Özge tatilde…

Eskişehir’e geldiğinde bize fazla sarmaz bu kadın diye düşünürken, emin olun çok daha fazla sarma potansiyeli ile geri döndüm.

Merhaba sevgili okuyucularım;

“Siz bu satırları okurken ben çok uzaklarda olacağım” diye başlamak isterdim ki sözlerime ama maalesef ki buralardayım.

Çok yakınım hatta.

Camdan aşağı bakın, kesin görürsünüz.

Balkonda otururken illa ki oradan geçeceğim.

Her sokak başında rastlaşma durumumuz da olası.

Tatilden döndüm.

Tabi siz havuz başında keyif yapmıştır, deniz kenarında stres atmıştır, hiçbir şey düşünmeden limonatasını yudumlamıştır diye düşündünüz değil mi?

İyi niyetli okuyucularım, kıyamam sizlere.

Eskişehir’e geldiğinde bize fazla sarmaz bu kadın diye düşünürken, emin olun çok daha fazla sarma potansiyeli ile geri döndüm.

Antalya Side’de beş yıldızlı bir otelde tatil yaptım.

Şimdi beş yıldız vurgusu yaparken, yanlış anlaşılmasın, görgüsüzlük gibi algılanmasın, kendimi ödüllendirmek, git güzelce eğlen, sen bunu çoktandır hak ettin gibi masumane bir amacım vardı.

Hatta meslektaşlarıma otelden sürekli fotoğraf atıp, hava atmayı düşledim, kendimi gazladım.

Ama, fakat, lakin…

Merkür Retro ve dolunay etkilerinin bir arada olduğu bir zamanda gidersen tatile evren de seni çarpar Özgecim…

Çarptı…​

Ama çok acıtmadı.

Ben alışkınım evrenin oyunlarına ancak bunu ben dahi beklemiyordum.

Evrenin buradaki mesajını çözümleyemedim.

Durun, anlatıyorum.

Tatil yazımı sizlerle paylaştıktan sonra yola çıktım.

Her şey güzel gidiyordu.

Otele girdim, çok büyük, hoşuma gitti ama bir şeyler yine de eksik gibiydi.

Hani birisiyle aşk yaşarsın, mutlu musun, mutsuz musun anlamazsın, bir boşluk hissi vardır, adını da koyamazsın ya, tıpkı onun gibi…

Bir süre yüreğimde o boşlukla dolaştım.

Kahve içmeye gidiyorum, kahve makinesine basıyorum, su akıyor.

İki gün etkinlik yoktu otelde…​

Alla alla, tam kafa dinlemelik yere geldim, çok sakin diyerek yine kendimi dahi avuttum.

Olanlar ne zaman mı oldu?

Ne zaman mı uyanışa geçtim?

Ne zaman mı silkelen ve gözlerini aç, “Sen Özge Zaim’sin” mi dedim.

Resepsiyonda otururken barmen ve garsonlarla kanka olana kadar.

Bir arkadaş içecek getirirken, “Abla 51 gündür maaşımızı alamıyoruz. Ben çalışmayacağım. Bir saat içinde maaş yatacak dediler. Yatmasın gidip içerde uyuyacağım” dedi.

Dalga geçiyor sandım.

Sonra başka bir barmen geldi, “Çok yanlış otele geldiniz, burada emekçinin hakkını vermiyorlar” dedi.

O “emekçi” kısmı beni derinden vurdu.

51 gün az bir süre değil…

“Bakın ben gazeteciyim, bana anlatmayın, yazarım” dedim ama espri yapıyorum sandılar.

Acele etmedim, ertesi günü otelden çıkacağım an ne oldu dersiniz, işçiler iş yavaşlatıyor.

Bir bardak çay dahi içemiyorsun, bardak yok, sorunca da, “çatal bıçaklarınızı, bardaklarınızı kendiniz alın, iş yavaşlatıyoruz” dediler.

Herkes resepsiyona akın ediyor, iptaller başladı.

Sesler yükseldi.

Haklı isyan başladı.

Çalışan da haklı müşteri de…

Ben hele deli haklıyım.

İnanın bir yanda geldiğim otobüs kapıda bekliyor, ben içerde işçilerin maaşını teyit etmeye çalışıyorum.

“Kesin yatmadı değil mi? Haberi geçiyorum”

Gider ayak işçinin yanında olmak tam da benim işim…

Zenginlere rest çekmişim, otel sahiplerinden mi çekineceğim?

Zaten Retro zamanları zenginlere ayar olma seviyem artış gösteriyor.

Geçtim haberi…

Antalya’dan bildirdim.

Bir otelden…

İşçinin maaşlarını ödeyin dedim.

Bu da oldu Eskişehir, Özge Zaim tatilde keyif yaparken, eylem başladı, emekçiler isyan etti.

Eskişehir’de konuşulmuş, “biz otelde tatil yapıyoruz, Özge işçinin maaşlarını mı soruyor”demişler.

Antalya’da beş milyon otel içinden eyleme çıkan işçileri ve oteli bulduğum için tebrik ettiler.

Bunu başkası başaramazdı dediler.

Hatta eylemi başlatanın benim olduğuma dair şüpheler de olmadığı değil, “Özge örgütlemiştir” diyenler de az değildi.

Sağolun canlarım.

Hepsi bakış açısı…

Ben sadece basın kısmında vardım ama duyurmak benim işim.

He birde şaka bir yana tuhaf bir tatildi.

Bir ara yemek almaya gittim, ani gitmişim, görevli arkadaş yumruklarını açtı, bana bakıyor, ben fark etmemişim bile, yanındaki uyardı, “Kusura bakmayın, arkadaş boksör, aniden gelince refleks olarak yaptı” dedi.

Düşününce teşekkür ettim evrene…

Böyle bir otelde durduk yere yumruk yiyip çıkma olasılığım da vardı.

Ben çok şükür hem sağlam çıktım hem dua aldım.

Hey!

D.K.

Yoksa senin işin miydi?

Tatil yüzü göremesin inşallah diye bol bol dua mı ettin ya da kumpas mı kurdun?

Şaka şaka!

Espri yaptım!

Hadi iyi günler!

Güncel Haberleri