ÖĞRETİM PROGRAMLARI

Milli Eğitim Bakanı Sayın Yılmaz, güncellenen öğretim programlarıyla ilgili bilgilendirme toplantısında, “Bu programları, bu aşamaya getirene kadar, çok çalıştık. Taslak program görüşlere sunulmaya ve görüşler doğrultusunda...

Milli Eğitim Bakanı Sayın Yılmaz, güncellenen öğretim programlarıyla ilgili bilgilendirme toplantısında, “Bu programları, bu aşamaya getirene kadar, çok çalıştık. Taslak program görüşlere sunulmaya ve görüşler doğrultusunda iyileştirmeye hazır hale geldi. Hazırlanan program birer taslak. Nihai metinler değil..” dedi.
2017-2018 eğitim öğretim yılından itibaren de  öğrenciler, 1.,5. ve 9. sınıf öğrencileri yeni hazırlanmış müfredatla, eğitime başlayacaklardır.  Değişen müfredattan dolayı, TEOG, YGS ve LYS sınavlarında herhangi bir farklılık olmayacaktır.
Milli Eğitim Bakanı Sayın YILMAZ, “Programa hazırlanacak dersin alan uzmanları ve eğitim bilimlerinin, farklı alanlarından, uzmanlarca eğitim ihtiyaç analizinden elde edilen veriler, kullanılarak, bu alanın gerekleri de gözetilerek, program geliştirilmiştir” sözleri ile yeni programı savundu.
Ayrıca Sayın YILMAZ, programın askıya çıkartılarak, hedeflerinin  “ortak akıl” bulmak olduğunu vurguladı. Programla ilgili görüşlerinde, 10 Şubat 2017 Cuma gününe kadar herkesten, öğretmen, veli ve eğitim konusunda sözüm, görüşüm var diyen veya bu taslakları inceleyen herkesin, görüş ve önerilerini beklediklerini söyledi.
Görüşler geldikten sonra, program, nasıl şekil alacak, zaman gösterecektir ama  programda, yer alamayan,“EVRİM TEORİSİ”  tartışma konusu oldu.
Bu tartışmalar cevap veren, Başbakan Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş, programında, evrim teorisinin, yeni müfredat taslağından çıkarılmasını, “Evrim teorisi zaten bilimsel olarak eskimiş ve çürümüş bir teoridir. İlla bu teori mutlaka okutulacak, diye bir kural yok” sözleriyle savunmuştu.
Uluslararası bilim camiasında, sözü geçen akademisyenlerimizden, Sayın Prof. Dr. Celal ŞENGöR, Sayın Numan Kurtulmuş’a,tepki göstererek,” Bu söyledikleri tamamen yanlış. Evrim Teorisi bilimsel olarak modern ve yaşam bilimlerinin hepsinin (Biyoloji, Paleantoloji, Tıp, Farmakaloji, Antropoloji, ve çevrebilimleri) temelindeki bilimsel teoridir. Bunlara eskimiş, çürümüş demek cehaletin daniskasıdır.” demiştir.
Şu bir gerçek ki Türkiye’nin, eğitim-öğretim alanında, sürekli ve kalıcı, eğitim sistemi ve programları olmadı. Her gelen siyasi iktidar, sistem ve programları, kendi görüş ve düşüncesi doğrultusunda değiştirdi. Sonuçta da yılardır, ikitidarlar, eğitim-öğretim çalışmalarını, yaz-boz tahtasına çevirdiler. Fatura ise, geleceğimizi teslim edeceğimiz, çocuklarımıza çıkartıldı.
Aslından Milli Eğitim Bakanları da bunun bilincindedir. Nitekim Milli Eğitim Bakanlarında, Sayın Prof. Dr. Nabi Avcı, Antalya’ da düzenlenen  Türkiye özel Okullar Birliği 14. Eğitim Sempozyum’da. “….Gerek yaş, gerek meslek, gerek cinsiyet, gerek bilgiler itibarıyla eğitim dünyasının tam bir yaz boz tahtası olduğunu söylemişti
Oysa ATATüRK, eğitimde, çağdaş bir yöntem belirlemiş, İyi eğitim görmüş, bilinçli bir toplumun varlığını da eğitim sisteminin, ülke
mizin ihtiyaçlarına ve çağın gereklerine uygun olarak, yeni baştan kurulmasını ve bu eğitimin, aynı zamanda toplumun bütün kesimlerine yaygınlaştırılmasını, gerekli görmüştür.
Atatürk’le, Cumhuriyetin ilk yıllarında, bu yaklaşımla belirlenen millî eğitim politikası, temelde üç ana amaca yönelmiştir. Bunları da, millî kültür birliğinin sağlanması, ilköğretimin yaygınlaştırılması, Türkiye’nin, ihtiyaç duyduğu eğitilmiş insan gücünün yetiştirilmesi olarak özetlenebilir..
Atatürk döneminde, en önemli eğitim reformu olan, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim birliği, bir sistem olarak benimsenmiştir. Yeni  Türkiye’ nin, kültür hayatında, çok önemli bir aşamayı başarıya ulaştıran, Tevhid-i Tedrisat Kanunu, aslında büyük bir kültür hamlesidir. Eğitimin birleştirilmesi ile Türkiye eğitiminde görülen medrese ve mektep diye devam eden ikililiğe son verilmiştir
Tevhid-i Tedrisat Kanunu" ile öğretim ve eğitim birliği sağlanarak, milli kültür birliğine yönelmek istenmiştir. öğretim ve eğitime milli ve laik bir karakter veren Tevhid-i Tedrisat Kanunu, milli gelişme tarihinde, daima büyük yer tutacak, birilik ve beraberliğimizin de teminatı olmuştur.
Türkiye Köy Enstitüleri ile eğitimde, dünyaya örnek bir eğitim modeli yakalamıştı. çünkü Köy Enstitülerinde, uygulanan eğitim ve öğretim, “öğrenciyi merkeze” koymuş ve onun etkin kılınmasını, temel almıştı. Ekip çalışmaları ve bireysel etkinlikler, öğrenci kişiliğinin geliştirilmesi açısından, vazgeçilmez koşuldu.
Köy Enstitüleri Türk eğitim tarihinin en değerli projelerinden biridir. çünkü Köy Enstitüleri, eğitim modelinde, öğrenciler,anlıyor, düşünüyor, sorguluyor ve üretiyor. Yaptığı işin verdiği mutlulukla, yaşamına anlam katabiliyordu.
Hülasa Köy Enstitüleri hareketi, dünyaya örnek bir projedir. Nitekim UNESCO tarafından, dünyaya, Türk eğitimi, bir model örnek olarak gösterilmiştir.
Ne yazık ki halen önemi yeterince anlaşılamadı.

Haberleri