Sağlıklı Kentler Birliği 7. Yıl Konferansını izleme fırsatı bulduk, organizasyon iyi olmasına rağmen katılım istenen düzeyde olmadığı gibi, ilgi de yok denecek kadar azdı. İlgili kurum/kuruluşların katılmaması ise dikkat çekti. Özellikle de ikinci gün, konuşmacılar boş sandalyelere hitap etti. Halkın olmadığı konferansta, arzu edilmeyen gelişmeler de yaşandı.
Oysa Dünya Sağlık Örgütü tarafından, şehircilikle ilgili ciddi çalışmalar yapılıyor. O nedenle de Sağlıklı Kentler Birliği 7. Yıl Konferansına umutla gitmiştik. Katılımı, yaşananları ve anlatılanları gördükten ve konferansa katılmayan meclis üyelerine ayrılan sandalyelerin, boş kalması, şahsımda, konferansın geleneksel bir zorunlulukla yapıldığı kanaati oluştu.
Toplantı da, çağdaş şehircilik normlarından da bahsedilmesini bekledik. Konferansta uygulamalar değil de kitabi bilgiler ön planda idi. Oysa geçmişte şehircilik anlayışı, " Çok kesimli" ve" Çok Merkezli" kentlerdi. Bugün ise "Büyüme Koridorları" adı verilen, şehirlerarası otoyolların, iki tarafına serpilip gelişen, "ÇEVRE ŞEHİRLERİ" şeklinde ortaya çıkmaktadır. Hülasa çağımızdaki şehirler, merkezi belli olmayan kentlerdir. Yeni kentlerin, nerede başlayıp, nerde bittiği bile belli değildir. Yüzlerce kilometrelik büyüme koridorlarının etrafında, devamlı büyüyen ve gelişen kentlerdir
Dünyada, en ideal şehirler ise ormanla iç içe ama aynı şekilde merkezi belli olmayan ve bütün şehir imkânları da yanı başında. Yani Şehir-kır antitezlerini, sentezleyebilmiş kentlerdir. Bugün bakıyoruz; Türkiye' de Sağlık Kentler Projesi' ni, hayata geçirmek için gayret gösteren kentlerin ve Eskişehir' in, mücavir alanında, şehrin "Tek merkezli" olmasını, kalıcı kılacak yatırımlar adeta teşvik ediliyor. Süper Marketler ve iş yerleri, buna, en güzel örnektir. Bu yatırımlar, beraberlerinde şehircilik sorunlarını da getirecektir. Nitekim de getirmeye başlamıştır.
Oysa 21.yüzyıl'daki enformasyon toplumlarının, daha fazla üretmek ve daha fazla tüketmek, değerlerine, yeni değerler ilave etmek, istek ve arayışı, öyle görülüyor ki "geleceğin şehri"ni belirleyici olacaktır. Ve geleceği şehri, bugünkünden daha çok " insan için" "yaşanabilir" kentler olacaktır.
Ayrıca da "TOPLUM KATILIMI", Sağlıklı Kentler Projesi için, olmazsa olmaz konumdadır. Kentlerin yerel bazdaki sorunlarını çözebilmesi ve çağdaş şehircilik kriterlerini yakalayabilmesi, Toplum katılımındaki performansı ile eşdeğerdir. Belediye başkanları belediyelerin icraatına toplum katılımını, nasıl yansıtacaklar veya ne gibi yöntemlerle katılımı artıracaklardır, konferansta bu konuya da yer verilmeliydi. Çünkü halka rağmen, belediye hizmetlerinde, başarılı olmak mümkün değildir.
Diğer yandan, belediye başkanlarının hedefi, doğrudan doğruya şehirleşmeye yönelik politikalar ise, yanlış ve sağlıksız şehirleşmenin doğurduğu, sosyo-ekonomik ve kültürel problemler, göz önünde tutularak yapılabilir. "işsizlik" "sektörler arası dengesizlik", "mahalleler şehirleşme dengesizliği", "altyapı hizmetlerinde tıkanma", " çevrenin tahribi ve fiziki plansızlık", " gelir dağılımındaki adaletsizlik"," sosyal tabakanın derinleşmesi" "kültür değişimi ve kültür boşluğu"," toplum hayatında çözülme" gibi problemleri de dikkate alması gerekir. Belediye Başkanları, bu problemleri, bütün olarak kabul edip, toplu olarak mı, yoksa tek tek ele alıp kademeli olarak mı çözecekler; halka açıklamak zorundadırlar. Çünkü şehircilikte problemler, vaat ve lafla değil, belli proje ve yöntemlerle çözülür.
Elbette Türkiye' de, doğru şehirleşme için çok geciktiği söylenecektir. Ama bu dönüşü olmayan bir yol da değildir. Yeter ki Çağdaş şehircilik kriterleri daima rehber ve hedef alınsın, dünün, bugünün ve yarının şehirleşme serüvenleri tam idrak edilebilsin ve bu idrakin ışığında, kararlı adımlar ve isabetli projeler yapılabilsin.
Aslında birlikte eksikliklerini biliyor. Bu birliğin gelecek, açısından umut vericidir. Birliğin güçlü tarafları da var. Ancak birliğin kurumsallaşmaması, bu gücün, kentlere yansımasının önünde en büyük engeldir. O nedenle de birlik, en kısa zamanda kurumsallaşmalıdır. Ayrıca çalışmalar da projeleri ön planda tutmalıdır. Çünkü
Bugün toplumlar, zengin ve yoksul diye ayrılmıyor. Proje, bilgi ve teknoloji üretebilen veya üretemeyen diye tanımlanıyor. Toplumların, ülkelerin ve kurum/kuruluşların zenginliği de bünyelerindeki projelerle ölçülüyor.
Her türlü olumsuzluklara rağmen, Birliğin kurulması, bu tür faaliyetleri yapılması bile başarıdır. Yeter ki siyaset üstü stratejiler izlensin, konuşmacılara, çifte standart uygulanmasın, birliğin faaliyetlerine de ,"TAKIM RUHU" hakim olsun...
Sağlıklı Kentler Birliği 7. Yıl Konferansın organizasyonun da başarılı bir performans sergileyen Sayın ATAÇ ve ekibini kutluyoruz.
SAĞLIKLI KENTLER BİRLİĞİ
Sağlıklı Kentler Birliği 7. Yıl Konferansını izleme fırsatı bulduk, organizasyon iyi olmasına rağmen katılım istenen düzeyde olmadığı gibi, ilgi de yok denecek kadar azdı. İlgili kurum/kuruluşların katılmaması ise dikkat...