31 Mart seçimlerinden sonra kimin kazanıp kimin kaybettiği ortaya çıkacak ya…
İşte, partiler ve ad ayların aldığı oy oranlarının sonrasında büyük bir sorgulama başlayacak…
örneğin:
Bir AK Partiliden “Bu aldığımız oy bizim oy ise, MHP oyları nerede? Yok, bu oylar MHP oyları ise bizim oylar nereye gitti?” sorusunu duyacaksınız sık sık.
Ya da…
Bir CHP’liden “Bu oylar bizim oylar ise İYİ Parti’nin oyları nerede. Aldığımız bu oyun içinde İYİ Parti oyları varsa, bizim oylara ne oldu?” sorusuyla karşılaşacaksınız her şerde…
Aynı sorgu MHP ve İYİ parti içinde de olacak muhtemelen.
İşin kötü tarafı, bu sorgu bitecek bu kez alınan oy üzerinden parti ve adaylar sorgulanacak.
Yani…
“Bu oy partinin oyu ise adayın getirdiği oy nerede? Yok, bu oyu aday getirdiyse, partinin oyu nereye gitti” sorgusu yaşanacak…
Partinin değil de adayın ön planda olmasıyla zaten değişkenlik gösteren bir mahalli seçime bir de partilerin ittifaklarıyla giriliyor olması, oy aritmetiğini Ezogelin çorbasına çevirecek sanki…
.....
Bir de “İşte CHP
zihniyeti” demez mi?
Ulus Anıtı’nın açılışı sosyal medya üzerinde paylaşım rekoru kırdı.
Anıtı paylaşanlardan tutun da, anıtın önünde fotoğraf çektirenlere, Anıt üzerinden Eskişehir’i tanımlayanlara kadar binlerce paylaşım yapıldı birkaç saat içerisinde…
Yapılan paylaşımların altında yer alan yorumları okumaya çalıştık gün boyu…
Beğenenler de vardı söz konusu Anıtı, eleştirenler de…
Her ikisi de doğal bir tepki elbette…
Sonuçta herkesin fikrine saygı duyulmasını gerektirecek bir yapı konuldu Eskişehir’in göbeğine…
Ancak…
Yorumlarda dikkatimizi çeken, söz konusu Anıtı beğenen hesapların büyük bir bölümünün açık isimli hesaplar, beğenmeyen ve eleştiren hesapların büyük bir bölümünün ise takma isimli, yani açık isimli olmayan hesaplardan yapılıyor olmasıydı…
Hele bu takma (çakma) hesaplardan biri öylesine dikkatimizi çekti ki, yazmadan edemedik…
Mustafa isimli bir hesaptan aynen şu yorumda bulunulmuş Ulus Heykeli için:
“İşte CHP zihniyeti! Yapsa yapsa ancak böyle put yapar”
İrkilmedik desek yalan olur bu paylaşım karşısında…
Malzemesini beğenmeyen, rengini uygun bulmayan, seçim öncesi oy amacıyla yapıldığını ileri süren, taklit olduğunu söyleyen, gereksiz olduğunu ifade eden bir dolu olumsuz paylaşıma “Eyvallah” dedik ama…
Anıtın “Put” olduğunu söyleyen ve bunu da CHP ile bağdaştıran paylaşım bize resmen “hala böyle bir kafa var mı?” dedirtti doğrusu…
Demek ki hala böyle kafalar var…
Demek ki, heykel ve Anıtları put’a benzetebilen insanlar yaşıyor bu şehirde…
üstelik bir heykelin bu şehre sağladığı fayda kadar faydaları olmamasına rağmen…
.....
Bunlar da seçim dedikoduları…
Bayburtlular gecesinde enteresan şeyler olmuş…
Büyükerşen ve Kurt geceden ayrılırken, AK partili Sakallı ve Doğan gelmiş salona…
Protokol masasının önünde dikilen ve Sakallı’nın fotoğrafçılığını yapan kişiye arkadan “çekil önümüzden” diye bağırılmış.
Fotoğrafçı gencin “Güzel söylesenize” çıkışı üzerine birkaç kişi fotoğrafçı gencin boğazını sıkıp tartaklamaya başlamış.
Gecede, AK Partili adaylar salondan gittikten sonra da arbede yaşanmış…
***
Emirdağlılar mahalli seçim sürecinde birbirleriyle ters düştü. Adnan Karamanlı, AK Parti Odunpazarı adayı Volkan Doğan için hemşerilerini Has salonda toplamış.
Ancak katılım istenilen düzeyde olmamış.
Salon biraz boş kalmış.
Toplantının düzenlendiği salonda Emirdağlılardan çok AK Partili ve MHP’liler varmış.
***
Ulus Anıtı açılışında, tam da Büyükerşen konuşurken oradan Saadet Partisi seçim aracı geçmiş.
Müziği çala çala geçen araç, Anıtın açılışı için orada bulunan CHP’liler tarafından el sallanarak selamlanmış.
Bu arada gün boyu Anıt önünde fotoğraf çektirenler arasında bozkurt işareti ile fotoğraf çektirenlerin sayısı da bir hayli fazlaşmış.
.....
Cübbemin altında rozet
değil kalp taşıyorum…
ABD’de, Rhode island'da trafik cezalarına bakan Frank Caprio isimli bir yargıç var…
Videoları sürekli sosyal medya üzerinde dolanıyor.
Bugüne kadar denk gelmediyseniz ne olur girip bir bakın internete…
Hemen her davası bir ders niteliğinde…
Genelde affediyor cezaların çoğunu.
Bazen, işlediği trafik cezasını affedip, “çocuğuna yemek ısmarlayacaksın”, bazen de “Eşine çiçek alacaksın” gibi cezalara çarptırıyor.
Bir dava sırasında söylemiş olduğu çok dikkat çekici bir tespiti var:
-“İnsanlar, devlet kurumlarının onların kişisel durumlarını hiçbir şekilde göze almadan üzerine fazla gelmesine alışmış ve buna şartlanmışlar. Hayat zaten olabildiğince zor. özellikle gençler mahkemeye geldiklerinde daha da hassaslaşıyorum. çünkü, bence gençlerin önünde bir hukuk adamının duruşu, onların geleceğini etkileyecek şekilde düşüncelerini şekillendirebilir. özellikle onların devlet kurumlarına karşı olan tavırlarını şekillendirir. Ben karar verirken biri hasta mı? Annesi öldü mü? Aç olan çocukları var mı? bunları göz önüne almam gerektiğini düşünüyorum. Tüm bu gerçek hayat durumları benim için çok önemlidir. çünkü ben, cübbemin altında bir rozet taşımıyorum. Cübbemin altında bir kalp taşıyorum.”
Ne diyelim?
Darısı başımıza…