Sadece cami cemaati ile seçim kazanılmıyor kardeş!

Seçim kazanmanın çok basit bir matematik kuralı var…Eğer mevcut oyun seçim kazanmaya yetmiyorsa, karşı tarafa gidebilecek olan oyların bir şekilde önünü kesip, o oyların kendine gelmesini sağlayacaksın…Bunu başarabilirsen...

Seçim kazanmanın çok basit bir matematik kuralı var…


Eğer mevcut oyun seçim kazanmaya yetmiyorsa, karşı tarafa gidebilecek olan oyların bir şekilde önünü kesip, o oyların kendine gelmesini sağlayacaksın…


Bunu başarabilirsen seçimi de kazanabilirsin…


Hem de mevcut parti oyların seçim kazanmaya yetmiyor olmasına rağmen…


Tabi bu söylediğimizi yapmak kolay bir iş değil…


Karşı tarafa gidebilecek oyları kendi partine çevirebilmen için de yapman gereken bazı şeyler var.


örneğin…


Yapılacakların en başında “güven” geliyor…


Yani…


Karşı tarafa gidecek oyları kendi partine getirebilmek için, seçimnin öncelikle sana güven duyması lazım.


Sözünü ettiğimiz güveni sağlayabilmek için de yapılacak ilk iş o insanlara “Bizim parti senin inancın ve sosyal yaşamın için herhangi bir tehdit kesinlikle oluşturmuyor. Buna emin ol” teminatını verebilmektir…


Vereceğiniz bu teminat sadece sözle olmaz…


Eylem ve davranışlarla da bunu ortaya koymanız gerekir ki, insanlar ikna anlamında, kafalarında herhangi bir tereddüt yaşamasın.


Yani…


Bu güveni sağlayabilmek için onların arasına girmen, onlarla aynı mekanları,masaları paylaşabilmen lazım…


Farkında mısınız bilmiyoruz ama Eskişehir’de CHP yıllardır bu söylediğimizi yapıyor ve son derece de başarılı oluyor…


-“Biz inancınız için herhangi bir tehdit oluşturmuyoruz. Aksine inancınızın teminatıyız” diyerek ve bu söylemiyle  güven de sağlayarak, özellikle yerel seçimlerde yıllardır başarı sağlıyor…


Böylelikle, sağ partilere kolaylıkla gidecek olan sağ seçmenin oyunu alıp, seçimleri kazanıyor…


öte yandan…


AK Partinin Eskişehir’de, özellikle de yerel seçimlerde yaşadığı başarısızlığın temelinde de bu husus, yani, karşı tarafa giden oyları kendi partisine bir türlü döndürememe meselesi yatıyor.


Zira…


AK parti camiası, değişik kesimlerin oyuna talip olma adına yapılan her türlü girişimde resmen ayaklanıyor…


Hem seçim kazanmak istiyor, hem oyu yetmiyor hem de “Başkalarının oylarına ihtiyacımız yok” türküsü çağırıyor…


Hiç kusura bakmasınlar ama sadece cami cemaatiyle de seçim kazanılmıyor…


Hiç dikkat ettiniz mi?


Belki de en fazla hizmeti camiler ile ibadethanelere götüren CHP’li belediye başkanlarına, bir tek CHP’li de çıkıp “sen ne yapıyorsun?” diye hesap sormazken, katıldığı bir gecede masaları dolaşan AK partili bir yönetici, “Sen nasıl içki masasına oturursun?” diye, kendi partisinde adeta linç ediliyor.


çünkü…


AK parti içinde, halinden memnun, yeni bir şey duymak istemeyen, küçük ve mutlu bir azınlık böyle olmasını istiyor…


Sonuç olarak…


2 rekat namaz kılan ile 2 duble rakı içen, cami ve meyhane dışında, herhangi bir yerde bir araya gelebiliyor ve her ikisi de birbirlerinin teminatı olduğuna inanıyorsa, ikisinin de güven duyabileceği kişi kazanır seçimi…


 


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


“Ben dememiş miydim” demek için…


Gelecekle ilgili tahminde bulunmayı toplum olarak severiz.
Alışkanlık halini almıştır adeta.
Yaptığımız tahmin tuttuğunda "Ben dememiş miydim" diyebilmenin hazzını başka hiçbir şeyde bulamayız.
çoğu zaman yanılırız, tahminlerimiz çıkmaz ama…
Arada bir tutturduğumuzda ise, gelecekten haber alan bir alim edasıyla dolaşırız.
Pek çok konuda gelecekle ilgili tahminlerimiz olur ama, bu tahminlerin en fazlası da seçimlere yönelik yapılır.
İşte şu sıralar, gelecekte ki mahalli seçimlere yönelik tahminler uçuşuyor etrafta.
Seçimleri kimin kazanıp kaybedeceğinden tutun da, kimin aday olup kimin olamayacağına kadar hemen herkes fikir yürütüyor.
"Bence" diye başlayan kelimelerin sonuna mutlaka "Bakın göreceksiniz. Kesinlikle benim dediğim gibi olacak" cümlesi geliyor.
Dedik ya; şu sıralar en çok Mahalli seçimlere yönelik tahminler yapılıyor diye…
İşte Bilgiç edasıyla yapılan bu tahminleri yansıtalım istedik satırlarımıza.
En çok tahmin "Büyükerşen yeniden aday olmayacak" tahmini.
En az bu tahmin kadar yapılan bir başka tahmin ise Büyükerşen’in kesinlikle yeniden aday olacağına yönelik.
Devam edelim…
-"Eğer yeniden aday olursa Büyükerşen’in bu defa işi zor. çünkü CHP liler bile oy vermeyi düşünmüyor" diye tahminde bulunanların sayısı hiç de az değil.
Bunun karşılığında…
-"Büyükerşen aday olursa bu defa da kazanır. çünkü Eskişehir’deki AKP bildiğimiz AKP. Birçok AKP’li de kendi adayına oy vermeyecektir" diye tahminde bulunanlar da bir hayli fazla.
İnsanların buna benzer ve birbirine son derece tezat tahminleri var seçime yönelik.
Dolayısıyla…
Geleceğe yönelik bugün söylenilen tahminlerden yola çıkıp da, mantıklı bir karara varabilmek mümkün değil.
Sonuç itibarıyla…
Bir yıl sonrasına ait bugünden yapılan seçime yönelik tahminler, muhabbetten öteye gidemiyor.
çünkü…
Herkes tahminini, gerçekleşmesini istediği pozisyona göre yapıyor…
Kısacası…
Canları öyle istiyor…


 


***


Anadolu üniversitesi’nde Rektör borsası…


 


Anadolu üniversitesi rektörü Naci Gündoğan’ın görev süresi sona erdi.


Ancak…


Yeni rektör ataması yapılmadığı için Naci Gündoğan günlerdir üniversite Rektörlüğünü vekâleten yönetiyor.


Dördü Anadolu üniversitesi dışından olmak üzere 13 isim Anadolu üniversitesi Rektörlüğü için aday olmuştu.


Aday olan isimler YöK tarafından mülakata alınmıştı son olarak.


YöK, bu isimler arasından 3 kişiyi belirleyecek ve belirlediği bu isimleri Cumhurbaşkanına sunacak, Cumhurbaşkanı da bu 3 isimden birini Anadolu üniversitesine Rektör atayacaktı.


Bu, bugüne kadar bu dediğimiz olmadı.


Olmadığı için de,  Anadolu üniversitesine Rektör halen atanamadı.


Söylenenlere bakılırsa, süreç uzadıkça Anadolu üniversitesi’nde ister istemez bir “Rektör borsası” hasıl olmuş…


Her gün adaylardan birinin ismi “Kesin atanıyor” diye çıkıyor, bu dedikodu da kulaktan kulağa yayılıyormuş.


üniversite camiasında muhtemel Rektör isimleri her gün değişir olmuş anlayacağınız…


Ancak…


Her sabah “Kesin atanıyor” diye çıkan isimlerin sürekli değişiyor olması, insanları da adeta yormuş…


öyle ki:


üniversite’de görev yapan çoğu insan “Şu atama meselesi biran önce bitse de, herkes işine gücüne baksa artık!” demeye başlamış…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


***


Biraz da gülmek lazım…


 


İskoçyalının tavuğu İngiliz'in bahçesine yumurtlamış.
Biri:
- Tavuk benim, yumurta da benimdir... diyor.
Diğeri:
- Benim bahçem, dolayısı ile yumurta da benimdir…
En sonunda İskoç:
- Bu böyle sürer gider. En iyisi birbirimize birer tekme atalım. Yerde en kısa süre kalan yumurtayı alsın" der. İngiliz de kabul eder. İskoç'un önce tekme atmasına karar verirler. İskoç en ağır postallarını giyip gelir. İyice bir abanıp İngiliz'in bacaklarının arasına bir tekme atar. İngiliz yerden yarım saat sonra ancak kalkabilir. İngiliz tam tekmeyi atmak için hazırlanacakken, İskoç yumurtayı uzatır:
- Al senin olsun, bir yumurta için değmez…


 


 

Haberleri