Eskişehir’deki AK Parti Ticaret Odası seçimlerinde ikiye bölünmüş durumda…
Genel Başkan yardımcısı ve Milletvekili Harun Karacan seçimlerde, Erdoğan Tekgöz’ü destekliyor.
Nuri Temizsoy, Mustafa önder, Fatih Düş gibi meclis üyeleri ile aralarında eski il başkanı Osman Yüksel’in de olduğu bazı AK Partililer Tekgöz’ü destekleyenler arasında…
Bu arada Tümsiad’ın da Tekgöz’e destek verdiği biliniyor
Her ne kadar “tarafsızız” deseler de, eski Bakan Nabi Avcı ve Milletvekili Emine Nur Günay’ın gönüllerinden Metin Güler’in başkan olması geçiyor…
Bu arada, meclis üyeleri Mustafa Birsen ve Ahmet Yapıcı başta olmak üzere, eski il başkanlarından Süleyman Reyhan, eski Milletvekillerinden Salih Koca, başta Sivrihisar ve Beylikova olmak üzere bazı ilçe belediye başkanları ile Birlik Vakfının da Metin Güler’e destek verdiği biliniyor…
Dışarıdan bakıldığında Eskişehir’deki AK parti bir anlamda “Kazan kazan”a yatırım yapmış gibi…
Yani…
Seçimden AK Partinin bir tarafı galip ayrılacak…
Eskişehir’deki CHP’de de benzeri bir durum söz konusu…
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Milletvekili Utku çakırözer, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt Metin Güler’i destekliyor Ticaret Odası seçimlerinde…
Büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in desteğinin ise Erdoğan Tekgöz’den yana olduğu tahmin ediliyor.
CHP’de de seçim sonunda bir taraf kazanıp, bir taraf kaybedecek.
Sonuç olarak…
Zaman zaman “Ticaret Odası Seçimlerine siyaset bulaştı” deniliyor ya…
Aslında hiçbir alakası yok…
Ticaret Odası seçimleri aslında, siyasi partiler içinde bulunan unsurların, birbirine güç gösterisinde bulunma zemini haline geldi.
Hatta…
Ticaret Odası seçimleri, partiler içinde yaşanan ayrışmayı artık iyiden iyiye su üzerine çıkartan bir süreç oluşturdu…
Şöyle düşünün:
Sahada koşan atlar var…
Bir de, aynı partide olmalarına rağmen, tribünde birbiriyle yarışan insanlar…
Sahada koşanlar yarışı kazanmak için koşarken, aynı tribünde oturan insanlar “Desteklediğim at kazansın da, benim param ve gücüm artsın, yanımdakinin ise ham parası hem gücü gitsin” diye bakıyor meseleye.
Yoksa…
Orada kimin oturacağı, orada oturmak isteyenlerin dışında, kimsenin umurunda bile değil…
....
Batmayacak firma da batar bu dedikoduyla…
Şu sıralar kimi görsek, selam dahi vermezden önce sorduğu tek bir soru var?
-“Sende haber çoktur. Kimler batmış-çıkmış sen bilirsin” sorusu.
Eskişehir'de şu sıralar insanların ilgilendiği tek konu, kimin iflas ettiği, kimin iflasın eşiğinde olduğu.
üstelik bu merak sahiplerinin büyük bir çoğunluğu da bu şehirde ticaret yapan insanlar.
Mevzu öylesine bir hale geldi ki, şehirde dedikodu adeta tavan yapmış durumda.
Bir market firması batıyor, gözler hemen diğer market firmalarına çevriliveriyor.
Demir tüccarı kepenk kapatıyor, anında diğer demir işi yapan firmalarla ilgili dedikodu ayyuka çıkıyor.
Bir müteahhidin zor durumda olduğu konuşuluyor, bu durumdan adeta bütün müteahhitler nasibini alıyor.
öyle ki:
“O da zor durumdaymış”, “Şu firma da batma noktasına gelmiş”, “bunun batması diğer sektördeki insanları da batırıyormuş” gibi söylenti ve dedikodular adeta ayyuka çıkıyor.
Başka şehirleri bilmeyiz ama Eskişehir'de dedikodu şeklindeki söylenti, tusunami'den de daha etkili bir doğal afet sanki.
Anında şehrin en ücra köşelerine kadar gidiyor bu söylentiler.
çıkan söylentiler bir anda herkesi telaşa sürüklüyor.
Bankalar başlıyor sıkıştırmaya.
Daha önce telefonla çıkan krediler, bu kez çıkmamaya başlıyor.
Alacaklılar bir anda kapıda beliriveriyor.
Mal verecekler vermiyor.
Eldeki evraklar işe yaramaz bir hale geliyor.
Sonuç olarak…
İşi son derece düzgün, hesabı kitabı yerinde, mali yapısı güçlü firma ve kişiler bir anda cendereye sokuluveriyor.
Bir-iki firmanın batışı ya da bir iki kişinin batma noktasına geldiği haberleri bile, o batan firmalar ile batacağı söylenen kişilerle aynı sektörde iş yapanlara adeta kabir azabı yaşatıyor.
Dedikodu ve söylenti ne yazık ki Eskişehir'de batmayacak firma ve kişileri dahi batma noktasına getiriyor.
.....
Verilen vaatleri ve projeleri toplasanız…
Neresi olursa olsun hiç fark etmiyor…
Ortada bir seçim varsa, vaatler ve projeler adeta havalarda uçuşuyor.
Projeler öyle eften püften projeler de değil hani…
üzerinde uzun uzun çalışılmış, büyük emek harcanmış, ayakları yere basan ve karşılığı da olan projeler…
Şu sıralar böyle bir süreç yaşıyoruz…
özellikle Sanayi ve Ticaret Odalarında yaşanan yarış, ortaya birbirinden güzel projeleri de çıkartıyor…
Adayların ortaya koyduğu ve bir vaat olarak deklere ettiği projelerin yarısı bile gerçekleşmiş olsa, Eskişehir’in ticareti patlar, sanayisi parmak ısırtır…
Ama…
Her zaman olduğu gibi büyük bir çoğunluğu gerçekleşmeyecek, bir zamanlar seçim öncesi söylenmiş olarak hatırlanacak ve kağıt üzerinde kalacak projeler…
önümüzdeki süreçte mahalli, milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak…
Aynı türden, düşünülmüş, emek verilmiş, ayakları yere basan vat ve projeler çıkacak ortaya…
Projelerin tamamına baktığınızda “Bunlar gerçekleşse Eskişehir Paris olur, Londra olur” diye düşüneceğiz…
Ama olmayacak tabii.
çoğunluğu seçim öncesi hazırlanan kitapçıklarda, gerçekleşmeyen vaat olarak kalacak…
Sonuç olarak…
Her şey ne yazık ki seçilene kadar…
Yukarıda da söylediğimiz gibi…
Neresi olursa olsun hiç fark etmiyor…
Ortada bir seçim varsa, vaatler ve projeler adeta havada uçuşuyor…
Bugüne kadar verilmiş vaat ve projelerin yüzde 20’si yapılabilseydi, Eskişehir’de bugün Golf sahalarının eksikliğinden, niçin metromuzun olmadığından, falan bahsediyor olurduk herhalde…