Seçim ancak kavga ile kaybedilir...

CHP 7 Haziran’da kazandığı seçimi 5 ay sonra, yani 1 Kasım’da nasıl kaybetti?Ya da tersinden sorgulayalım.AK parti 7 Haziran’da kaybettiği seçimi 1 Kasım’da nasıl kazandı?Aynı olan bu iki soruya verilecek olan cevabı bulabilmek...

CHP 7 Haziran'da kazandığı seçimi 5 ay sonra, yani 1 Kasım'da nasıl kaybetti?
Ya da tersinden sorgulayalım.
AK parti 7 Haziran'da kaybettiği seçimi 1 Kasım'da nasıl kazandı?
Aynı olan bu iki soruya verilecek olan cevabı bulabilmek için iki seçim arasında, iki partide neler yaşandığına bakmak yeterli olsa gerek.
Şöyle ki:
AK parti'de 7 Haziran seçimiyle 1 Kasım seçimi arasında yapılan tek bir şey var.
O da: listede huzursuzluk yarattığına inanılan bir ismin çıkartılarak, yerine başka bir ismin konulması.
CHP'de de, 7 Haziran seçimiyle 1 Kasım seçimi arasında yapılan tek bir şey var...
O da: Kazanılan seçim sonrasında mevcut il yönetiminin görevden alınıp, yerine yeni bir yönetim atanması.
Şimdi...
AK Parti'de 7 Haziran seçimi sonrası listede huzursuzluk yarattığına inanılan ismin çıkartılarak, yerine yeni bir isim konulması, partideki kavgayı sona erdirdi.
CHP'de ise, 7 Haziran seçimi sonrası mevcut il yönetiminin görevden alınması, partide kavgayı başlattı.
Netice itibarıyla...
7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında, AK partide kavga biterken, CHP'de kavga başladı.
Sonuç olarak...
"Seçim kavga ile kazanılamaz ama kavga ile kaybedilir" sözünün doğruluğuna geldi mesele.
Bu sözü sık sık hatırlatıyoruz.
Partiler içinde yaşanan kavganın şiddetinin, seçim kaybetmede en büyük etken olduğunu ifade ediyoruz.
Şu anda AK parti içinde kavga bitmiş durumda...
Bu demek değil ki, bundan sonra kavga hiç olmayacak.
Şu anda CHP içinde kavgadan başka bir şey konuşulmuyor.
Bu da demek değil ki bu kavga hep bu şekilde devam edecek.
İki partinin içinde ileriye dönük kavga olup olmayacağını bilemiyoruz ama, bildiğimiz kesin bir şey var...
O da: 2019 seçimlerine en az kavga ile giren parti, Eskişehir'de seçimleri kazanır.
2019 da hem milletvekili genel hem de mahalli seçimler yapılacağı göz önüne alındığında...
Ortalığı tarla gibi süpürür...
.....

Vali haksız mı?
-Kültür Başkentliği süreci içerisinde 400'den fazla etkinlik yaptık.
-Türk dünyası ülkelerindeki sanayici ve işadamlarımızı çeşitli etkinliklerle bir araya getirdik.
-Eskişehirli sanayicilerimizi, işadamlarımızı ve ilgili sivil toplum kuruluşlarımızın temsilcilerini Türk dünyası ülkelerine gönderdik.
-Yaptığımız etkinliklerle Eskişehir'i tüm Türk dünyasına tanıttık.
-Eskişehir'i Türk dünyasının buluşma noktası haline getirdik.
-Yapılan bu etkinlikler şehrimize büyük bir katma değer kazandırdı.
-Süreç içerisinde şehrimizdeki bütün otellerde doluluk oranı yüzde 100'e yaklaştı.
-Eskişehir'e büyük bir canlılık ve hareket geldi.
-Maalesef ilimizdeki turizm şirketlerinden, Kültür Başkenti Ajansı'na bir teşekkür bile edilmedi.
Bu sözler Vali Tuna'ya ait.
Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti projesi ile ilgili eleştirdiğimiz ve yanlış bulduğumuz pek çok bölüm oldu.
Örneğin:
-Yanlış başlayıp, yanlış devam eden proje, son birkaç ayda yapılan etkinlikler ve alınan doğru kararlarla faydalı bir hale gelebildi.
-Etkinliklerin düzenlenmesi görevini üstlenen yabancı firmalar, aldıkları bu işi Eskişehir'deki firmalara yaptırıp, oturdukları yerden komisyon kazandı.
-Hatır-gönül ilişkileri ile işe yaramayan, şimdi dahi bir örneği bulunmayan kitap ve çeşitli malzemeler basılıp dağıtıldı.
-Sanatsal değeri olmayan sergi ve koleksiyonların gösterimine kucak dolusu para ödendi.
-Proje kapsamında sürekli olarak, Türk Dünyasının geçmişi işlenirken, Türk Dünyasının gelecekte neler yapabileceğine ilişkin tek bir etkinlik olmadı.
Bu ve bunun gibi eksiklikler ve yanlışlıklarla doluydu Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti projesi...
Bu yanlış ve eksikliklerin oluşu elbette, kalıcı eserlerin gün yüzüne çıkması adına yapılan olumlu işleri gölgelemedi.
Eskişehir'e, uzun tartışmalar sonucu da olsa bir meydan kazandırmasını engellemedi.
Yeni bir Stadyumun yapılması, bu proje sayesinde oldu.
En önemlisi de, Vali'nin söylediği gibi, etkinlikler boyunca başta oteller, lokantalar, eğlence merkezleri ve diğer mekanlar olmak üzere, Türk dünyası Kültür Başkenti projesinden en çok faydalanan kesimler oldu.
O yüzden...
Türk Dünyası projesi için gerçekten teşekkür etmesi gereken bir kesim varsa, bu kesim yukarıda saydığımız başta oteller, lokantalar, eğlence merkezleri ve diğer mekânlar olmalı.
Bu güne kadar bu teşekkürü etmedilerse de, Vali Tuna bu serzenişinde sonuna kadar haklı olmalı...
......

"Bana ne" diyerek intikam almak...
Eskişehir'in içinde bulunduğu ve her ortamda sıkıntısını içinde yaşadığı bazı sorunlar var.
Bu sorunlar aslında çözülemeyecek sorunlar da değil.
Ancak bu sorunlar çözülmüyor.
Çözülememesinin nedeni imkânsızlıklar falan da değil.
Tek neden "Bana ne" zihniyeti.
Örneğin;
Eskişehir'in yaşadığı ve her geçen gün de aran bir Trafik sorunu var.
Aslına bakarsanız bu sorun bu şehirde yaşayan herkesin sorunu.
Dolayısıyla bu sorunu çözmek için her kurumun taşın altına elini koyması lazım.
Ancak, ne böyle bir düşünce var, ne de böyle bir çalışma...
-"bana ne... Trafik belediyenin halletmesi gereken bir konu. Nasıl bu hale getirildiyse, bu hale getiren düzeltsin" denilebiliyor.
Alın size diğer bir örnek.
Çevre yolu yapıldı bitti.
Kullanıma açıldı.
Halen, Bağlar Caddesi'nden gidişte, Anadolu üniversitesi kapısı önüne geldiğinizde sağ tarafa dönemiyorsunuz.
Çünkü...
Bağlar Caddesi'nden Ankara yönüne dönülecek yol hala açılmadı.
Açılması için deplaselerin yapılması, istimlaklerin gerçekleşmesi gibi bir takım işlerin yapılması lazım.
Bunlar yapılmadığı için de açılamıyor.
Zira, yukarıda söylediğimiz "Bana ne" anlayışı burada da sürüyor.
-"karayolları başladı Karayolları bitirsin" deniliyor.
Netice olarak....
Eğer bu gün Eskişehir bazı sorunları yaşıyor ve bu sorunları çözemiyorsa...
Çözülemeyen sorunlar da vatandaşa her geçen gün eziyetin daha da büyüğünü çektiriyorsa...
Bunun temelinde "bana ne" anlayışı var.
İşte bu anlayış nedeniyle bu şehirde bu çileyi çekiyoruz.
Bize bu çileyi çektirenler de, güya birbirlerinden intikam alıyorlar.

Haberleri