52 yıldır devam eden bir dernek statüsü var.
Böylesi bir statü yıllar önceki futbolda geçerli sayılabilirdi.
Futbol o yıllarda endüstri halini almamış;
Büyük paraların döndüğü bir zeminde değildi.
Oyuncular paradan çok amatör ruh ile mücadele edip;
Camiası büyük olan takımlarda oynamayı en büyük kazanç olarak sayardı.
Nitekim Eskişehirspor’da böylesi yıllarda en büyük başarıları elde etti.
Fakat gelişen süreçte futbola ekonomik boyutlar girince işin rengi değişti.
Hele ki son yıllarda dönmeye başlayan devasa meblağları artık dernek statüsü kaldıramaz hale geldi…
++++
“Kendini güncellemezseniz, yerinizde sayarsınız”
Bugünün ve hatta geleceğin en yegâne prensibi herkes için böyle.
Elbette kurumlar ve kuruluşlar için de…
Kuşkusuz bu tespit Eskişehirspor’u da kapsıyor.
Artık, dernek faaliyetleri ile Milyonlarca Lira’nın döndüğü bir kurumu yönetmeniz mümkün gözükmüyor.
Olmuyor yani!
Olmadığını da şu son 5 yıllık süreçte tecrübe ederek yaşadık.
Kulübe gelen giden paranın haddi hesabı olmayınca, ortaya çok ağır bir yük çıktı.
“Bugün Sinan özeçoğlu ve ekibinin mücadelesi de Eskişehirspor’un kendisini günün şartlarına göre güncelleyememesi nedeniyledir.”
Bu nedenle de yaptıkları, ceplerinden ya da başka yerlerden bulunmaya çalışılan paralarda, sadece bugünü kotarmaya yöneliktir.
++++
Oysa Süper Lig denilen mecrada elde ettiğiniz gelirler ile sadece sportif başarı peşinde koşmazsınız.
Eğer planlarınız, projeleriniz ve geleceğe dair hedefleriniz varsa bu projelerinizi uygulamaya koyacak kadar da ekonomik güce sahipsiniz demektir.
Fakat bu hiç böyle olmadı.
Kulübe gelen, bulunan, getirilen onca kaynak profesyonel denilen kişilere ve aracılara dağıtılıp kuş edildi gitti!
üzerine birde ödenmeyen onca paralar eklenince özeçoğlu’nun sırtına çok ağır bir yük bidi.
O’nun da yapacağı tek şey, mevcut sistem ile günü kurtarmaya çalışmaktan başka bir şey değildir.
öyle ya;
Son günlerde konuştuğumuz, yanıt aradığımız konulara bakın…
“Puan silme cezası gelir mi?”
“FİFA’ya olan borçlar için kaynak nasıl bulunur?”
“Siyaset kurumu borçlar için nasıl çözüm geliştirir?”
Falan filan…
++++
Tüm tartışmalarımız, beklentilerimiz ve hatta dualarımız tüm bu sorulara cevap bulabilmek için.
Ne kadar acı değil mi?
Eskişehirspor gibi köklü, camiası büyük, sevenlerin yüz binlerce olan bir örgüt bunları mı konuşmalı?
Simit satıp bilet alan çocukların olduğu, işini, evini bırakıp deplasman yollarına giden insanların bulunduğu,
Her türlü fedakârlığa razı olan binlerce kişinin olduğu bir kurum bunları mı konuşur?
Ancak biz konuşuyoruz.
Tek nedeni hantallaşan, güncellenmeyen, gittikçe de daha da ağırlaşan bu sistemdir...
++++
Diyeceksiniz ki;
“Dürüst yöneticiler olsaydı, böyle olmazdı!”
“İyi de, Milyonlarca Dolar’ın döndüğü bir sektörü tek bir kişinin inisiyatifine bırakmak” ne kadar mantık içeriyor?
Yönetimi, denetlemesi, hukuki kanalları olmayan bir yapı içinde dürüst yönetici olsa bile “kişisel tercihlere koskoca bir camia nasıl terk edilir?”
Elbette edilemez.
Edilmemeli de…
Fakat bunca yıl koskoca Eskişehirspor kişiler üzerine teslim edildi.
Kişilerin yapacaklarından medet umuldu.
Olmadı, olmayacakta.
“Bugünkü başkan ve yönetim de şu sistem içerisinde çok fazla bir şey yapamayacaktır” emin olun!
++++
öyleyse bugünün koşullarına çok acil ayak uydurulmalıdır.
çok ama çok geç kalan şirketleşme modelleri üzerine kafa yorulmalıdır.
Ki!
Sinan özeçoğlu’da bu ihtiyacı hemen görüp, çabucak hayata geçirmek için adımlarını atmıştır.
Ve, Eskişehirspor’un geleceği için yaptığı en büyük hizmeti de yapmaya niyet etmiştir.
Başardığında, Eskişehirspor’u şirketleştirdiğinde işler çok daha farklı bir hale gelecektir.
Belki geçmişten çok fazla hesap sorma imkânı olmayacaktır ama gelecekte bu şehrin farklı şeyler konuşması, önüne farklı projeler koyması için temeli atacaktır.
NOT; Yarında şirketleşmenin Eskişehirspor’a neler kazandıracağını konuşalım…