Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Eskişehir’de sosyal yaşamı ve kent trafiğini yakından ilgilendiren bir projeye imza atacaklarını kısa zaman önce duyurdu.
Büyükşehir Belediyesi toplamda 72 kilometrelik bir alanı kapsayacak bisiklet yolu projesini 3 etapta tamamlamayı hedefliyor. Bu etaplardan ilkinin startı ise 7 Nisan günü yani dün verildi. Belediyenin öz kaynakları ile yapılacak bisiklet yollarının kente mutlak bir değer katacağını düşünüyorum.
Bu konuda, siyasi görüş fark etmeksizin benimle aynı görüşe sahip insanların çok olduğunu da görüyor ve biliyorum. Yalnız bu önemli projeyi dahi eleştiren ve Ayşe Ünlüce’nin yaratmak istediği kent kimliğini asla anlamak istemeyen veya anlamayan bir kesim de var.
Şimdi onların açısından olaya bakarsak bisiklet yolu yapmak çok bir anlam ifade etmiyor. Neden mi? Çünkü bisiklet yolundan önce yapılması gereken başka şeyler var. Çünkü bisiklet yolu projesi kent trafiğini asla rahatlatmayacak…
Birilerinin böyle düşünmesi oldukça normal. Bunun birinci nedeni siyasi, ikinci nedeni ise tekrarlamakta fayda var Ünlüce’nin yaratmak istediği kent kimliğini anlayamamaları. Hatta artırıyorum, bisiklet yolu projesini destekleyen kesimden bile Ayşe Başkanın felsefesini anlamayanlar olduğunu düşünüyorum.
Ben dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım madem…
Ünlüce’nin bisiklet yolu müjdesi veren açıklamasında oldukça önemli bir anekdot var aslında. Bisiklet yoluna bu kadar yatırım yapılmasında, “Kıymetli hemşehrilerim, şehrimizin kent belleğinde yer alan bisiklet kültürünü yeniden canlandırmak ve bisikleti kent içi ulaşımın önemli bir parçası yapabilmek için söz verdiğimiz çalışmalara başlıyoruz.” cümlesi çok şey ifade ediyor.
Bu kentin hafızasında bisiklet var diyor Ayşe Başkan. Aynı zamanda kent içi ulaşımın önemli bir parçasının bisiklet olduğunu veya olması gerektiğini söylüyor. Yani, Ayşe Başkan temiz enerji ile akan bir trafik yaratmak adına bisikletin son derece önemli olduğunu düşünüyor. Bunun yanında kent hafızasını, yani süregelen kent kimliğini de bu trafik çözümünün bir parçası olarak değerlendirip Eskişehir’in tırnak içinde yozlaşmasının önüne geçmeyi hedefliyor.
Avrupa’da, özellikle Hollanda, Belçika, Almanya, İtalya gibi ülkelerde bisiklet kullanımı için hükümetlerin ne kadar teşvik ayırdığını bilmeyenler Ayşe Ünlüce’yi asla anlayamaz. Eskişehir neden bu ülkelerdeki bisiklet ile özdeşleşen sembol kentler gibi olmasın?
Bunun yanında şehir trafiğinden hepimiz son derece şikayetçiyiz. Bu artık su götürmez bir gerçek. Ayşe Başkan göreve gelmeden önce şehir trafiğini çözmek için ayakları yere basan projeler bizlere sunmuştu. Bisiklet kullanımının teşviki de bu adımlardan bir tanesi…
Neden bisiklet küçümsenir ki? Ulaşımda bisiklet kullanımı istenen seviyeye gelse, toplu taşıma kullanımı biraz daha artsa kentte trafik belli bir ölçüde rahatlar. Bunu es geçmemek lazım.
Yeniden Ünlüce’nin yaratmak istediği kent kimliğine dönersek bu konuda birkaç kelam daha etmek istiyorum.
Ayşe Başkan’ın seçimden önce bu konuyu gündeme getirdiği bir sohbete dahil olmuştum. Başka birkaç yerde de kent kimliğinden ve hayalindeki Eskişehir’den bahsettiğini duydum.
Ben kendi dahil olduğum sohbetten yola çıkarak konuşayım…
Ayşe Başkan 1 milyonluk bir kentte yaşadığımızın farkında ancak; Eskişehir’in kent kimliğinin kaybolmasına da razı değil. Elinden geldiğince, büyük tamam ama bir o kadar da butik bir kent yaratma arzusunda. Tıpkı Avrupa’dan verdiğim örnekler gibi.
Yani, hükümetin 22 yılda yarattığı beton büyükşehirlerden olsun istemiyor Eskişehir. Kalabildiğince köklerine bağlı, kendine ait bir kimliği olan, butik bir büyükşehir hayali var. Bu doğrultuda da adımlarını sağlam atıyor.
Bisiklet projesini eleştirmeden önce Ayşe Başkanı anlamak, biraz da tanımak lazım diye düşünüyorum. Yoksa yapılan her işi eleştirecek bir kulp bulmak çok kolay.
Herkese mutlu bir gün diliyorum, sevgiyle kalın.