Paşa paşa çekeriz biz bu trafiği...

"Şu anda Eskişehir’in en büyük sorunu nedir?" diye bir soru sorulacak olunsa, hemen herkes bu soruya Trafik cevabı verir.Gerçekten de son yıllarda Trafik Eskişehir’in en büyük sorunlarından birisi oldu.Sorun, özellikle hafta...

"Şu anda Eskişehir'in en büyük sorunu nedir?" diye bir soru sorulacak olunsa, hemen herkes bu soruya Trafik cevabı verir.
Gerçekten de son yıllarda Trafik Eskişehir'in en büyük sorunlarından birisi oldu.
Sorun, özellikle hafta sonlarında ve iş çıkış saatlerinde kendisini bir hayli hissettirmeye başladı.
Bazı caddelerde yaşanan sorun, gelecek için de tehlike çanlarının çalınmasına neden oldu.
Her ne kadar kurallara uymamanın da yarattığı bir sorun olarak gözükse de, Eskişehir'de Trafik sorununa "Yok" demek mümkün değil.
Bu durum, özellikle Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'e muhalif olanlar için bulunmaz da bir koz haline geldi.
Öyle ki, her ağızlarını açışlarında "Eskişehir'de Trafik Sorunu var ve yıllardır da bu sorun halledilemiyor" diyorlar.
Eskişehir'deki Trafik sorununun varlığı, bunu söyleyenleri haklı çıkartır bir duruma getirmeye başladı...

HERKES "TRAFİK SORUNU VAR VE HALLEDİLSİN "DİYOR AMA

Yukarıda da söylediğimiz gibi, Eskişehir'de trafik sorununun varlığını artık herkes kabul ediyor.
Yine...
Herkes, var olan bu trafik sorununun halledilmesini istiyor.
Böyle gitmesi halinde, yakın bir gelecekte Eskişehir kent merkezi trafiğinin kilitleneceğini söylüyor.
Haklı olarak da:
"Trafik sorunu artık ortadan kaldırılmalı. Belediye bununla ilgili olarak gerekli tedbirleri almalı. Yoksa şehir merkezi kilitlenecek" diyor.
Ancak...
Hiç kimse, mevcut bu sorunun nasıl çözüme kavuşturulacağı konusunda yöntem dile getirmiyor.
Ya da...
"Şu şöyle yapılırsa, Trafik sorunu ortadan kalkar" demiyor.
Ortaya bir proje koymuyor.
Söylenilen sadece;
"Belediyeler Trafik sorununu çözmeli" den öteye gitmiyor.
Halbuki, bir sorunun çözümü istenirken, o sorunun çözümü konusunda yöntem dile getirmek, bu konuda ne kadar samimi olduğunuzun bir göstergesidir.
Bakın şimdi size, Eskişehir Trafiğinin niçin rahat olmadığıyla ilgili çarpıcı bir örnek vereceğiz...
Eskişehir'in Trafik yükünün büyük bir bölümünü sırtlayan Atatürk Caddesi.
Odunpazarı'ndan başlıyor Cadde. Devam ettiğinizde, sonunda Gar binası çıkıyor karşınıza...
Diğer bir cadde ise, Ali Fuat Güven caddesi...
Atatürk Bulvarından girdiğinizde, Ali Fuat Güven Caddesinin sonunda ise, karşınıza yine Tülomsaş'ın Duvarı çıkıyor.
Şöyle bir düşünün;
Gar binası kalkmış olsaydı, ya da Gar binasının sağından veya solundan kıvrılarak Atatürk Caddesi devam edip Bursa yoluna bağlanabilseydi, bugünkü trafiğin biraz rahatladığını görürdük.
Yine Ali Fuat Güven Caddesi sonunda Tülomsaş'ın duvarı bir şekilde aşılıp, yol devam etseydi ve yine Bursa yoluna bağlanabilseydi, trafiğin rahatladığı iki kat daha çıkardı ortaya.
Aslında ikisi de yapılabilirdi söylediğimizin.
Ama yapılmadı, yapılamadı.
Çünkü birisi "Benim duvarım" dedi, diğeri ise "Benim Gar binam"
Şehrin çıkarı için ne biri duvarından vaz geçti, ne de diğeri Gar binasından.
Böyle olduğu için de biz bu trafiği paşa paşa çektik ve bundan sonra da çekmeye devam edeceğiz...
......

Siyasetçi ve seçmenin geldiği nokta...
Eskiden insanların büyük bir kısmı siyaseti olması gerektiği gibi yaparmış...
Yani...
En azından bir çoğunun çıkış noktası "ülkeme ve şehrime hizmet etmek istiyorum" anlayışıymış...
Öyle ki...
Bu anlayışla siyaset yapanlar, gerçekten ülkelerine ve şehirlerine büyük kazançlar sağlamışlar.
Ama bunu yaparken...
Birçok kayıpları da olmuş...
Zamanları gitmiş, hatta var olan servetleri de...
Aileleri ve çevrelerini ihmal etmişler...
Sosyal ve rahat bir yaşam yerine, sıkıntılı ve sürekli göz önünde bir yaşam sürmüşler...
Ama bundan hiç yakınmamışlar...
Çünkü...
Siyasete girme amaçları geçekten ülkeye ve şehre hizmet etmek imiş...
Onlar...
Zaten bu kayıplarını baştan göze almışlar siyaset yapmaya karar verdiklerinde...
Eskiden seçmen de tıpkı onlar gibiymiş...
Oy verirken, kimin hizmet edip edemeyeceğine bakarmış...
Servetleri alakadar etmezmiş seçmenleri...
Hizmet edeceğine inandıkları adaylara gözlerini kırpmadan götürüp oylarını verirlermiş...
Önce siyaseti yapanlar bozulmuş ülkede...
Çıkış noktaları yine "Ülkeye ve şehre hizmet" olmuş göstermelik ama...
Asıl amaçları, yavaş yavaş kişisel menfaate dönüşmüş...
Hizmet edebilmek için servetini kaybedenlerin aksine...
"hizmet etme" kandırmaca sının ardında, servetine servet katanlar olmuş...
Bir dönem geldiğinde...
"hizmet" sözcüğü iyiden iyiye rafa kalkıp...
Kişisel menfaat aleni ortaya çıkmaya başlamış...
Siyasetçi bozulunca, seçmenin bozulması da uzun sürmemiş...
Başlarda, Hizmet edecek adama gözünü kırpmadan oy verenler...
Siyasetçide ki bu bozulmayı görünce...
-"Madem o menfaati için uğraşıyor, ben niye uğraşmayayım" diye düşünmeye başlamış...
Kişisel menfaatini düşünen siyasetçi için vereceği oyun ne denli kıymetli olduğunu bir anda fark eden seçmen...
Çok geçmemiş aynı siyasetçi gibi oluvermiş...
Böylece...
Hizmet etmenin en güzel aracı olan siyaset, hem siyasetçi hem de seçmen için menfaat sağlamanın en güzel aracı haline gelmiş...
.....
Bürokratın son durağı Eskişehir...
Eskişehir, Ulaşım konusunda önemli bir geçiş noktası.
Tabii bu söylediğimiz seyahatler için geçerli.
Bürokratlar için ise Eskişehir, adeta "Son durak" konumunda.
Eskişehir, üzerinde barındırdığı özellikleri itibarıyla Türkiye'nin her yerinde görev yapan bürokratlar için görev yapılacak illerin başında geliyor.
Belki de ilk sırada...
İstanbul'un pahalılığı, Ankara'nın karmaşıklığı, İzmir'in uzaklığı, Antalya'nın sıcaklığı hesap edildiğinde, saydığımız illerin tüm özelliklerini içinde barındıran Eskişehir, bürokrasinin de gözbebeği konumunda.
İşte bu yüzden, Eskişehir'e atanmalarda büyük torpiller işliyor.
Dahası...
Eskişehir'den tayini çıkan eğer emekliliğini hak etmişse, basıyor emekliliği ve yerleşiyor Eskişehir'e.
Eğer, emekliliği dolmamışsa...
Çaresiz büyük bir üzüntüyle gidiyor Eskişehir'den.
Hem de aklı Eskişehir'de kalarak.
Anlayacağınız...
Eskişehir, özellikle bürokratlar için Son durak oldu.
Olmaya da devam ediyor.
Hiçbir bürokrat, belki de başta şüphe ile geldikleri bu kentten, bir daha kopmak istemiyor.
Bir çoğu, daha görevdeyken ilk iş olarak bir daire satın alıp yerleşme kararı veriyor.
Kısacası...
Eskişehir'in üzerinde taşıdığı pek çok kimlik mevcuttu.
Şimdi bir de bunlara "Bürokratların son durağı olan şehir" kimliği eklendi.

.....
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Üç arkadaş, üçü de birbirinin canı. Tek sorun yaşlarının artık fazlaca kemale erip, eşlerinin pek de... genç olması. Günlerden bir gün biri diğerlerine:
- Beyler benim keyfim çok kaçık. Karım beni aldatıyor galiba. Üstelik de bir marangozla.
- Olmaz öyle şey, sen içini ferah tut, bizimkiler aldatmaaz... Ama nerden anladın?
- Karyolanın altında hep tahta talaşları görüyorum.
Derken ikincisi de karısından kuşkulanmaya başlar. Onun takıntısı da bir boyacı. Kuşkularının ana sebebi de karyolanın çevresindeki farklı renklerdeki çizikler ve üstüne üstlük bulunan iki adet fırça kılı.
Aradan zaman geçer ve nihayet üçüncüsü utana sıkıla derdini döker ortaya.
- Arkadaşlar benim derdim hepinizden büyük, üstelik tam bir felaket. Karım beni aylardır bir at ile aldatıyor.

Diğerleri:
- Saçmalama lan olmaz öyle şey!
- Nasıl olmaz? Ne zaman karyolanın altına baksam hep aynı jokeyi görüyorum.

Haberleri