Kurşunlu Külliyesi'ndeki Restorasyon çalışmaları, hakkında pek çok şikâyet geldi. Aslında hatalara, bizde tanık olduk. Bu durumu, yadırgamamak lazımdır. Yanlış
Restorasyonların, önünü açan en önemli etken, mevcut İhale Yasası olarak görülüyor. Mevcut İhale Kanunu'na göre, tarihî yapılar, eski eserler en düşük fiyatı veren firmalara teslim ediliyor. Hal böyle olunca da, işi bilen değil de bilmeyenler alıyor. Yasa değiştirilmediği takdirde, tarihî yapıların hepsinin zaman içinde, Restorasyon kurbanı olacağı aklıselim insanlarımız, tarafından vurgulanıyor. Her ne kadar ihale şartnamesinde, Restorasyon sırasında, uzman bulundurma gibi bir yükümlülüğü olsa da bu çoğu zaman yerine getirilmiyor.
Maalesef son yıllarda, başlayan tarihî yapıları korumak için alınan önlemlerin aslında tam tersine, onların yok olmasına zemin hazırladığı söyleniyor. Artık bir Restorasyon çalışmasından söz edildiğinde, acaba hangi eser, yine yok olup gidecek kaygısı oluşuyor.
Sayın Prof. Dr. Nedim Ünal' da, kaygı duyan insanlarımız arasındadır. Nitekim göndermiş olduğu e-mail de, "...500 senedir, sağlıklı bir şekilde gelmiştir. Ne var ki, bu muhteşem "eser"in üç sene önce başlatılan saçma-sapan, baştan savma, takipsiz ve kontrolsüz Restorasyon çalışmaları sonucunda, birçok yeri tahrip edilmiş; adeta tarihî eser kimliği ortadan kaldırılmak istenmiştir. Her zaman, Restorasyon faaliyetlerinde haklı olarak ince eleyip sık dokuyan, hatta bazen insanı âdeta bıktıran Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, bu konuda anlaşılmayan şekilde tamamıyla duyarsız davranmış ve âdeta bu tahribatlara göz yummuştur. " diyerek aksaklıları da somut bir şekilde tespit etmiş.
Sayın Prof. Dr. Ünal' a göre, cami ve külliye bahçesinin zeminindeki beş yüz yıllık büyük granit taşları, inşaat makineleri ile kırılmıştır. Bunların yerine çok kısa ömürlü ve doku ile hiç uyuşmayan ateş tuğlaları ve kenarlarına da mermerler yapılmış, bu mermerler de yalnızca, bir iki ay önce döşenmiş olmalarına rağmen patlamıştır.
Külliyenin giriş yoluna, hiçbir Osmanlı eserinde olmayan ve esasen bir Roma üslûbu olan bordürler konulmuş, orijinalinde olmayan, sonradan ilâve edilen nikâh salonunun merdivenlerinin mermerleri ve ihata duvarları ise patlamıştır
Camii' nin ve külliyenin bahçesi ise; hangi akıldan çıkma ise, iki metre boyunda alüminyum ve tenekeden "elektrik lambası bahçesi" ne dönüştürülmüştür Medresenin öğrenci odalarına takılan avizeler ise tam bir mizah unsurudur. deta ''dam başında saksağan, vur beline kazmayı'' anlayışı ile yapılmıştır.
Medresenin, öğrenci odalarının kapıları dikkatsiz ve özensiz bir şekilde gelişi güzel monte edilmiştir. Medresenin dış cephesi doku ve görünümle hiç alâkası olmayan alüminyum doğrama ile kapatılmıştır. Medrese bahçesine çıkan merdivenler ise mahvedilmiştir. Daha da fecisi; "cami"nin bahçesinin kot'u "câmi' nin ve külliyenin görünümüne mâni olmasın" diye aşağı düşürülürken; tam aksine helânın tepesine profil demirden dokuyla hiç de uyuşmayan, iki metre yüksekliğinde, âdeta görünümü kapatmak istercesine sundurma yapılmaktadır. Bu da yetmemiş gibi, helânın tepesine üç metre boyunda havalandırma bacası kondurulmaktadır
İhata duvarı dışındaki çeşme kaldırılmış, Helâ binasının yapıldığı ve kaplandığı kırmızı tuğla ise, doku ile hiç bütünlük arz etmiyor. Kervansarayın dış üst duvarının köşesinde (saçak altı) kırık taşlar kullanılıyor ve aynen muhafaza ediliyor. Çatı altına "cam malzemeden yapılan" kaplamanın ise ne olduğu hiç anlaşılmıyor." Tespitlerine katılmamak mümkün mü? Sayın Prof. Dr. Nedim Ünal, haklıdır. Keşke! her vatandaşımız, Sayın Prof. Dr. Nedim Ünal gibi duyarlı olsa.
Uzmanlar Restorasyonların işin, ehline verilmediğinde hemfikirler. Maalesef ülkemizde, tarihî yapıları derinlemesine projelendirip, işçiliğinin hakkını vererek iyileştirme çalışmalarını yapabilecek ne usta ve uzmanlar yok denecek kadar azdır.
Nitekim ülkemizde, malzemelerini, tekniklerini, dekoratif detaylarını bilen restoratörler yok Ülkemizde yeteri kadar taş ustaları da yok. Restorasyon yapacak usta da yetişmiyor. Mimarlık fakültelerinde, Batı mimarisi öğretiliyor ama Osmanlı dini ve sivil mimarisi hakkında araştırma yapılmadığı, gibi, mukarnasın, penci, hemze ve mümas kemerlerin, nasıl çizildiğini bilmeyen öğrenciler, fakültelerin mimarlık ve inşaat fakültelerinden mezun olmaktadır.
Kurşunlu Cami ve külliyesin de, Restorasyon hataları var. Şayet diğer eserlerde, de hatalar görmezlikten gelinir, çalışmalar da aslına uygun yapmayan firmalara verilmeye devam edilirse, belli bir süre sonra restore edilecek tarihî yapı da ortada kalmayacaktır. Hülasa, ülkemizde, Restorasyon çalışmaları ihyâ mı, imha mı belli değil. Çok yazık.
RESTORASYON, İHY MI, İMHA MI?
Kurşunlu Külliyesindeki Restorasyon çalışmaları, hakkında pek çok şikâyet geldi. Aslında hatalara, bizde tanık olduk. Bu durumu, yadırgamamak lazımdır. Yanlış Restorasyonların, önünü açan en önemli etken, mevcut İhale...