bir katkısı bulunmuyor. Buna karşılık kömür, gaz ve petrol tesisleri, bu zararlı etkilerin hepsini yaratıyor.
Halkımız, her zaman nükleer enerji denilirken, radyasyonu düşünmüş ve bilinçsizliğin etkisiyle haklı olarak, Akkuyu ve Sinop projesine, karşı çıkılmıştır. Gelişmiş Avrupa ülkelerinin, hiçbir zaman vazgeçemediği nükleer enerji, Türkiye’ de hala tartışma konusudur.
Oysa Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, ABD, bazı İskandinav ülkeleri, Bulgaristan, Rusya, Ermenistan gibi, 31 ülkede aktif 437 nükleer reaktör bulunurken, 14 ülkede 68 reaktörün inşaatı devam ediyor.
Dünyanın, tüm gelişmiş ülkeleri ve Türkiye’ nin, komşuları, nükleer enerjiden istifade ediyor. Türkiye’ nin, nükleer enerjiden, faydalanması için de hiçbir neden yoktur. Ayrıca Toryum gibi, temiz nükleer enerji kaynağına da sahiptir.
NÜKLEER ENERJİ
Türkiye, enerjiye ihtiyacını, bugün için su, kömür, petrol, rüzgar, güneş, doğalgaz’ dan sağlanmaktadır. Ancak yeterli değildir....