Referandum 16 Nisan tarihi’nde yapılacak…
Yapılacak olan referandumdan “Evet” ya da “Hayır” çıkacak…
Referandum sonucunun “Evet” ya da “Hayır” çıkması ülkede nasıl bir süreç başlatacak bilemiyoruz ama sonuç ne çıkarsa çıksın partilerde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını çok iyi biliyoruz…
örneğin:
“Evet” de “Hayır” da çıksa, MHP’yi referandum sonrası bekleyen bir iç hesaplaşma var…
“Hayır” çıkması halinde AK Parti içinde başlayacak büyük bir sorgulama var.
“Evet” çıkması halinde CHP içinde yaşanacak büyük bir kavga var.
Sonuç olarak…
16 Nisan tarihinde yapılacak olan referandumun iki farklı sonucu olabilecek ama referandum sonrası çıkacak sonuca göre partilerde farklı farklı olaylar da yaşanacak.
Referandum sonrası yaşanacak olaylar, genel başkan değişikliği dahil her türlü değişikliğin belki de bir başlangıcını oluşturacak.
......
En çok sorulan sorular?
Referandum gününe az bir süre kaldı.
Seçimin “Evet” ve “Hayır” tarafında olanlar referanduma yönelik çalışmalarını sürdürüyor.
Yoğun çalışma yürütenlerden biri de “Evet” cephesindeki AK parti milletvekili Harun Karacan.
Kendi deyimi ile sabah ezanı ile başladığı referandum çalışmalarını gece yarısında tamamlıyor her gün.
önceki gün ES TV’de kendisine sorduk?
-“Yaptığınız ziyaretler sırasında vatandaşın anayasa değişikliği ile ilgili en çok merak ettiği ve sorduğu maddeler nedir?” diye…
-“Sırasıyla, Tek adamlık ile ilgili mesele, 18 yaşındaki gençlere milletvekili seçilme hakkı gelmesi ve Cumhurbaşkanı yardımcılarının belirlenmesi ile ilgili soru geliyor” dedi.
Bu sorulara nasıl cevap verdiğini sorduğumuzda ise:
-“Tek adamlıksa, mevcut anayasa da Cumhurbaşkanını tek adam yapıyor. üstelik hiçbir sorumluluk da yüklemiyor. Halbuki gelecek sistem değişikliğiyle Cumhurbaşkanına ciddi sorumluluklar veriliyor. 18 yaşına girmiş bir genç, ehliyet alıyor, otobüs şoförü olup, birçok insanın canının sorumluluğunu üstleniyor. ülkeyi yönetenleri seçiyor. Cezai ehliyet sahibi oluyor. Milletvekili niye olamasın” diye cevap veriyor Karacan…
Cumhurbaşkanı yardımcıların belirlenmesine ilişkin olarak da “Muhtar seçtiğinizde aynı zamanda onun gösterdiği azaları da seçiyorsunuz. Belediye meclis üyelerini zaten belediye başkanları ya da parti yöneticileri tespit ediyor. Sadece sandığa girip çıkıyor. Seçmenin, ‘o aza olmasın. Bu olsun. Ya da şu meclis üyesi olmasın deme hakkı var mı?’ “ diyor…
.....
Şehirde yaşamanın bedeli…
Şehirleri, Köy ve Kasabalar ile İlçelerden ayıran özelliklerin başında nüfusunun çokluğu gelir…
Bir başka önemli ayrım ise, Şehirlerin, saydığımız diğer yerleşim birimlerine oranla daha medeni olmasıdır.
Yani…
Medeniyet, şehirlerin var olması gereken özelliktir.
Şehirlerde medenice yaşamanın da, ister kabul edin ister etmeyin bazı kuralları vardır.
Bedelleri de…
örneğin…
Araç ile gidiyorsanız Kırmızı ışıkta duracaksınız…
Köyde, hatta kasabada buna gerek yoktur. çünkü yandığında durabileceğiniz bir ışık yoktur.
Yaya iseniz, ışık varsa Yeşil'in yanmasını beklersiniz karşıya geçmek için.
Eğer ışık yoksa, yaya kaldırımından geçersiniz.
Şehirde, vızır vızır işleyen bir caddenin üzerine aracınızı bırakıp gidemezsiniz…
Ya da…
İnsanların yoğun olarak kullandığı kaldırımın üzerine ne kadar mal varsa yığamazsınız.
örneğin…
Kaldırımın üzerinde aracınızı yıkayamazsınız, 'mal gelecek' diye herkesin ortak kullanım alanı olan yol'u, özel dubalar yaptırarak kapatamazsınız.
Tüm bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Şehirde insanların gözüne baka baka yere tüküremezsiniz, çöplerinizi öyle istediğiniz saatte çıkartamazsınız, parkın içinde mangal yapamazsınız…
Aracınızı durdurup öyle her ağacın altına tuvaletinizi de yapamazsınız şehirde.
İşte bu yüzden şehirde yaşamak bedel ister.
Bu bedel salt parasal anlamda da değildir.
Bu kurallarda uymak için gösterilen özen de bir bedel ödemektir.
Eğer;
-"Ben bu kurallara uymak istemiyorum. Bedel falan de ödemem. Ben bildiğim gibi yaşarım. Ne ışıkta dururum, ne trafik dinlerim. Ben ne istersem öyle yaparım ve yaşarım. Başkaları beni ilgilendirmez. Düzen falan da tanımam" diyorsanız, yapacağınız iki şey var…
Birincisi;
-"Şehirde yaşamak bana göre değil" diyerek, tüm bu yasakların ve kuralların olmadığı yerleşim yerlerine gideceksiniz…
Ya da kalıp, şehirde yaşamanın gerektirdiği kuralları yerine getirip, bedelini ödeyeceksiniz.
Bu ikisini de yapmayıp, "Ben şehirde yaşayacağım. Ama kural falan tanımadan, bedel de ödemeden yaşarım" diyorsanız…
O şehir, şehirliğinden belki pek bir şey kaybetmez ama…
Siz o şehre pek yakışmazsınız…