Seçim kimle kazanılır?

Şu sıralarda CHP nin İstanbul Büyükşehir belediye Başkan adayı sıkça konuşuluyor.Anketlerde çıkan isim Mustafa Sarıgül.Ama bu isme CHP içinden büyük tepki var.Dolayısıyla CHP bir yol ayrımında.-"Ya: bizden biri olsun ama...

Şu sıralarda CHP nin İstanbul Büyükşehir belediye Başkan adayı sıkça konuşuluyor.
Anketlerde çıkan isim Mustafa Sarıgül.
Ama bu isme CHP içinden büyük tepki var.
Dolayısıyla CHP bir yol ayrımında.
-"Ya: bizden biri olsun ama kaybedilsin" denilecek...
Ya da...
-"Seçimi kim kazanabilecekse o aday yapılmalı" denilecek.
Aslında doğru olan mantık "Seçime kazanılacak adayla girilmesi" mantığıdır.
Bu bir anlamda, kavgaların, hesap sormaların, özeleştiri yapmaların seçim kazanıldıktan sonrasına ertelenmesi durumudur.
Eskişehir'deki iktidar partisinde de böylesine bir çelişki yaşanıyor şu günlerde.
Parti içinde "Bizden biri olsun. Kaybederse, nasıl olsa bahanemiz hazır. Karşımızda üç dönem üst üste seçilmiş bir marka vardı. Oldu ki kazandık, o zaman Belediyeyi de biz yönetiriz" diye düşünenler var.
Öte yandan...
-"Sırf bu 'küçük olsun ama bizim olsun' düşüncesiyle iki seçim kaybedildi. Bir üçüncüsünün kaybedilmesi iktidar partisine Eskişehir'de 5 yıl daha kaybettirir.
O nedenle Ak partili olsun olmasın ama seçime kesinlikle kazanacak adayla girilmeli" diyen bir grup da var.
Tıpkı...
CHP nin İstanbul için yaşadıklarını Eskişehir'de Ak parti yaşıyor...
-"Bizden biri mi?"
Yoksa...
-"Seçimi kazanacak biri mi?"
Aslına bakarsanız bu seçenekler İktidar Partisinin Eskişehir'de seçim kaderini de belirleyecek...
Zira...
Aday ismi açıklandıktan sonra hangi seçeneğin tercih edildiği resmen ortaya çıkmış olacak.
------------------------
Projenin önce bu algılardan kurtulması lazım...
Vali, Türk Dünyası Kültür Başkenti projesi ile ilgili büyük umut taşıyor.
-"Merak etmeyin. Hafızalarda güzel şeyler bırakacağız" diyor.
Proje kapsamında yapılan bazı eleştirilere de sitemli olduğu ortada.
-"Kusur aranırsa tabii ki bulunur" diyerek açıklıyor durumu.
Vali Tuna'yı, Türk dünyası Kültür Başkenti projesi ile ilgili konuşurken dikkatlice izledik.
Makamı gereği Devleti koruyor. Görevi gereği sorumluluk çerçevesinde konuşuyor.
Kısacası...
Devlet adamı olarak yapması gereken neyse onu yapıyor.
Projenin eleştirilen ve aksayan yönlerinin yumuşatılması, güzel yönlerinin ise daha çok takdir edilme çabasını sergiliyor.

BİZİM OLAYLARA VALİ HASSASİYETİYLE BAKABİLMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL

Bizlerin olaylara Vali hassasiyetiyle bakmamız mümkün değil.
Biz daha çok Eskişehir'in kar-zarar hesabıyla bakıyoruz meseleye.
Yapılan işin Eskişehir'e bir getirisi olacaksa destekliyor, hiçbir getirisi olmayıp aksine götürüsü olacaksa da, haklı olarak eleştiriyoruz.
Şunu özellikle belirtmekte yarar var...
Eskişehir'de, Türk dünyası kültür Başkenti Projesinin başarısız olmasını arzu eden birilerinin olduğunu zannetmiyoruz.
En azından, bizim açımızdan böyle bir şey söz konusu bile olamaz.
Kaldı ki...
Bu durum, Projenin ilk ilan edildiği gün yaşanılan heyecan ve gazetelere yansıyan manşet ve yorumlarda da açıkça görülebilir.
Eskişehir'de, projenin başarısızlığı ile ilgili kararını çoktan vermiş kimse de yoktur.
Varsa da bu karar, süreç içinde yapılanların görülmesiyle ortaya çıkmış bir durumdur.
Kimse de çıkıp, 8 ay boyunca insanları tatmin etmeyen organizasyonlar nedeniyle projeye kusur bulanları "Bazıları kararlarını çoktan vermiş" diye suçlamamalıdır.
PROJE İLE İLGİLİ ALGILAR GERÇEĞİN ÖNÜNE GEÇMİŞTİR

Algılar önemlidir.
Çoğu zaman gerçeğin önüne geçer.
Önemli olan gerçeği tekrarlamaktan çok oluşan algıları yönetip yönlendirebilmektir.
Ne yazıktır ki, Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti projesi ile ilgili olarak şehirde oluşan algılar mevcut.
Bize göre...
İki önemli algı son derece dikkat çekici ve üzerinde çalışılması gereken algılar.
Birincisi: Söz konusu projenin siyasi olduğu ve Eskişehir'de uygulanma nedeninin mahalli seçimlere yönelik planlandığı algısı...
İkincisi ise: Projenin bol bütçeli olması nedeniyle, herkesin söz konusu projeye "Acaba kıyısından köşesinden ben ne kadar tırtıklayabilirim" düşüncesinin yarattığı algı.
Bu iki algı neredeyse, Eskişehirlilerin Türk dünyası Kültür Başkenti Projesine bakış açısını oluşturur hale geldi.
Dolayısıyla...
Türk dünyası Kültür Başkenti Projesinin öncelikle bu iki algıdan kurtarılması gerekiyor.
Gerekirse kapı kapı dolaşılacak ve bu projenin siyasi bir proje olmadığı ve her önüne gelene Proje kapsamında para dağıtılmadığı anlatılmak zorunda.
Anlatılmakla kalınmayıp...
Bu algıların doğruluğunu ispat edecek uygulamalardan da kesinlikle kaçınılması gerekiyor.
Sonuç olarak...
Eskişehir belki bu projeyle gerçekten bir fırsat yakaladı.
Bu fırsatın değerlendirilmesi için belki hala çok geç kalınmış değil.
Fakat...
Proje önünde ki algı engelleri kaldırılamadığı müddetçe, Türk dünyası Kültür Başkenti projesinden, Belki de eski Vali Koçdemir'in dediği gibi "Çok da bir şey beklememek lazım" galiba...
Olursa Eskişehir kazançlı çıkar, olmaz ise "Hiç yoktan Eskişehir'in sesi duyulmuş olunur"
Öyle değil mi?
------------------------
Eskişehir'den aday yapsınlar bari...
Yazılarımızı sürekli takip ettiğini bildiğimiz bir okurumuz aradı.
-"Sen ikide bir İktidar partisi Mahalli seçimler için aday arıyor ama bulmakta zorlanıyor dediydin ya?" diye başladı konuşmaya...
Ardından da...
-"Merak etmesinler ben onlara iki tane aday buldum" diye devam edince merak edip atladık lafa "kimleri buldun?" diye...
-"Bana kalırsa, Eskişehir'i Fuhuş kenti ilan eden Yusuf Ziya Cömert'i Büyükşehir Belediye Başkanı, Eskişehir'i karanlık kent ilan eden Ahmet Yenilmez'i de Tepebaşı Belediye Başkan adayı yapsınlar" dedi...
-"Şaka mı bu söylediklerin?" diye müdahale ettiğimde ise...
-"Elbette ciddi söylemiyorum ama, iktidar partisinin Eskişehir'de çok aklı başında yöneticileri var. Bu yöneticiler ya bu adamların Eskişehir'e gelip Eskişehir'e hakaret etmesinin artık önüne geçmesi lazım, eğer durumdan memnun bir halde iseler de sahip çıkıp aday yapmalılar." dedi.
-------------------------------
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bir Amerikalı, bir İtalyan, bir de bizim Karadenizli Temel, hep birlikte bir inşaatta çalışıyormuş.
Her gün yemek torbalarını açıyorlar; Amerikalınınkinden Hamburger, İtalyalınınkinden spagetti, bizim Temelinkinden de hamsi çıkıyormuş. Bir gün, iki gün derken bunlar dayanamamış, yarın da aynı yemekler çıkarsa hep birlikte intihar edelim diyerek, karar almışlar.
Ertesi gün torbalarını açmışlar ki ne görsünler; gene aynı yemekler. Hep birlikte intihar etmişler.Bunların hanımları cenaze töreninde bir araya gelmiş.
Amerikalının eşi:
- Söyleseydi yemeği değiştirirdim. İntihar etmesine gerek yoktu. diyerek ağlıyormuş.
İtalyalının eşi de:
- Bu kadar basit bir konu için intihar mı edilir. Söylese değiştirirdim diyerek ağlıyormuş.
Temelin karısı ise;
- Aaaah, aaahhh, her gün yemeğini kendi hazırlardı diyerek ağlıyormuş.

Haberleri