Kur'an'da Zekât ve İnfak diye iki kelime geçmekte olup, her nedense bu iki kelimenin anlamı daima maddi düzeyde bırakılmıştır. Bunlardan Zekât, toplumsal bir katkı, infak ise bireysel bir yardım yapmak demektir. Ve her iki katkı, kazanca ve maddi durumu uygun olanlar için söz konusudur. Toplumsal katkı demek olan Zekât, vergi vermek yanında bir toplumu veya geniş bir grubu yararlandıracak bilgilendirme girişimleri (kitap, dergi, toplantılar vs), toplumun temel ve alternatifi olmayıp desteksiz çözemeyeceği bir ihtiyacını gidermek demektir (Okul, sağlık tesisi, öğrenci yurdu, kütüphane, çeşme, su, yol, çocuk oyun bahçesi, spor kompleksi, sosyal tesis, ulaşım aracı, cezaevi, çocuk yuvası, yaşlılar yurdu, rehabilitasyon merkezi ve ibadet yerleri destekleri vs ile).
Bireysel yardım veya destek demek olan İnfak ise para, mal, eşya, bilgi, yol göstermek, herhangi bir konuda destek olmak, sağlık yardımı yapmak, moral vermek, ziyaret etmek, hakkını vermek, hediye vermek, hak edilen övgüyü yapmak, gönül veya güleryüz göstermek şeklinde olabilen bir katkı sağlamak demektir.
Vücudumuz, maddi beden ve Ruh dediğimiz enerjiden oluşmaktadır. Ruh, temelde Allah kaynaklı bilinçli bir enerjidir ve Dünya eğitimi için gönderilmiş olan bir öğrencidir. Bedenimiz ise Ruh dediğimiz bu enerji kısmının yine Allah tarafından yaratılmış ve dünya okulunda kullanması istenen arabası, bir nevi Allah'tan kiraladığı vasıtasıdır (Hadid-5-7: Çünkü, Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Sizi hâkim kıldığı, sizin yönetiminize verdiği şeylerden Allah için harcayın). Din adamlarının ve onların yaklaşımları nedeniyle de hepimizin düştüğümüz en büyük yanılgı da hesaba çekilecek olanın vücudumuz olduğu yanılgısı olmaktadır. Halbuki Dünya eğitimi sırasında Nefs dediğimiz derslerden sınavlara tabi tutulan ve hesaba çekilip aldığı notlar değerlendirilecek olan Ruh dediğimiz kısmımızdır. (Nebe-38: 38. O gün, Ruh ve Melek'ler saflar halinde Allah'ın huzu-runda toplanırlar. Rahman olan Allah'ın izin verdiklerinden başkası da konuşamaz. Konuşan da sadece gerçeği söyler. Mümin-17. O gün, her kişiye nefslerinin kazanmış olduğunun karşılığı değerlendirilir ve kesinlikle haksız-lık yapılmaz. Şüpheniz olmasın ki Allah, hesabı çabuk ve adaletle değerlendirendir).
Dünya malının kiracısı olan biz insanlar, kullanmakta olduğumuz eşyalarımızı, paramızı ve mülklerimizi, öldüğümüzde kullansınlar diye başka insanlara bırakmaktayız. Bunun gibi, kiracı olarak kullandığımız vücudumuz da eğer sağlam ise ve başka bir vücudun yararına olacaksa, infak olmak üzere kullanılmasına müsaade etmeliyiz. Çünkü Dünya eşyası olan vücudumuz, Ruh onu terk edince (ki biz buna ölüm diyoruz), toprağa verilmekte ve aslı olan toprağa yine karışmakta, dünya eğitiminde olan Ruh ise yaşamına devam etmektedir. Bu amaçla bizler kendi organlarımızın başka bir kişi tarafından kullanılmasına müsaade edebileceğimiz gibi, bir yakınımızın da ölmeden önce organlarının bir başkasına bağışlanmasına onay vermesi veya sağlam bir kişinin başka bir insana bir organını bağışlaması için ikna edebiliriz. Hatta böylesi bir bağışlama, insanın öldükten sonra da infak ibadetini bir nevi devam ettirmesi demek olacaktır. Dünya malı olan vücudumuzun kadavra olarak, tıp fakültesi öğrencileri tarafından eğitim için kullanılmasına müsaade etmek de zekât veya infak ibadetinin başka bir şeklidir. Çünkü hasta olan insanın, hasta bir organını sağlam bir organla değiştirmekle veya kadavra şeklinde tıp eğitimine olumlu bir katkı sağlamakla, Allah'ın yarattığı insana yardım edilmiş olunmaktadır. Kur'an, bir insana yardım etmenin, temelde bir topluma, hatta tüm insanlığa yapılmış bir yardım olarak değerlendirildiğini vurgulamaktadır. Maide suresi 32'nci ayetteki mesajın altında yatan temel anlam da budur (Maide-32: Bunun için İsrail oğullarına kitapta şunu bildirmiş idik: "Her kim bir kişiyi, bir kişi karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuğu olmaksızın öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir insanın hayatını kurtarırsa, bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur).
Beyin ölümü gerçekleşmiş olduğu için Allah kaynaklı bilinçli enerjinin artık kullanmayacağı aşamada olan bedenin kiralanmışlık görevi bitmiş olduğuna göre, bu bedenin başka bir insan tarafından kullanılması, Allah'ın Bakara suresindeki emrine ve Hadid Suresi 5-7. ayetlerdeki "Allah için harcayın" mesajına da uygun olacaktır."Bakara-244 ve 245: Allah yolunda mücadele /gayret edin ve yarattıklarıma katkıda bulunun, bu bana sizin bir yardımınızdır, bana verdiğiniz bir borçtur ve bilin ki şüphesiz Allah hakkıyla işitendir ve hakkıyla bilendir. Kimdir Allah'a güzel bir borç verecek o kimse ki, Allah da o borcu kendisine kat kat ödesin. Allah azaltır veya çoğaltır. Ancak ona döndürüleceksiniz". Ve Kur'an, Allah yolunda yapılan katkıları, Allah'ın yarattıklarına yapılan katkılar olarak belirtmekte ve yedi veren tohum gibi kat kat karşılığı olacağını açıklamaktadır (Bakara-261: Mallarını /verdiğimiz nimetleri Allah yolunda harcayanların durumu, her biri yüz taneye sahip yedi başak bitiren bir tohum tanesine benzer. Allah dilediğine kat kat fazla verir. Allah, rahmeti bol ve her şeyi bilendir). Hz. Muhammed de bir hadisinde "İnsanların en hayırlısı, başkalarına hayrı dokunandır" diyerek bu konuyu pekiştirmiştir.
Konuyu şöyle örneklendirebiliriz: Ruh dediğimiz Allah kaynaklı bilinçli enerjimiz, bir araba kullanınca, o arabayı geçici olarak kiralamış, geçici sahiplenmiş demektir. Aynı sürücü, arabayı değiştirdiğinde veya eskiyip yenisini aldığında farklı arabalar da kullanmış ve bunlardan yararlanmış olmaktadır. Sürücü bir hata yaptığında hesap arabadan değil, sürücüsünden sorulur. Dolayısıyla, bir organ bağışlanınca, hesap verici konumda olmayan bir arabanın bir parçası, başka bir arabaya aktarılmış olmakta, başka bir sürücü de arabasına eklenen bu parçadan şoför olarak dünya eğitiminde yararlanmaktadır.
Organ nakline ihtiyacı olmayan, fakat organ bağışını benimseyen bir birey olmanız dileklerimle.
NOT: Daha ayrıntılı açılamalar, "Türkçe ve güncel yorumlu SON DAVET KUR'AN" da bulunmaktadır.
ORGAN BAĞIŞI VE KUR'AN
Kur’an’da Zekât ve İnfak diye iki kelime geçmekte olup, her nedense bu iki kelimenin anlamı daima maddi düzeyde bırakılmıştır. Bunlardan Zekât, toplumsal bir katkı, infak ise bireysel bir yardım yapmak demektir. Ve her iki...