Savaş çıkarsa orayı sığınak olarak kullanırız işte fena mı?

Yaklaşık 10 yıldır tartışıp durduğumuz Demiryolunun yer altına alınması meselesini "4 yıl önce hallettik" diye seviniyorduk.Çünkü Demiryolunun yer altına alınması çalışmaları başlamıştı.1 yıldı verdikleri süre.-"Bir...

Yaklaşık 10 yıldır tartışıp durduğumuz Demiryolunun yer altına alınması meselesini "4 yıl önce hallettik" diye seviniyorduk.
Çünkü Demiryolunun yer altına alınması çalışmaları başlamıştı.
1 yıldı verdikleri süre.
-"Bir yıl sonra Demiryolu yerin altına alınmış olacak, üzerine de Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı yapılacak" denilmişti.
Vallahi ne yalan söyleyelim inanmıştık buna.
O dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan öyle bir emir vermişti ki, bir anda ekipler yerin altına girivermişlerdi.
Önce Bakan gitti malumunuz olduğu üzere.
Ardından ödenek.
Sonra proje kırpıldı.
Kaldı mı yer altına giren yol yer altında öylece.
Üzerinden 4 yıl geçti.
Hala girdiği yerden çıkmış değil demiryolu.
Bu gidişle çıkacağı da yok.
Siz bakmayın "Gar yeri belli değil de o yüzden ilerlemiyor" dediklerine.
Resmen durdu yerin altında inşaat.
Hem de yarısı tamamlanmışken.
Şimdi Bağlar geçidinin sağ tarafı yerin tamamıyla altında.
Yani...
Yerin altında iki Trenin yan yana geçebileceği genişlikte bir büyük oyuk var.
Çalışma devam edemediği için kör bir oyuk bu.
Nereden baksanız, 3-4 bin kişiyi içine alabilir.
-"Ne alaka?" diye boşuna sormayın.
Çünkü bu Yeraltına girip de çıkamayan ve bundan sonra da çıkması mümkün gözükmeyen bu oyuk kazıldı bir kere.
Ziyan mı olsun şimdi o kazılan yer altında ki oyuk.
Savaş falan çıkarsa sığınak olarak kullanırız fena mı?
Kısacası.
Yer altına alınmış bir demiryolumuz hala yok.
Üzerinden tam 4 yıl geçti.
Bundan sonra olacağı da şüpheli.
Ama...
Yer altına girip de, çıkılamamış koca bir oyuğumuz var.
Hem de şehrin merkezinde...
Ne mutlu bize!
Zaten Eskişehir'in yer altına alınmış demiryoluna değil, yer altında olması gereken bir sığınağa ihtiyacı vardı.
Şimdi yok...
...........

Tümsekler bir defada boyanmıyor mu?
Kent merkezinde, işlek cadde ve sokak üzerinde hız kesici tümsekler var.
Daha çok Okullar bölgesinde yaygın bu hız kesiciler.
Sürücülerin hız sınırına uyması ve yavaşlaması amacıyla konuluyor tümü.
Aslına bakarsanız, yararlı da oluyorlar.
Ancak.
Eskişehir'de, kent merkezinde ki bir çok hız tümseğinin yayardan çok zararı var.
Zira...
Üzerlerinde tümsek olduğunu anlayabileceğiniz herhangi boya ve işaret yok.
Varsa da silinmiş gitmiş.
Gündüz hadi neyse insan görüyor ve yavaşlıyor.
Gece karanlığında bazı tümsekleri görmenin imkânı yok.
Dolayısıyla.
Bir çok sürücü, fark edemediği bu tümsekler nedeniyle araçlarının altını vuruyorlar.
Sizin anlayacağınız...
Üzerlerinde ki uyarı boyaları silinmiş olan tümsekler bir tek oto tamircilerini sevindiriyor.
Çünkü...
Fark edemeyen sürücülerin altlarını vurduğu otomobilleri, doğrudan onlara gidiyor...
Bazen bir cadde üzerinde ki hız tümseklerinin boyandığına şahit oluyoruz.
Kendi kendimize "Galiba hepsi boyanacak" diye seviniyoruz.
Ama bakıyoruz ki, boyanan falan yok.
Bu çizgileri tüm hız tümseklerinin üzerine bir defada yapmak zor mu?
İlla ayda bir tane mi yapmak gerekiyor?
.........
Devlet vatandaşın ayağına giderse haber olur...
Vatandaşın Devlet kapısında perişan olduğunu biliyoruz.
Çok defalar tanık olmuşluğumuz da vardır.
Hatta.
Bizzat başımıza gelmişliği de olmuştur.
Ancak...
Devletin, Vatandaşın ayağına gittiğine öyle fazla tanık olmadık.
Son günlerde Vali, kendisine bağlı Kaymakam ve müdürleri toplayıp, mahalle ve köylere gidiyor.
Belediye Başkanlarının sık sık başvurduğu ve oradan da yakinen bildiğimiz toplantılar gerçekleştiriyor.
Bir tarafa Vali ve iki yanına müdürler sıralanıyor...
Köy ve mahalle halkı da karşısında yerini alıyor.
Önce bir açılış konuşması, ardından da "Anlatın bakalım" deniliyor.
Söz alan vatandaşlar başlıyorlar dertlerini anlatmaya.
Okullar ile ilgili yakınmalar, milli Eğitim Müdürüne, Sağlık Kuruluşları ile ilgili yakınmaları da Sağlık müdürlüğüne pas ediliyor.
Onlar yoksa...
Kaymakamlar ilgileniyor dile getirilen sorunlarla.
Yapılan toplantıların yararlı olmadığını söylemek mümkün değil.
Mahallenin mevcut sorunlarından biri bile anında çözüme kavuşuyorsa, bu iyi bir neticedir diye düşünüyoruz.
En azından...
Yukarıda da söylediğimiz gibi, Devlet kapısında perişan olmaya alışmış vatandaşın ayağına bu kez devletin kendisi gidiyor.
Daha ne olsun ki?
Vali'nin Mahalle ve köylerde düzenlediği bu tür toplantıları önemsiyoruz.
Yararlı olduğuna da son derece inanıyoruz.
Gazetecilikte hep "Köpek" örneği verilir.
Hani "Köpek ısırırsa haber değil, insan köpeği ısırırsa haberdir" diye.
Biz de konuyu bu açıdan değerlendirelim istedik...
Vatandaşın Devlet kapısına gitmesi değildir haber.
Asıl haber; devletin vatandaşın ayağına gitmesidir.
.........
Biraz da gülmek lazım
Sarışın mahkeme salonuna görgü tanığı olarak çağırılır ve savcı sorusunu sorar: "24 Ağustos gecesi neredeydiniz?
-" Avukat "itiraz ediyorum" diye haykırır, "Sorunun konuyla ilgisi yoktur" der
Ancak sarışın "Sorun değil, soruyu cevaplandırabilirim der Fakat avukat tekrar
-"İtiraz ediyorum" der
Sarışın ise tekrar "Hayır gerçekten cevaplandırabilirim" der
Yargıç araya girer ve eğer görgü tanığı soruyu cevaplandırmak istiyorsa bunda itiraz edecek bir şey yoktur der
Savcı sorusunu tekrarlar:
"24 Ağustos gecesi nerdeydiniz" ve sarışın yanıtlar: "Bilmiyorum"

Haberleri