Oy kullanmama rekoru kırılabilir. Demedi demeyin

Eskişehir’de…-AK Parti seçmeni olup da seçimlerde AK Partiye oy vermeyecek bir ton insan var…Farklı sebepleri var bu oy vermeyecek olanların.Kimi adayları içine sindiremiyor, kimi bozulan ekonomi ve yaşanan hayat pahalılığının...

Eskişehir’de…


-AK Parti seçmeni olup da seçimlerde AK Partiye oy vermeyecek bir ton insan var…


Farklı sebepleri var bu oy vermeyecek olanların.


Kimi adayları içine sindiremiyor, kimi bozulan ekonomi ve yaşanan hayat pahalılığının sorumlusu olarak iktidarı görüyor, kimi ise MHP ile yapılan ittifakı onaylamıyor.


-CHP seçmeni olup da CHP’ye seçimlerde oy vermeyecek de bir ton insan var…


Farklı sebepleri var bu oy vermeyecek olanların.


Kimi adaylardan yakınıyor, kimi 24 Haziran seçimlerinde yaşananların tepkisini hala unutamamış, kimi ise partide yaşanan saçmalıklardan yılmış.


-MHP seçmeni olup da AK parti adaylarına oy vermeyecek de tonlarca seçmen var.


Farklı sebepleri var bu oy vermeyecek olanların…


Kimi geçmişte AK Partililerin kendilerine yaptı saldırıları unutmamış, kimi ise AK parti adaylarını kabullenememiş.


-İYİ parti seçmeni olup da CHP adaylarına oy vermeyecek bir ton insan var…


Onların da benzeri nedenleri mevcut oy vermemek için…


HDP mevzusu bunların başında geliyor.


Aynı şekilde…


-AK parti seçmeni olup MHP adaylarına, CHP seçmeni olup İYİ Parti adaylarına oy vermeyecek bir sürü seçmen var…


Sonuç olarak…


Mahalli seçim öncesi kurulan bu ittifaklar, seçmenleri resmen partilerinden uzaklaştırıyor.


İşin ilginç tarafı…


çeşitli nedenler dolayısıyla, seçmeni oldukları partilerine oy vermeyecek olan bu seçmenlerin büyük bir kısmı başka bir partiye oy vereceğini söylemiyor…


Ne diyorlar biliyor musunuz?


-“Sandığa gitmeyiz olur biter” diyorlar…


Eğer bu düşünce seçim gününe kadar sürecek olursa, tarihin en büyük oy kullanmama rekoru bu seçimde kırılabilir…


Eğer sandığa gitmeyeceğini ve oy kullanmayacağını söyleyenlerin seçime kadar bu yöndeki fikri değişmez ise sandıklardan en fazla “oy kullanmayan seçmen sayısı” çıkabilir.


Demedi demeyin…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Eskişehirspor’un kurtuluşu…


 


Işıtan Gün…


Boğaziçi üniversitesi’nde aldığı ekonomi eğitiminin ardından ABD’de uluslar arası yatırım konusunda yüksek lisans yapmış.


Pek çok ülkede uluslar arası yatırım konusunda dersler veriyor.


2016 yılında,yüksek borçları yüzünden  iflasını açıklamak üzere olan Hollanda’nın en köklü kulübü Fortuna Sittard’ı satın almış Işıtan Gün.


Kulüp onun başkanlığında büyük bir başarının ardından 1 nci lige çıkmış.


Dünya Gazetesi röportaj yapmış kendisiyle.


-“İflasını açıklamak üzere olan bir kulübü sizin için yatırım yapılması kategorisine sokan neydi?” sorusunu yönetmişler.


-“Bir kere aldığım kulüp Hollanda’nın ilk profesyonel kulübü. İkincisi köklü bir geçmişi var. üçüncüsü de yüksek marka bilinirliğine sahip” dedikten sonra böyle bir durumda azami kaybın belli olduğunu, azami kazancın ise tavanı olmadığını söylemiş.


Ardından Türkiye’deki futbol kulüplerini sormuşlar.


Türkiye’deki kulüplerde dehşet verici mali tablolar olduğunu söylemiş önce.


Ardından…


-“Futbolda bir türlü yöneten olmaya geçemedik” demiş.


Konuyu biraz daha açması istendiğinde ise şunları söylemiş;


-“Türkiye’deki kulüplerin önceliği o sezonu hatta o ayı geçirebilmek üzerine oturtulmuş. Dernek statüsünde olduğu için, sistem yöneticileri uzun vadeli plan yapma yerine kısa vadeli plan yapmaya yönlendiriyor. Bu büyük bir sorun. Bu sorun ancak kulüplere sahiplik sistemi gelmesiyle çözülür. Asıl sorun hesap verebilirliğin olmamasından kaynaklı. Yöneticileri mali açıdan sorumlu tuttuğunuz an borç dağları tam tersine döner”


Yazıyı okuyunca sizi bilmem ama bizim aklımıza Eskişehirspor geldi.


Eskişehirspor da bu ülkenin en köklü kulüplerinden birisi…


Köklü ve başarı dolu bir geçmişi içinde barındırıyor.


Marka bilinirliğini söylemeye bile gerek yok.


O halde kurtuluşun reçetesi ortada aslında…


-Kulübün dernek statüsünden çıkartılması…


-Kulübe sahiplik sisteminin getirilmesi


Ve


-Yöneticilerin mali açıdan sorumlu tutulmasıyla bu kulüp farkındalığını yıllar boyu devam ettirir.


Bu haliyle kalırsa, bu kulübün bu borçlarla işi hiç de kolay değil…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Takdir edilmesi gereken bir sonuç…


 


Eskişehir üniversiteye Giriş Sınavı Başarı Ortalamasında Türkiye 3’ncüsü olmuş.


Genel Sıralamada Türkiye 3’ncüsü olan Eskişehir,   Sayısal ve Dil Puanları Sıralamasında Türkiye 2’ncisi Sözel Puan Sıralamasında Türkiye 15’ncisi olmuş.


Bu Eskişehir’in eğitimi açısından önemli bir başarı…


Bu “Eğitim kenti” kimliği barındıran Eskişehir için kıymetli bir sonuç.


Bu sonuç, milli Eğitiminden okul müdürlerine, öğretmenlerden öğrencilere hatta okul görevlilerine kadar emeği olan herkesin takdir edilmesi gereken bir sonuç…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Şehirde yaşamanın bedeli…



Medeniyet, şehirlerin var olması gereken özelliktir.
Şehirlerde medenice yaşamanın da, ister kabul edin ister etmeyin bazı kuralları vardır.
Bedelleri de…

örneğin…
Araç ile gidiyorsanız Kırmızı ışıkta duracaksınız…
Köyde, hatta kasabada buna gerek yoktur. çünkü yandığında durabileceğiniz bir ışık yoktur.
Yaya iseniz, ışık varsa Yeşil'in yanmasını beklersiniz karşıya geçmek için.
Eğer ışık yoksa, yaya kaldırımından geçersiniz.
Şehirde, vızır vızır işleyen bir caddenin üzerine aracınızı bırakıp gidemezsiniz…
Ya da…
İnsanların yoğun olarak kullandığı kaldırımın üzerine ne kadar mal varsa yığamazsınız.

örneğin…
Kaldırımın üzerinde aracınızı yıkayamazsınız, 'mal gelecek' diye herkesin ortak kullanım alanı olan yol'u, özel dubalar yaptırarak kapatamazsınız.
Tüm bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Şehirde insanların gözüne baka baka yere tüküremezsiniz, çöplerinizi öyle istediğiniz saatte çıkartamazsınız, parkın içinde mangal yapamazsınız…
Aracınızı durdurup öyle her ağacın altına tuvaletinizi de yapamazsınız şehirde.
İşte bu yüzden şehirde yaşamak bedel ister.
Bu bedel salt parasal anlamda da değildir.
Bu kurallarda uymak için gösterilen özen de bir bedel ödemektir.
Eğer;
-"Ben bu kurallara uymak istemiyorum. Bedel falan de ödemem. Ben bildiğim gibi yaşarım. Ne ışıkta dururum, ne trafik dinlerim. Ben ne istersem öyle yaparım ve yaşarım. Başkaları beni ilgilendirmez. Düzen falan da tanımam" diyorsanız, yapacağınız iki şey var…

Birincisi;
-"Şehirde yaşamak bana göre değil" diyerek, tüm bu yasakların ve kuralların olmadığı yerleşim yerlerine gideceksiniz…
Ya da kalıp, şehirde yaşamanın gerektirdiği kuralları yerine getirip, bedelini ödeyeceksiniz.

Bu ikisini de yapmayıp, "Ben şehirde yaşayacağım. Ama kural falan tanımadan, bedel de ödemeden yaşarım" diyorsanız…
O şehir, şehirliğinden belki pek bir şey kaybetmez ama…
Siz o şehre pek yakışmazsınız…


********


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM


Kızın biri bir gün yeni aldığı bisikletiyle okula geliyor ve okulun bahçesindeki bisiklet parkına henüz kilit almadığı için öylece bırakıyor..
Derslerin bitiminde okul çıkışı bisikletinin yerinde olmadığını görüyor ve çok sinirleniyor. .
Ertesi gün sabah okula geldiğinde bisikletini üzerinde bir notla bir gün önce bıraktığı yerde buluyor. üzerindeki notta "çok özür dilerim ama bisikletine gerçekten çok ihtiyacım vardı aldıktan 2 saat sonra geri getirdim ama sanırım çıkışına yetişemedim çok üzgünüm anlayışın için teşekkürler."
Kız doğruca bir bisikletçiye gidiyor ve 5 tane kilit alarak okula dönüyor.. bisikleti iyice kilitleyip 5 farklı anahtarla derse giriyor ve olayı arkadaşlarına anlatıyor..
Ders bitimi okul çıkışında 5 kilit taktığını anlattığı arkadaşlarıyla beraber bisikletini almaya gittiğinde şok oluyor..
Bisikletin üzerinde 10 kilit ve birde not var.. "Eğer acil ihtiyacım olduğu halde ben kullanamayacaksam sen hiç kullanamayacaksın."

Haberleri