POTANSİYEL SUÇLU OLMAK!

Hırank Dink’in ölüm yıldönümünde, bu yıl da, binlerce kişi ’katil devletten hesap sorulacak’ sloganını attı. Adalet yerine gelmezse, bu dava Hükümet’in boynuna geçmiş bir kement olarak kalacak gibi tabirler kullanıldı....

Hırank Dink'in ölüm yıldönümünde, bu yıl da, binlerce kişi 'katil devletten hesap sorulacak' sloganını attı. Adalet yerine gelmezse, bu dava Hükümet'in boynuna geçmiş bir kement olarak kalacak gibi tabirler kullanıldı. Dış ve iç şer odakları da "TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ" ni, potansiyel suçlu gibi göstermeye çalıştılar.
Peki yıllarca, tek taraflı olarak kin ve nefret tohumu atan Ermeni diasporanın, Hrank Dink' in öldürülmesinde hiç mi payı yok?
Elbette cinayet, dünya üzerinde hangi toplumda ve hangi şekilde ve sebebi ne olursa olsun, kabul edilemez ve hoş görülmesi mümkün olmayan bir olgudur. Bir insan farklı fikirlere sahip olabilir ve bu fikirleri savunabilir. Ancak fikirlerinden, kimliğinden veya mensubiyetinden dolayı, bir başkası tarafından canına, malına kast, hiç bir şekilde kabul edilemez.
Öte yandan Rahmetli Abdi İpekçi ve Uğur Mumcu gibi pek çok aydın, şer odakları tarafından öldürüldü. Aynı tepki niçin gösterilmedi veya anma törenleri niçin Hırank Dink' in kadar görkemli olmuyor veya katilleri, hala bulunamıyor?
Türk Halkı artık Hrank Dink cinayet üzerinde yapılan vurgunculuğu, iyi anlamak ve her yönüyle tahlil etmek, gerekir. Bu kesimlerin amacı, üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Hrank Dink, içlerindeki kini kusmak için, bir araçtır. Nitekim Hrank Dink cinayeti sonra, dış ve şer odakları, TCK' nın 301. maddesine odaklanırken, yıllarca nesillere kin ve nefret aşılayan, Ermeni diasporasından hiç söz edilmedi. Bilakis, Hrank Dink cinayetinin faturası, Türk milliyetçilerine, çıkartılmak istendi.
Ayrıca Hrank Dink, öldürülmesinde, kedisinin hiç mi sorumluğu yok.
Hrank Dink, 13 Şubat 2004 tarihinde, AGOS gazetesindeki 'Şap Parigce'adlı köşesinde, 'Ermenistan'la tanışmak' başlığı altında" Türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan Ermeninin, Ermenistan ile kuracağı asil damarında mevcuttur" diyor,
Aradan iki yıl gibi bir zaman geçiyor. Kızı Sera Dink, babasının ölüm haberinin ardından gazetenin bulunduğu binada, "Babamı vurdular. Şimdi kanları daha mı temiz oldu? Babamın karşısına çıkamadılar, arkasından vurdular" diyerek tepkisini gösterdi. .
Babası ve kızı aynı şeyi söylüyor: 'Türklerin kanı pistir'
Hrant Dink'in cesedi ambulansa konulduğunda, bir grup yumruklarını havaya kaldırarak 'Yaşasın halkların kardeşliği', 'Katil devlet hesap verecek', 'Hrantlar ölmez' sloganlarının atılması, fanatizm değil de nedir? Bu arada aşırı sol marjinal partiler ve sivil toplum örgütleri de bu konvoya katılarak, 'Susma, sustukça sıra sana gelecek, faşizmi döktüğü kanla boğacağız' sloganları attılar. 'KATİL DEVLET ' sloganıyla, hedeflerinin Türk milleti ve devleti olduğunu gösterdiler. Acaba dünyada kaç ülke, bu tabloya müsaade eder?
PKK ve DHKP/C' gibi örgütler ise halkı sokağa dökmek için harekete geçti. Dink posterleri, "katil devlet", "hepimiz Hırant Dinkiz" pankartları önceden hazırlanmış görüntüsü verdi. Oysa TÜRK DİPLOMATLARININ KATLİAMLARINDA, hiçbir Ermeni vatandaşı, bu boyutta bir gösteri yapmamış, 'HEPİMİZ TÜRK'ÜZ" pankartları taşımamıştı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünün, olaydan hemen sonra, zanlının beyanına dayanarak,'Cinayet milliyetçi duygularla' işlenmiş diyerek, milliyetçi duygulara sahip olan insanlarımızı, potansiyel suçlu ve zanlı olarak, ortaya koyması ise affedilmez bir hata idi.
Ayrıca Hrank Dink cinayetinin, dış ve iç şer odakların, amaç ve hedeflerini gerçekleştirmek için, düzenledikleri bir senaryo olmadığını kim söyleyebilir? Nitekim bazı gençlerin, İsrail ve Yunanistan' a götürülerek, eğitildiği de söylentiler arasındaydı.
Velhasıl Türklüğe hakaret edene, kimse müdahale etmeyecek, Türklere hakaret edenin başına bir şey gelirse milliyetçilerden bilinecek. Şehit cenazelerinde, 'Nerede bu devlet' demek suç, bölücü ve Hırnak Dink gösterilerde, "KATİL DEVLET" demek demokratik hak sayılacak. Böylece Türkiye'de artmaya başlayan milli bilinç bastırılmış olacak ve dayatmalara karşı duran, bir duvar da yıkılmış olacaktır.
Şu bir gerçek ki Türkiye, bir psikolojik harekatın örtülü baskısı altında bir yerlere sürüklenmeye çalışılıyor. Ancak sağduyu sahibi, ülkesinin çıkarlarını, ulusun geleceğini, refahını düşünen hiç kimse, bu olayları kabullenecek durumda değildir. Medya ise cinayeti, olması gerekenden, çok daha fazla abartmıştır. Aklıselim sahibi hiç kimse, bir fikir sahibinin katledilmesini kabullenemez. Ancak böyle bir olayın, ulusal çıkarları zedeleyecek biçimde birtakım yönlere çevirmek suretiyle, tüm Türk ulusunu, bir psikolojik baskı içinde tutmaya, özellikle de milliyetçileri, potansiyel suçlu gibi göstermeye de kimsenin hakkı yoktur.
Bilsinler ki Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ'ın, "Ne demek milliyetçiliğe karşı olmak? Biz bu ülkenin insanıyız. "MİLLİYETÇİYİZ" ve "TÜRK'ÜZ" " sözleri, vatanın seven her Türk insanının, ortak sesidir.

Haberleri