ORUÇ KONUSU-1
Hz. İbrahimden başlamak üzere bütün peygamberler tarafından tebliğ edilen ve Allah’ın tek dini olan İslâm’ın temel kuralları olarak Kur’an’da 400’ün üzerinde ve her biri de birer ibadet olan Muhkem-kesin hükümler...
Hz. İbrahim'den başlamak üzere bütün peygamberler tarafından tebliğ edilen ve Allah'ın tek dini olan İslâm'ın temel kuralları olarak Kur'an'da 400'ün üzerinde ve her biri de birer ibadet olan Muhkem-kesin hükümler bildirilmiştir. Bu hükümlerden biri olan oruç, Hz. Muhammed'ten önceki kitaplı dinlerde de olan ve nusüklar diye tanımlanan şekilsel uygulamalardandır "Bakara-183: Ey iman edenler! Sizden önceki insanlara oruç farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Umulur ki buna uyarsınız. Tevrat İşaya Bap 58/6: Kötülük zincirlerini açmak, boyunduruk bağlarını çözmek ve ezilmiş olanları hür olarak koyuvermek ve her boyunduruğu kırmak, Benim seçtiğim oruç bu değil mi? İncil Matta Bap-6/16: Ve oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın, zira onlar oruç tuttuklarını insanlar görsünler diye suratlarını asarlar".
Oruç, hicretten bir buçuk yıl kadar sonra, yukarıda belirtildiği gibi Bakara-183 ncü ayet ile ve kesin (muhkem) bir hüküm olarak farz kılınmıştır. Bu sırada, daha önceleri Yahudilere de bir ay olarak farz edilmiş olan oruç, daha sonra terk edilip sadece bir güne indirilmiş, Hıristiyanlar da, oruç tutulacak gün sayısını yıllar içinde değiştirmişlerdir.
Oruç tutmak, yemek yememek veya içmemek ile sınırlı değildir, beraberinde oruçlu olunan saatlerde cinsel yakınlaşmadan uzak durmak ve kötü söz söylememek yanında, yine her biri birer ibadet olan Kur'an'ın diğer bütün muhkem mesajlarına da uymak demektir. Dolayısıyla oruç tutmak demek, kötü alışkanlıklardan ve kötülüklerden uzak durmaktır. Kendine veya başkalarına (canlı veya cansız) zarar verici söz ve davranışlara yönelik söz söylememek ve varsa bir kararı uygulamama iradesini gösterebilmektir. Yani orucu sadece beslenmek-doymak niyet ve amacı ile herhangi bir şey yemekten ve susamışlığı gidermek üzere içmekten uzak durmak olarak değerlendirmek demek, orucu çok basit ve sadece bir yasaklayıcı olarak görmek demektir. Halbuki oruç, bir taraftan nefslerimiz ile mücadele amaçlı iradeyi güçlendirici ve insanın kendine olan güvenini arttırıcı etki sağlarken, diğer taraftan da vücut sağlığına olumlu katkılar sağlayan bir özelliktedir. Ayrıca sabırlı olmayı ve Allah'ın vermiş olduğu nimetlerin kıymetini bilmeyi ve şükretmeyi pekiştirici role sahiptir. Yine oruç, diğer tüm ibad etmeler gibi insanın dünya dersleri olan nefs dediğimiz bazı olumlu özelliklerini pekiştirici faydalar sağlayacak ve bu amaçları-hedefleri gerçekleştirmek için yararlandığı bir araçtır. Fakat amaç değildir. Çünkü temel amaç, olumsuz nefsleri öldürmeye yönelik çaba azmini ve iradeyi güçlendirmektir.
Bu özellikleri ile Oruç tutmak, diğer bütün kesin hükümler gibi, kadın ve erkeğin eşit derecede sorumlu tutulduğu ve şekilsel olan ibad etme yöntemlerinden biridir "Ahzab-35. Ey insanlar! Şunu iyice bilin ki, sizlerden de Müslüman erkekler ve kadınlar, Mümin erkekler ve kadınlar, sabırlı erkekler ve kadınlar, sözlerine sadık olan erkekler ve kadınlar, güçlüklere sabreden erkekler ve kadınlar, Allah'ın rızasını gözeten erkekler ve kadınlar, yardımsever erkekler ve kadınlar, oruç tutan ve kendini olumsuzluklardan uzak tutabilen erkekler ve kadınlar, iffetlerini koruyan er¬kekler ve kadınlar, şirk-ortak koşmadan sadece Allah'ı ön planda tutup anan erkekler ve kadınlar var ya, işte Allah onların da hepsine bağışlanma ve karşılık olarak büyük bir ödül hazırlamıştır".
Dikkat edilmesi gereken bir konu, orucu uygulamak, başka bir ahlâki ve davranışsal ibadeti, yani muhkem-kesin hükmü engellememeli ve tercihte ısrarcı olunmamalıdır. Diğer bir ifade ile başkalarına fayda sağlayacak başka bir girişime, işe, çalışmaya engel olmamalıdır. Oruç tutamamaya karşılık fidye prensibi, iş yoğunluğu nedeniyle oruç tutamayacak ve işi zarar görecek kişi için de söz konusudur. Çünkü Kur'an ilim yapmayı ve çalışmayı, yani başkasına yarar sağlayacak görevde olmayı da bir ibad etme yöntemi saymaktadır. Bu konu, Bakara-184'te açıkça belirtilmiş ve oruç açlığı nedeniyle vücudu veya düşünsel kapasitesi dayanamayıp, olumsuz etkilenen ve aksayan kişi için bir fakiri (maddi durumu uygun ise) doyurmak şeklinde yardım etme kolaylığı sağlanmaktadır "Bakara-184. Oruç tutulacak günler sayılı günlerdir. Ancak hasta veya yolculukta olanınız, tutamadığı günlerin sayısınca di¬ğer günlerde tutsun. Veya tutmadığı günler karşılığı fidye olarak bir yoksulu doyursun veya varsa bir ihtiyacını gidersin. Her kim gönül isteğiyle, daha fazla hayır yaparsa ken¬disi için de hayırlıdır. Ancak şunu bilin ki, telafi orucunuzu tutmanız sizin için daha hayırlıdır". Maddi durumu uygun olmayan ise sadece dua etme ile yetinecek demektir.
Hasta oluş, sadece ciddi bir hastalık hali demek değildir. Ayrıca kendine, mesleğine ve başkasına zarar verebilecek derecede oruca dayanamayıp kafa karışıklığı yaşamak, bedensel yorgunluk hissedip işini aksatma durumuna düşmeler de birer hastalıktır demektir.
Ayetten de anlaşıldığı gibi, oruç süresince beslenmenin olmaması nedeniyle zarar görecek bir hastalığı bulunması gibi, kadınlar için aybaşı kanamalı günler de bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Aybaşı halinin genellikle ilk 2-3 günü bol kanamalı ve sancılı olabilmekte, diğer günlerde ise kişi bu durumuna dayanabilir ve normal yaşantısına dönecek bedensel güce ulaşabilir. Dolayısıyla bu günlerde, hanımlar kendi kararı çerçevesinde olmak üzere orucuna devam etmek istiyorsa devam edebilmelidir. Kur'an'da kadının bu doğal ve sayılı günler olan hastalık halinin, oruç dışında başka herhangi bir ibad etme yöntemini, dinin diğer gereklerini yerine getirmesini, Kur'an okumasını veya dua etmesini ve namaz aktivitelerini yerine getirmesini engelleyeceğine ilişkin herhangi bir ayet-mesaj bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu konularda olumsuz görüş bildirme, Kur'an'da olmayan bir yasaklamaya girmiş olacaktır.
Haftaya devam etmek üzere. İnşallah....
NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi "SON DAVET KUR'AN"da bulabilirsiniz.
NOT-2: 08 Haziran Çarşamba günü saat 17-30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde (Kanatlı AVM arkasında eski MİT merkezinde) Halka açık "DİN-BEYİN ve KUR'AN SOHBETİ nin 53 üncüsüne inşallah devam edeceğim.