Son günlerde, İktidarla muhalefet arasındaki gerginlik, kaygı verici boyutlara ulaştı. İktidar ve muhalefet liderleri, söylemlerinin, ne getirip götüreceğini hesap etmeden konuşuyorlar. Konuşmalarının, fikir ve düşüncelerinin, hatta tavır ve davranışlarının, Yanlış bir" EĞİTİM" olduğunun, farkında bile değiller.
Ülkemizde, kurulan siyasi partiler, Anayasa ve kanunlara uygun olarak kurulurlar. Milli iradenin oluşmasını sağlayarak, demokratik bir devlet ve toplum düzeni içinde, ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında, faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan, tüzelkişiliğe de sahiptirler. Ancak varlıklarını borçlu oldukları yasaları, icraatlarında göz ardı ederler.
Ayrıca siyaset, tüm dünyada, sorun çözme sanatıdır. Ancak Türkiye için, aynı şeyleri, söylemek biraz zor. Çünkü Türkiye'de, siyaset ve siyasetçi, bazen Türkiye'nin, gelişmesinin ve sorunlarının çözümünün önünde, engel veya sorun yaratan taraftır da.
Siyaset kurumunun, temel görevi, toplumda var olan sorunları çözmektir, Laf üretmek, boş vaatlerde bulunmak veya kavga etme değildir. Sorunları çözmenin yolu da bir araya gelmek, düşünmek, tartışmak ve çözüm üretmektir.
Ancak çok partili dönemde, bazı politikacılar, milletten çok, yandaşlarına, akraba, dost ve dava arkadaşlarına, hizmet etti. Kamu kurum/kuruluşlarının, imkân ve olanaklarını, yakınlarının ve dava arkadaşlarının, hizmetine sundu. Ya da haksız ve yanlış politikalarla, devletin imkânlarını çar-çur ettiler.
Çok partili dönemde, her iktidar, üretimden, çok, dış ve iç borçlanmayı tercih etti. O nedenle de bütçe, dış ticaret ve cari açıklar sürekli arttı. Siyasi çıkarları için, gereksiz yatırımlar yapıldı. Sonuçta da hepsi atıl kaldı. Devletin, katrilyonlarca lirası da çar-çur edildi.
Politikacılar, seçimler öncesi kırsal kesime, pek çok vaatte bulundu ama hiçbiri gerçekleşmedi. Tarım, her geçen gün kan kaybetti. Köylünün ürününe, Ankara'dan taban fiyatı verildi. Maalesef, politikacılar siyasi çıkarı için, maliyet ve fiyat ilişkisini hiç dikkate almaksızın, köylünün ürettiği ürünün fiyatını, sürekli baskı altında tuttu.
Elbette bu olumsuz tablodan, "SEÇMEN" de sorumludur. Çünkü yıllardır, Futbol takımı tutar gibi, parti tuttu. Bazı partiler, babadan evlada, hatta toruna miras kaldı. Yeni kurulan partilerini kadroları ve programları ne kadar iyi olursa olsun, olursa olsun, hiç dikkate alınmadı. Seçme tercihini, ekibe ve programa göre değil de lidere göre yaptı.
Oysa Türkiye'de, 68 siyasi parti faaliyet gösteriyor. Şu anda TBMM' de olan 4 parti dışında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, belirlenen kriterlere uyan 64 siyasi partinin faaliyet göstermektedir. Bu partilerimiz içinde, ekibi ve programı TBMM'deki partilerden, bir farkı olmayan, hatta üstün tarafları olan partiler de var.
Ancak seçmen, eski partisine oy vermekte kararlıdır. Son yapılan araştırmada, eski oy verdiği partiye oy vermekte ısrar edenlerin oranı, yüzde 56 olarak tespit edildi. AKP'ye oy veren seçmenin yüzde 65,5'i tekrar, yeni partiye ihtiyaç olduğunu düşünen AKP'li oranı yüzde 29,7. Daha önce CHP'ye ve MHP'ye oy vermiş seçmenlerin yaklaşık yüzde 50'si yeni partiye ihtiyaç duyarken, "yeni partiye ihtiyaç yok" CHP'de 46,1, MHP'de 46,7'de kaldı.
Hiç şüphesiz, kıt imkânlarına rağmen, ülke genelinde ve Eskişehir' de, çalışma yapan, TBMM' de olmayan partiler var. Bu partilerimizden, biri de BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ" dir. Son günlerde, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Mustafa DESTİCİ, ülke bazında, özelliklede Eskişehir'deki çalışmaları ile dikkat çekiyor.
Sayın DESTİCİ, Türk Milliyetçisidir. Ancak " Başbakan olsam, Hrant Dink'in eşinden özür dilerdim." diyecek kadar da insancıldır. O' na göre, Türk Milliyetçiliği, Sosyolojik ve psikolojik esaslara dayanır. Kan değil ruh ve eşit değerler arar.
Sayın DESTİCİ, partisinin Sivrihisar toplantısında, " Şu anda Türkiye'de, siyaseti başta ana muhalefet ve iktidar partisi olmak üzere, siyasetlerini tamamen ayrıştırma üzerine kuruyorlar. Birisinin, ak dediğine diğeri siyah diyor, birisinin, doğru dediğine, diğeri yanlış diyor." diyerek, ülkemizde kangren haline gelen bir sorunu gündeme getirdi.
Sayın DESTİCİ' ye, göre iktidar, var olan hukuku uygulamıyor. Bugünkü hukuk, terörle mücadeleye yetmiyor, ülkenin özgürleşmesini, refahını, güvenliği sağlamıyor. Başta idam cezası olmak üzere, bir takım düzenlemelere hem Türk Ceza Kanunu'nda, hem de Terörle Mücadele Kanunu'nda yapılmasını istiyor. Bu değişimi yapmadıkları gibi, var olan hukukun uygulanmaması, millete zarar veriyor.
BBP, iktidar olur mu zaman gösterecektir. Ancak seçmen, TBMM dışındaki, BBP ve diğer partileri de değerlendirmek, zorundadır. Yıllardır, futbol takımı gibi, parti tutmanın ve tercih etmenin, ülkeyi getirdiği tablo ortadadır.
PARTİLER VE SEÇMEN
Son günlerde, İktidarla muhalefet arasındaki gerginlik, kaygı verici boyutlara ulaştı. İktidar ve muhalefet liderleri, söylemlerinin, ne getirip götüreceğini hesap etmeden konuşuyorlar. Konuşmalarının, fikir ve düşüncelerinin,...