OK YAYDAN ÇIKMADAN

AKP iktidarı, Türkiye’de insan haklarına saygı, demokrasi, özgürlükler ve standartlarını geliştirmeyi amaçlayan proje başlatmıştı. Projenin, bir diğer ismi de Milli Birlik ve Kardeşlik Projesiydi. Projenin, temel hedefinin...

AKP iktidarı, Türkiye'de insan haklarına saygı, demokrasi, özgürlükler ve standartlarını geliştirmeyi amaçlayan proje başlatmıştı. Projenin, bir diğer ismi de Milli Birlik ve Kardeşlik Projesiydi. Projenin, temel hedefinin demokratik standartların geliştirilmesi ve Türkiye'nin, terörle sorunun bitirilmesiydi.
AKP hükümeti, kan dökmeye devam eden, PKK'lı teröristlere, sözde çözüm süreci adı altında, ev ve iş verecek, sosyal ve yasal güvence sağlayacaktı. Hatta AKP hükümetinin, PKK yönetimiyle, yürüttüğü müzakerelerde, limitsiz yetki kullanmak ve müzakere masasının her iki tarafına da dokunulmazlık zırhı kazandırmak üzere, Meclis gündemine getirdiği 6 maddelik, "Yeni PKK Yasası" TBMM' de, kabul edilmişti
Bu proje ile PKK terörü bitecek, ülkeye huzur gelecekti. Proje uğruna, ülke çapında, PKK ve yandaşlarının, her türlü eylemine, hatta icraatına göz yumuldu. PKK, bu proje ile daha da güçlendi. Hata kendi yargısını, kurma ve yargılama cüreti gösterdi. Okulları, iş makinelerini yaktı. Abdullah Öcalan' ın mesajı, TBMM' de okudu.
PKK yandaşlarına, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi uğruna, her türlü taviz veridi ama terör bitmediği gibi, kaos daha hızlandı. Hatta bazı il ve ilçelerde sokağa çıkma yasağı ilan edildi, Suriye'nin, Kobani kasabasında yaşananları, bahane eden, PKK yandaşları ortalığı savaş alanına çevirdi. Başta İstanbul olmak üzere, birçok ile yayılan eylemlerde, araçlar ve binalar ateşe verilirken, çok sayıda kişi de yaralandı.
Nitekim artan şiddet olayların ardından, Diyarbakır'ın geneli, Batman ili, Mardin'in Dargeçit, Derik, Kızıltepe, Nusaybin, Mazıdağı, Ömerli, Savur ilçeleri ile Van'ın Erciş ve Siirt'in Kurtulan ilçesinde tekrar tesis edilmesi için 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/C maddesi gereğince sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Oysa AKP hükümetinin, iktidara geldiği 3 Kasım 2002 tarihinde, terör olayı yaşanmadı. 2002 yılında meydana gelen terör olayları, AKP hükümetinin iktidara geldiği 2002 yılından sonra hızlandı. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi nedeniyle, verilen tavizlerde, terörü bugünkü boyuta getirdi.
AKP iktidara geldiğinde, Abdullah Öcalan' a, "SAYIN" demek suçtu. Bugün ise adeta etnik kahraman olurken, geçmişte 7 düvele kafa tutan Türkiye Cumhuriyetini, tehdit etme cüretini kendisinde buldu.
Aslında bu tabloyu, ülke yönetiminden sorumlu siyasiler yarattı. Batı, PKK ve yandaşları, Türkiye'de ki siyaset arenasını dizayn ederken, bölünme projesini uyguladıklarını ve ülkeyi yönetenlerin, bu işin için nasıl yer aldıkları herkes tarafından biliniyor.
Nitekim Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, geçmişte katıldığı bir proğramda,Osmanlı eyalet sistemi sayesinde güçlenmişti. Lazistan ve Kürdistan eyaletleri gibi isimler farklı olarak zikredilebilir."demiş, Özal, Demirel, Mesut Yılmaz, ve diğer siyasiler "Türkiyelilik", "Anayasal Vatandaşlık", "Alt kimlik-Üst kimlik" ve "Türkiye'nin mozaik yapıda olduğunu çekinmeden ifade etmişler, uyuyan yılanı uyarmışlar ve terörü de ivme kazandırmışladır.
AKP iktidarı, Güneydoğu'dan beklediği oyu alamayınca Kürt vatandaşlara, şirin gözükebilmek için "Kürt Açılımını" ortaya attı. Tepkiler gelince de, bu sefer ismini "Demokratik Açılım" daha sonra da "Millî Mutabakat" olarak değiştirdiler. Sınırları ve içeriği belli olmayan bu projeyi, kamuoyu ile paylaştılar.
Elbette dünyadaki, pek ülkede olduğu gibi, ülkemizde de etnik topluluklar vardır. Aynı dil, aynı soydan gelen gruplar, toplu veya dağınık bağımsız bir kültür oluşturamazlar. Etnik gruplar, milletin içinde, milletin yapıcı unsurlarına katılırlar. İradelerinin de millet iradesi ile birleştirirler. Milli kültürün doğuşuna da, katkıda bulunurlar.
Şayet etnik gruplar, kendi yetersizliğine rağmen, millet olma iddiasına kalkarsa, mensup oldukları toplumda bunalımlara, anarşilere sebep olurlar. HDP ve PKK buna en güzel örnektir. Etnik grupların millet olma iddiası, tarih bilinci ve tarihi kadere aykırı olduğu için, hangi siyasi endişeden doğarsa doğsun, gerçek dışı ve hatalıdır
Nedenleri veya hangi yollarla olursa olsun, terör eylemleri, başta yaşama hakkı olmak üzere, insan hak ve özgürlüklerini tahribe yönelik eylemlerdir. Terör; ister bireysel, ister örgütsel olsun, isterse devlet yönünden gelsin, yıkıcı ve yok edici tahripkâr sonuçlar doğurur. PKK, IŞİD ve diğer terör örgütlerinin bu tespite bir örnektir.
PKK ve yandaşlarının, ihanetine rağmen, Saddam Halepçe'ye kimyasal silahlar attığında oradaki herkes, "Beni kurtar" diye Türkiye'ye koştu. Bugünde, ülkemizde iş-si-zi, emek-li-si, es-na-fı, yaş-lı-sı, gen-ci, ge-çim sı-kın-tı-sı için-de iken, Cumhurbaşkanı ERDOĞAN, Tür-ki-ye-'ye sı-ğı-nan Suriyelilere ve Kürtlere, 4.5 mil-yar do-lar, ya-ni 10 milyar li-ra har-can-dığını açıkladı. Önümüzdeki aylarda da harcamalar, devam edecektir.
Türkiye de, bu icraatları ile vefalı bir komşu olduğunu, Kürtlerin, zor günlerinde, bir kez daha gösterdi. Ancak bazı politikacılar, PKK ve yandaşları, bu gerçekleri göz ardı ederek, ülke genelinde, kaos yaratmak için, her fırsatı değerlendiriyor. Ekmeğini yediği, suyunu içtiği ülkemize de ihanet ediyorlar.

Haberleri