“Eskişehir’de bugüne kadar yapılan tüm seçim ve referandum sonuçlarına bakıldığında bariz tek bir sonuç ortaya çıkıyor.
CHP oyları şehir merkezinden, AK Parti ise oyları kırsaldan alıyor…
Mahalli seçimleri kazanan CHP, şehir merkezi’nde AK Parti’ye attığı oy farkı ile seçim zaferi kazanıyor.
Milletvekili genel seçimlerini kazanan AK Parti ise, kırsalda sağladığı oy farkı ile seçimden galip çıkıyor.
Demek ki…
Eskişehir’in merkezinde CHP, Eskişehir’in kırsalında ise AK parti güçlü.
önümüzdeki seçim sonucunun Eskişehir’de nasıl çıkacağı, kırsalda güçlü olan AK Parti’nin şehir merkezi’ndeki oylar üzerinde, şehir merkezinde güçlü olan CHP’nin ise, kırsalda bulunan oylar üzerinde ne denli etkili olacağına bağlı…
Kısacası…
Seçimi, karşı cepheyi fetheden kazanacak…”
Bundan bir süre önce böyle bir değerlendirmede bulunmuştuk mahalli seçimlere yönelik olarak…
Tabi bu değerlendirmeyi yaparken mahalli seçimlere yönelik partilerin ittifakları söz konusu değildi.
Süreç içinde, referandumdaki ittifaklar yeniden oluşturuldu.
AK parti ile MHP, CHP ile İYİ Parti mahalli seçimlere yönelik ittifaklar oluşturdu.
Durum böyle olunca bizim bir süre önce yapmış olduğumuz v yukarıda da dile getirdiğimiz tahmin eksik kaldı…
Şöyle ki;
Artık “Karşı cepheyi fetheden” yorumuna “ittifak yaptığı partiyi de ikna eden kazanacak” ibaresini eklemek şart oldu.
Zira…
Partilerin belediyeleri kazanmaları, karşı seçmenden alacakları oylar kadar, ittifak yaptığı partilerin seçmeninden alacakları oylara da bağlı hale geldi…
.....
Tepebaşı’nda seçim
olmayacak mı?
Seçimlere yönelik en çok merak edilen Büyükşehir ve Odunpazarı seçimlerinin ne olacağı.
Bunu, bize gelen sorulardan da rahatlıkla anlıyoruz.
öyle ki, Odunpazarı’nı hangi partinin kazanacağı merakı neredeyse Büyükşehir’i kimin kazanacağı merakını da geride bırakmış durumda.
Soru önce “Seçimlerde ne olur?” ile geliyor…
Ardından…
-“Odunpazarı ve Büyükşehir ne olur?” diye deva ediyor.
çok ilginç ama…
Tepebaşı yok sorularda…
Tepebaşı merak edilmiyor.
Tepebaşında hangi partinin kimi aday gösterdiğiyle çok ilgilenilmiyor.
Tepebaşı’nda seçim şimdiden bitmiş.
Halbuki seçim bu…
Sonucun ne olacağı belli olur mu?
Hiç mi merak edilmez mi?
Ama edilmiyor işte!
Konuşulmuyor, ilgi gösterilmiyor, yorum dahi yapılmıyor…
Herkes “Orada sonuç zaten belli” havasında…
Merak edilen sadece Büyükşehir ve Odunpazarı…
İlk kez böyle bir seçim öncesi olayla karşılaşıyoruz.
önümüzdeki süreçte de kamuoyundaki bu yaklaşım devam ederse, sonucun değişmeyeceği algısının da etkisiyle, Tepebaşı bölgesinde seçim yapıldığını kimse fark etmeyecek…
....
Hangi değerlendirme doğru?
AK Parti içinde, partinin kurucu il başkanı Osman Yüksel’in MHP’ye geçişi ve bu partiden aday adayı oluşuna iki farklı şekilde yaklaşanlar var…
Birincisi: Tepki göstermeyen, olağan karşılayan hatta ittifak çerçevesinde bu geçişi olumlu bulanlar…
Konuya bu pencereden bakanlar büyük ihtimalle, Osman Yüksel’in AK parti içinde uğramış olduğu haksızlıklara hak verdiklerini ve MHP’nin de Osman Yüksel’i ciddi şekilde partilerinde görmek ve aday yapmak istemelerini göz önüne alıyor galiba…
O yüzden…
Osman Yüksel’in MHP’ye geçmesine tepki falan göstermediği gibi bunu, kurulan Cumhur İttifakı çerçevesinde kolaylıkla tolere edilebilecek bir durum olarak görüyor ve “Sonuçta geçtiği ve aday adayı olduğu parti CHP değil, HDP değil. Kader birliği yaptığımız parti” diye düşünüyor.
İkincisi ise: Osman Yüksel’in MHP’ye geçişi ve aday adaylığına tepki gösteren, bunun hainlik ve omurgasızlık olduğunu düşünenler…
Konuyu bu şekilde değerlendirenlerin söylediği ise “partide herkes kendini haksızlığa uğramış hissedebilir. Bunun gereği ilkeli duruştan vazgeçmek değildir. Hiç kimse vazgeçilmez değildir”
Yukarıda da söyledik.
AK Parti içinde aynı olayı iki farklı şekilde değerlendirenler var…
Artık hangi değerlendirmenin doğru hangisinin yanlış olduğuna…
Hangi değerlendirmenin partisel, hangisinin kişisel değerlendirme olduğunu AK Partililer ve MHP’liler uzun süre değerlendireceğe benziyor…
.....
Biraz da gülmek lazım
Sultan en güvendiği adamını Arabistan'a hünkâr göndermiş. Hünkâr, Arabistan'da gezerken bakmış, Araplar entari giyiyorlar ama alta donları yok. Bir rüzgar etsimi, manzara felaket!
Haber salmış, altına don giymeyenler kadı huzuruna çıkartılıp, hapsedilecek. Aradan günler geçmiş Arap'ın bir tanesi don giymemiş ve ilk rüzgârda olay fark edilmiş.
Kadı huzuruna çıkartmışlar. Kadı sormuş;
-"Adin?"
-"Aptülmecit"
-"Baba adin?"
-"Aptülleziz"
-"Evli misin?
-"5 tane karim var!"
-"Kaç çocuğun var?
-"İlkinden 15, ikincisinden 17, üçüncüsünden 16, dördüncüsünden 13, beşincisinden 18 tane."
Kadı kararını vermiş ve söylemiş:
-"Aptulleziz oğlu, Apdülmecit'in, don giymeye vakti olmadığından beraatına karar verilmiştir!"