SAĞLIK HATA KABUL ETMEZ

Sağlık sistemimizin, sorunları az değildir. Ciddi sorunlarımız bulunmaktadır. Bu sorunların, büyük çoğunluğu da, çözülebilecek sorunlardır. Ancak,ülkemizde sağlık sorunlarının çözümü, yeterince ciddiye alınmıyor.....

Sağlık sistemimizin, sorunları az değildir. Ciddi sorunlarımız bulunmaktadır. Bu sorunların, büyük çoğunluğu da, çözülebilecek sorunlardır. Ancak,ülkemizde sağlık sorunlarının çözümü, yeterince ciddiye alınmıyor..
Oysa Türkiye, sağlık sektöründeki sorunlarını, dikkate almak zorundadır. Çünkü Türkiye'de, istatistiklere göre, günde ortalama, 100 kişinin; yılda ise 35 bin kişinin, tıbbi hatalar nedeniyle ölmektedir. Ayrıca gereksiz yere çekilen, her akciğer filmi, tomografi, mamografi gibi tüm radyolojik incelemeler, insanımızın, fazladan radyasyon alınmasına yol açıyor. Fazladan alınan radyasyonda, insana, kanser olarak döneceği söyleniyor.
Ayrıca Türkiye'de, hasta ve muayene sayısı her yıl artmaktadır. Nitekim 2010 yılında muayene sayısı, 539 milyon 85 bin olarak kaydedildi. 2011 yılında bu rakam 611 milyon 236 bine yükselirken, 2012'de 621 milyon 786 bine ulaşmıştı. Her yılda bu sayı artmaktadır.
Eskişehir' de de sağlık sektöründe, muayene sayısı ülkemiz genelinden farklı değildir. . Nitekim Eskişehir Devlet Hastanesi, 2015 yılında, 1.816.917 kişiye poliklinik hizmet verdi. 2016 yılında ise, her gün 8 bin civarında. hastaya poliklinik hizmeti verilmektedir. Her geçen günde, bu sayı artmaktadır.
Diğer yandan hastanelerin, sağladığı hizmetlerin, hastalar tarafından algılanmasında, değişik kıtsalar bulunmaktadır. Bu nedenle de hastalara, verilen sağlık hizmetleri ile ilgili olarak, farklı çalışmalar yapılmaktadır.
Bu çalışmalarda, algılanan hizmet kalite, kıstasları; doktorların becerisi, doktorlarla kurulan iletişim, hastaların doktorları algılama şekli, hastanelerde işlemlerin zamanlaması, çalışanların ilgisi ve nezaketi gibi unsurlardan oluşmaktadır. Bu tabloyu, hayat felsefesi haline getiren, başarılı çalışmaları ile de takdir toplayan doktorlarımız vardır.
Yine çağımızda, sağlık kurum/kuruluşlarında, hastanın memnuniyeti, istek ve beklentileri, hizmet kalitesinin değerlendirilmesinde, önemli faktörlerdendir. Özellikle de hasta perspektifi, Sağlık Kurum/kuruluşlarında, sağlık hizmet kalitesinin, önemli bir belirleyicisidir.
Sağlık sektöründe, hasta yoğunluğunun azalması, ülkemizin "Koruyucu Hekimlik" ve "Sevk Zinciri" alanlarındaki performansı ile de orantılıdır. Çünkü sağlıkta dönüşüm programının, en önemli ve belki vazgeçilmez argümanı sevk zinciriydi. Yani hastaların, birinci basamaktan başlayarak, sevk edilerek, ikinci ve üçüncü basamak, sağlık kuruluşlarına gidebilmesidir.
Ülkemiz, bugünkü haliyle sevk zinciri uygulamasına, hazır olmadığı söyleniyor. Bunun en önemli nedeni, 1. basamakta görev yapan, hekim sayısının yetersizliğidir. Çünkü Aile hekimine kayıtlı nüfus, dünya standartlarının, 2,5 katı kadardır. Bu Aile Hekimlerine, 2,5 kat işgücü demektir. Şayet sevk zinciri, hayata geçerse, günlük poliklinik başvuru sayısı ortalamada 100-180 arasında olacağı söyleniyor.
Hastanelerdeki polikliniklerde, bir doktor, tıp biliminin kabul ettiği standardın üstünde hastaya bakmaktadır. Hal böyle olunca da muayene için, hastalara yeteri kadar vakit ayırmak mümkün olmuyor. Yığılmaları önlemek için, öncelikle halkın sağlık yönünden eğitimine önem verilerek sağlık sistemimiz tanıtılmalı, nerelerden ne ölçüde, hizmet alınabileceği insanlarımıza iyice açıklanmalıdır
Ayrıca, ülkemizde, diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, "AİLE HEKİMLİĞİ" ve "SEVK ZİNCİRİ", yeteri kadar sağlık sektöründe yerine almadı. Şayet Aile Hekimliği ve Sevk Zinciri, arzu edilen seviyelerde sağlık platformundaki yerini alsa, ikinci ve üçüncü basamak tedavi kurumlarında, tablo, istenen ve özlenen boyutta olacaktır
Sevk zincirinin işlemeyişi ve koruyu hekimliği yeterince hayata geçmemesi nedeniyle, SKK ve Devlet, ciddi zararlara uğruyor. Nitekim sağlıkta, kamu harcamaları ciddi boyutlardadır. SGK'nın yıllık sağlık giderleri, 10 yılda 4.5 milyar TL'den 36.5 milyar TL'ye yükselmiştir. Yalnızca Sağlık Bakanlığı ve SGK'nın harcamaları, 54 milyar TL'yi bulmaktadır. Sadece 54 milyar TL bile, sürdürülebilir değildir. Çünkü SGK'nın ve Türkiye bütçesi, yılda 30 milyar TL üzerinde açık vermektedir ki, bu açık büyük ölçüde dış borçla kapatılmaktadır. Türkiye'nin brüt dış borç stoku ise Mart sonu itibarıyla 411,5 milyar dolar, net dış borç stoku ise 257,2 milyar dolardır.
Ülkemizde, sağlık hizmetleri, satılan bir hizmet olmaktan çıkarılıp, verilen bir hak haline getirilmelidir. Sağlık hizmetten yararlanmayı önleyen, halkın ekonomik gücünün yetersizliği de olumsuz bir etken olmaktan çıkarılmalıdır.
Ayrıca sağlık sektöründe, hizmet-üretim ilişkilerinin değiştirilmesi yanında, sağlık personelinin eğitimleri de önemlidir. Hekimler, hemşireler ebeler, eğitimleri süresince, tıp merkezlerinde veya en azından bir hastanede çalışmaları zorunlu olmalıdır..
Sağlık hizmetlerinin, hastaya ulaştırılmasını sağlayan, altyapı çalışmaları ve hizmetin yürütülmesi için, gerekli tıp hizmetleri, hassasiyetle yürütülmelidir. Ülkemizde sağlık hizmetleri, kamu ve özel sektörün ortaklaşa gayretleriyle yürütülür. O nedenle de sağlık hizmetlerinde, verimlilik ve kalitenin, üst seviyelere taşınması, kamu ve özel tüm hizmet sunucularının, öncelikli görevi olmalıdır.
Öte yandan sağlık sektöründe, sorunların çözümü, için toplumsal dayanışma bir zorunluluktur. O nedenle de sağlık sektörünün sorunlarının çözümü için, toplumun, ,sağlık kurum ve kuruluşlarıyla, ortak değerlerde birleşmeli ve sorunların çözümünde. birlikte hareket etmelidir. Çünkü. söz konusu olan, insan hayatıdır.

Haberleri