Bu haftaki Pazar yazımızın konusu illerimiz. Yüzyıllardır üzerinde hüküm sürdüğümüz kentlerimizin bugünkü isimlerinin nereden geldiğine bakıyoruz bu Pazar.
Elbette ki en başta Eskişehir!
Daha sonra sizin için seçtiğimiz birkaç kent. Umarız okurken keyif alırsınız.
Herkese iyi pazarlar...
ESKİŞEHİR
Eskişehir, Eski ve Orta çağlarda Yunanca Dorylaion, Latince Dorylaeum ismi ile tanınan bir kentti. Arap kaynaklarında ise şehrin adı Darauliya, Adruliya ve Drusilya olarak verilmiştir. Dorylaion, antik kaynaklarda önemli yolların kavşak noktasında kaplıcaları ile ünlü, ticaret ile zenginliğe kavuşmuş bir Frigya (Phrygia) şehri olarak geçer ve şehrin kurucusu olarak Eretrialı Doryleos gösterilir.
Özellikle Bizans çağında önem kazanan kentte imparator Justinianos'un yazlık sarayının varlığından söz edilir. 19. yüzyılda birçok gezgin ve bilim adamı, bölgeye yapılan gezilerin ve araştırmaların sonucunda Eskişehir'in 3 km. kuzeydoğusunda, Porsuk Çayı'nın kuzeyinde yer alan bugünkü adıyla Şarhöyük ören yerinin antik Dorylaion şehri olduğunu saptamışlardır. Burası 17 m. yüksekliğinde, 450 m. çapında Orta Anadolu'nun orta büyüklükteki höyüklerinden biridir. Burada 1989 yılında itibaren Kültür Bakanlığı ve Anadolu Üniversitesi adına Prof, Dr. A. Muhibbe Darga başkanlığında bir ekip tarafından arkeolojik kazılara başlanmıştır. Halen devam etmekte olan kazılarda, höyükte şimdilik Osmanlı Döneminden ilk Tunç Çağı'na kadar geri giden sürekli bir yerleşmenin olduğu saptanmıştır.
Dorylaion - Şarhöyük, Bizans'ın Selçuklulara karşı korunmasında büyük rol oynamış ancak 1176'da Selçuklu Sultanı II. Kılıçaslan'ın Bizans İmparatoru Manuel Komnenos'u mağlup etmesinden sonra kent, Selçukluların egemenliği altına girmiştir. Bundan sonra uzun bir zaman yıkık ve terk edilmiş olan Dorylaion-Şarhöyük'ün yakınında, harabenin güneyinde yeni bir yerleşme kurulmuştur. W. M. Ramsay'in bildirdiğine göre, büyük olasılıkla Dorylaion harabelerine Eskişehir adı verilmiş ve bu ad o zamandan günümüze uzanmıştır.
ADANA
Adana'yı kimlerin nasıl kurdukları konusunda elde kesin bilgiler yoktur. Ancak, Bizans' lı Etien' in ilettiği bir söylenceye göre, Uranus' un oğulları Adanos ve Saros, Tarsus' la savaşarak burayı ele geçirmişler. Bunlardan Adanos kente ( Adana ) Saros'ta ırmağa (Seyhan) adını vermiş.
Hititler döneminde Uru Adaniya (Adaniya Ülkesi) adıyla anılan Adana eski yazmalarda ve fermanlarda Erdene, Edene, Ezene ve Azana adlarıyla geçmektedir.
1889'da Adana'da görev yaparken bölgenin tarihi üzerinde araştırmalarda bulunan, daha sonra Asya, Afrika ve Avrupa'yı dolaşarak Seyahat-ül Kübra adlı kitabını St. Petersburg' da yayınlayan Karçılzade Süleyman Şükrü Bey, Adana'nın ilk adı olan "Batana" nın İslamiyet'ten sonra Adana'ya çevrildiğini ve bu adın "... Fi ezenil arz " ayetinden esinlenerek verilmiş olduğunu yazmaktadır.
DENİZLİ
Denizli şehri, ilk defa bugünkü şehrin 6 km. kuzeyinde, Eski hisar Köyü civarında kurulmuştur. Bu şehir MÖ.( 261 - 245 ) yılları arasında, Suriye Kralı II. Antiyokustheos tarafından kurulmuş ve karısının adına izafeten Laodıcıa denilmiştir. Türkler Denizli havalisini zapt ettikten sonra, şehrin suyunun bol bulunduğu bugünkü Kaleiçi mevkiine naklettirmişlerdir.
Denizli adına, tarihi kaynaklarda başka başka isimler olarak rastlamaktayız. Selçuklu kayıtları ve Denizli mahkemesi serciye sicilleri (Lâdik) ismini vermektedir. Ibni Batuta'nın seyahatnamesi (Tunguzlu) denilmektedir. Mesalikullebsar'da da (Tunguzlu) olarak kaydedilmiştir.
Timurlenk'in zafer namesini yazan, Ser afettin Zemdi (Tenguzlug) ve (Tonguzlug) gibi iki isimden bahsetmektedir. Tensiz kelimesi eski Türkçede Deniz demektir. Tunguzlu ise bugünkü imlasıyla Denizli demektir. Netice olarak Denizli adi, Tunguzlu ve Tunguzlu kelimelerinin zamanla ağızdan ağıza, Denizli kelimesi haline gelmesinden bugünkü şeklini almıştır.
Diğer rivayetlere göre ise: Deniz-ili kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. İl eski Türkçede ülke, memleket anlamına gelir. Yani deniz memleketi denilir. Bir diğer rivayete göre de kelimenin aslı domuz-İli'dir. Bu da bölgede domuz çokluğundan kaynaklanmaktadır.
ELAZIĞ
1834 yılında Mezra denilen yerde kuruldu. 1862 yılında buraya o sıradaki padişah Abdülaziz'in onuruna "Mamuretülaziz" adı verildi. Bu ismi uzun bulan halk onu Elaziz olarak kısalttı. 1937 yılında Atatürk tarafından tahıl ambarı bolluk ve bereket anlamına gelen El'azık adı verilmiş olup, zamanla Türkçe ses uyumuna uygunluğu ve söyleniş kolaylığı nedeniyle Elazığ olarak kullanılır olmuştur. Elazığ ve yöresinin yazılı tarihinin Hitit tabletlerindeki bilgilerle aydınlatıldığı görülmektedir. MÖ. 2000'lerde yörenin İşuva adıyla anıldığı belirlenmiştir.
İSTANBUL
MÖ. 658 yılında Megara kralı Byzas tarafından kurulduğundan bu şehre kurucusundan dolayı Bizantion adı verilmiştir.
Roma imparatoru Marcus Avrelius döneminde imparatorun manevi babasının adıyla "Antion" olarak anıldı.
Bizans İmparatoru Konstantin bu şehri yeniden kurunca buraya kendi adını verdi. Şehre "Konstantin veya Konstanpolis" adı verildi. Araplar "Kostantiniye, Romalılar Konstantinopolis" demişlerdir. Daha sonra bu ismin kısaltılmış şekli olan "Stin-polis" deyimi kullanıldı. İşte İstanbul bu "Stin-Polis" şehrinden türetildi.
Türkler burayı alınca Müslüman şehir anlamında "İslambol" adını verdiler. Fakat daha sonra İstanbul olarak değiştirildi.
ÇANAKKALE
Marmara ve Ege denizlerini birleştiren Boğaz'daki şehir ve kasabaların en büyüğü ve il merkezidir. Boğazın doğu kıyısında ve en dar yerinde kurulmuştur. Burada denizini şekli tıpkı bir çanağı andırır. Boğazın en dar yerinde Fatih Sultan Mehmet döneminde Rumeli yakasında Sestos dolaylarında Kilitbahir, Anadolu yakasında Abydos dolaylarında Sultaniye (Kale-i Sultaniye) ya da Çanak Kalesi adı ile anılan kaleler yaptırılmıştır. Bugünkü Çanakkale ilinin adı Anadolu yakasındaki Çanak Kalesinden gelmektedir.
-PAZAR YAZISI- KENTİMİZİN İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Bu haftaki Pazar yazımızın konusu illerimiz. Yüzyıllardır üzerinde hüküm sürdüğümüz kentlerimizin bugünkü isimlerinin nereden geldiğine bakıyoruz bu Pazar.Elbette ki en başta Eskişehir! Daha sonra sizin için seçtiğimiz...