Birleşmiş Milletler, çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Araştırma Ofisi Innocenti tarafından, hazırlanan araştırma raporunda, pek çok ülkede yeni tip koronavirüs’ün yayılmasını önlemek için, gidilen yaygın kısıtlamaların, küresel olarak çocuk bakımı ve erken çocukluk eğitimi, üzerindeki etkileri incelendi.
Raporda, Covid-19 salgınının, tüm dünyada okul öncesi yaş grubundaki yaklaşık 22 milyonu Güney Asya'da olmak üzere, en az 40 milyon çocuğun da kritik öneme sahip okul öncesi yıllarında, erken çocukluk eğitiminden, mahrum kaldığı ifade edildi.
UNICEF Güney Asya Bölge Direktörü Jean Gough, Güney Asya'da Kovid-19 salgınından en çok etkilenenler arasında çocukların bulunduğunu belirterek, "Okulların uzun süreli kapanışı ve uzaktan eğitime sınırlı erişim, çocukları evrensel eğitim haklarından mahrum bıraktı." dedi.
Düşük ve orta gelirli 54 ülkede, 3 ila 5 yaşlarındaki çocukların, yaklaşık yüzde 40'ının evlerindeki herhangi bir yetişkinden sosyal-duygusal ve bilişsel destek almadığı Birleşmiş Milletler çocuklara Yardım Fonu (UNICEF)’ nin, Raporunda yer aldı.
ülkemizde de Kovid-19 nedeniyle, uygulanan sokağa çıkma yasakları ve kısıtlamalar nedeniyle, birçok ebeveynin, çocuk bakımı ile ücretli istihdamı dengelemede zorlandı. Bu durumun, ortalamada çocuk bakımı ve ev işlerine erkeklerden, üç kat daha fazla zaman harcayan kadınlara orantısız yük getirdi.
ülkemizde de Covid19 nedeniyle Okul öncesi Eğitime ara verildi. Ancak onlar açısından eğitim evde de devam ediyor. çünkü çocuğun, ilk öğretmenleri, aslında anne ve babası. İlk modelleridir. Ve bu modeller, çocukların, büyümesinde, gelişmesinde ve eğitilmesinde de en büyük sorumluluğu üstlenirler.
Ailelerin, çocukları ile ilgili bu sorumluluğu, bir hayli uzun soluklu iken arada bu sorumluluğu başka kişi ve kurumlarla da paylaşırlar. Okul ve öğretmenler de bu kurum ve kişilere örnektir.
İnsan yaşamında, 0-6 yaş çok önemli çağdır. Bu çağda öngörülen OKUL öNCESİ EĞİTİM", ilköğretim, Orta öğretim ve üniversite eğitim-öğretiminden, daha da önemlidir.
Hal böyle iken, 5 yaş çocukları, ilköğretime zorlamak, çocuğu eğitim-öğretim sisteminden uzaklaştırırken, gelecekte ülkeye ve kendisine zarar verir. O nedenle de 0-6 yaş arası çocuklarımız, mutlaka "OKUL öNCESİ EĞİTİM" görmelidir.
çünkü çocukta zekâ gelişiminin, %70 lik kısmı, 7 yaşına kadar tamamlanır ve öğrenme becerisi de bu yaşta gelişir.
Nitekim atalarımız, okulöncesi eğitimin önemini, yıllar önce tespit etmiş ve "İNSAN YEDİSİNDE NE İSE YETMİŞİNDE ODUR" demiştir.
OKUL öNCESİ EĞİTİM, çocuğun var olan yeteneklerini görünür kılar ve daha da gelişmesine katkıda bulunur. Toplumda, başarı içi olmazsa olmaz unsurlar olan, paylaşmayı, dayanışmayı, sosyalleşmeyi ve birlikte çalışmayı öğretir..
OKUL öNCESİ EĞİTİM, eğitimin sağlam temeller üzerine kurulmasında ve insanların ileri yaşlarda, başarılı olmasında önemi büyüktür. Bu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Anaokulu ortamı, çocuk için, dünyaya açılan yepyeni bir penceredir. çünkü 0-6 yaşlar arası olumlu, yada olumsuz anlamda, verilen her şey, onları yetişkinlik yıllarında da doğrudan etkilemektedir.
Aslında 3 yaşına kadar, bir çocuğun, beyni, bir yetişkinden, 2,5 kat fazla çalışır, 6 yaşına kadar da, bilim adamından 2 kat hızlıdır. Bu yaşta çocuklar, yetişkin insanlardan, daha cesaretli, müteşebbis ve ilgilidir. Bu tabloyu, ancak OKUL öNCESİ EĞİTİM" kurumları daha da geliştirir. Ayrıca bu kurum/kuruluşlar, çocuklara, kendilerine ve çevresine güven duygusunu k
ülkemizde, "Zorunlu Anaokulu Projesi", geç kalmış bir projedir. Gönül isterdi ki yıllar önce uygulamaya alınsın, tüm çocuklarımız bu imkândan istifade etsin. çünkü Allah, insana, yaşamda tutunabilmesi için doğuşta, pek çok meziyet vermiştir. Bunların korunması ve daha da geliştirilmesi için, çocukların 0-6 yaş arasında, eğitilmesi şarttır.
Okul öncesi eğitimle, çocuklarımızın, Atatürk, vatan, millet, bayrak, aile ve insan sevgisini benimseyen, millî ve manevi değerlere bağlı, kendine güvenen, çevresiyle iyi iletişim kurabilen, dürüst, ilkeli, çağdaş düşünceli, hak ve sorumluluklarını bilen, saygılı ve kültürel çeşitlilik içinde, hoşgörülü bireyler olarak yetişmelerine temel hazırlamaktır.
Okul- öncesi eğitimle, çocukların, beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını ve çocukların, Türkçe' yi, doğru ve güzel konuşmalarını sağlamaktır.
Ayrıca çocuklara, sevgi, saygı, iş birliği, sorumluluk, hoşgörü, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma gibi, davranışları kazandırmak yanında, çocuklara hayal güçlerini, yaratıcı ve eleştirel düşünme becerilerini, iletişim kurma ve duygularını anlatabilme davranışlarını geliştirmek ve çocukların ilköğretime intibak etmesini temin etmektir.
Okul öncesi eğitimde, her kesime özellikle de valilereimize, önemli görevler düşmektedir. Nitekim geçmiş yıllarda, valilerimizden, Sayın Nuri OKUTAN, görev aldığı Siirt, Adapazarı, Trabzon, Şanlıurfa’ da, okulöncesi eğitimde, mucizeler yarattı. .
OKUL öNCESİ EĞİTİM, sevgi, barış, dostluk yoludur. En önemlisi de çocukların, zihinsel, duygusal, sosyal, bedensel gelişiminin, %70’ini, 0-6 yaş arasında tamamlanmaktadır. Bu nedenle de ülke ve Eskişehir olarak, her türlü imkânı seferber ederek, okul öncesi eğitimde, başarılı olmak ve okullaşma oranını da %100’e ulaştırmak zorundayız