Şefaat demek, yapılan bir olumsuzluk ile günah işlenmesi ve buna karşılık verilen olumsuz bir puanın af edilip silinmesi demektir. Biz beşerler esasında puan alma yönünden daha doğduğumuz anda avantajlı kılınmışız. çünkü olumluluğa en az 2 kat ve en fazla 10 olduğuna olumsuzluğa ise eşit derecede karşılık puan verilmekte olduğuna Kasas-54 ve En’am-160 ncı ayetlerde değinilmiştir (Kasas-54. Diğer kitaplara inananlardan Kur'an'a da inananların ödülleri, güçlüklere göğüs gerip sabretmelerinden dolayı iki kat verilecektir. çünkü onlar kötülüğü /olumsuzlukları salih amellerle uzaklaştırırlar ve kendilerine verdiğimiz nimetlerden muhtaçlara yardım için pay ayırırlar /infak ederler. En’am-160. Şunu da iyice bilin ki, her kim bir iyilik /olumluluk yaparsa, kendisine yaptığı iyiliğin /olumluluğun on katına kadar karşılık verilecektir. Kim de bir kötülük /olumsuzluk yaparsa, ancak bir karşılığı ile cezalandırılır ve kendilerine asla haksızlık /zülum edilmez).
Şefaat etme yetkisi sadece Allah’a ait bir yetkidir ve Allah da ancak puan durumları ile niyetlerini uygun bulduklarını af etmektedir (Zumer-44. Onlara şunu da söyle; "Şefaat /affetme yetkisi sadece Allah'a aittir. Göklerin ve yerin tek sahibi ve yöneticisi de O’dur. önünde sonunda O’nun huzurunda toplanmak üzere O’na tekrar döndürülecek ve ilahi gerçekleri sonunda öğreneceksiniz). Allah’ın Levh-i Mahfuz’da belirlemiş olduğu kurallara göre uygun bulunanın günahının af edilmesinde Allah Meleklere izin vermekte ve görevlendirmektedir (Necm-26. Ve Allah, (puan durumunu) uygun bulup ve hoşnut da olup müsaade etmedikçe, göklerdeki Melekler kendiliklerinden hiç kimseye şefaat edemezler. Taha-109. O gün, sevgisi ve merhameti bol olan Allah'ın hoşnut olup uygun göreceğine olmak üzere ve görevlendireceğinden başkasının şefaati faydalı olmayacak). Ve Melek de olsalar, hiç kimsenin de Allah’ın izin vermesi dışında kendiliğinden ve Allah’ın adına hiç kimseye şefaat edemeyeceğine de dikkat çekilmektedir (Enbiya-28. Allah, Meleklerin yaptıklarını, yapmakta olduklarını ve yapacaklarını bilir. Onlar, Allah'ın evrensel ilahi kurallara göre uygun buldukları ve izin vereceği kullarından başkasına ve O'nun izni olmaksızın şefaat (af ve yardım) etmezler, gücü ve azameti nedeniyle de Allah'a daima samimi bir saygı içindedirler. Bakara-255. Şunu da iyi bilin ki, Allah'tan başka ilah yoktur ve O her zaman dipdiridir /Hayy’dır. Her şeyi yaratan ve gözetendir /Kayyum’dur. O’nda yorgunluk da uyku da yoktur. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur ve izni olmadan hiç kimse O’nun adına şefaat edemez). Dolayısıyla Allah’ın bizzat af etmesi veya izin verip görevlendireceği dışında hiç kimsenin ve aracı olmak üzere de yine hiç kimse veya eşyanın olmayacağı Yunus-3, 18, En’am-51, birden fazla ayette açıklanmıştır Yunus-3. Şu kesin bir gerçektir ki gökleri ve yeryüzünü altı dönemde /aşamada yaratan, sonra da tüm işleri yönetmek üzere arş üzerine egemen olan Rabbiniz, Allah'tır. O'nun izni olmadan hiç kimse bu düzeni değiştiremez ve başkasına şefaat /günahlarını af edemez. Yunus-18. Şirk koşanlar, Allah'ın yanında, kendilerine ne zarar, ne de yarar veremeyen şeylere tapıyorlar ve "Bu taptıklarımız, Allah’la beraber ve O'nun bize şefaat etmesi /günahlarımızı af etmesi için aracılık edecekler" diyorlar.
Yine ayetlere baktığımızda, beşer olarak bizlerin saygın bulduğumuz, hatta peygamber gibi ilahî görevlilerin bile Allah’ın izin vermesi olmaksızın doğrudan şefaat edemeyeceklerine değinilmekte olduğunu görmekteyiz (Sebe-23. Ey insanlar! Şunu iyice bilin ki, kıyamet günü, Allah izin vermeden ve Allah’tan öncelik verdikleriniz de dahil hiç kimsenin şefaati olamaz. Zuhruf-86. O gün, şirk koşanların ve riyakârların /münafıkların Allah dışında bağlandıkları şeyler (kişi, eşya, nefs vs) bekledikleri gibi hiç kimseye şefaat edemezler. Bildirdiğimiz gerçeklere içtenlikle iman etmiş olanlardan, ancak Allah'ın uygun bulup izin verecekleri varlıklar böyle bir yetkiye sahip olabileceklerdir).
Buna göre de, biz insanların herhangi bir peygamberi şefaatçi diye tanımlayıp, Allah’ın yerine izin vererek O’nun şefaat etmesini umarak dua etmemiz yanlış olacaktır. Bu konu Sebe-23 ncü ayet gibi Al-i İmran-135 nci ayette de vurgulanmaktadır (Al-i İmran-135. Yine bu kişiler (Muhsin olanlar) bir olumsuzluk yaptıkları, yahut nefslerine mağlup olup kendilerine zarar verdiklerinde, hemen işledikleri hatalarının affı için Allah'a dua etmeye, yalvarmaya başlarlar. çünkü Allah'tan başka hiç kimsenin günahlarını affetmeyeceğini bilirler ve bu bilinçle de günah işlemeye devam etmezler).
Peygamberlerin de birer görevli olarak Dünya’da bulunmaları sırasında, peygamberlik görevlerinde sınavda oldukları ve beşer olmaları nedeniyle de onların da günah işleyebilecekleri, bunun için de şefaat için Allah’a dua etmelerinin istendiğini İsra-25, Hud-3, Enfal-29, Muhammed-19, Feth-2, Mümin-55 ve Nasr-3 ncü ayetlerde değinilmektedir (Muhammed-19. Ya Muhammed! Hiç şüphen olmasın ki, Allah'tan başka ilah yoktur ve Allah’tan bağışlanma için dua ederken, hem kendi günahların için, hem de mümin erkeklerin ve mümin kadınların günahları için de bağışlanma dile. çünkü Allah, hepinizin yaptıklarınızı ve girip çıkışlarınızı ayrıntıları ile bilmektedir. Fetih-2. Sana vermiş olduğumuz elçilik görevindeki çabanda sebat et ki Allah, Senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, nimetlerini versin ve Seni dosdoğru olan yola /sıratın müstakiyme /olumlu nefsleri orta düzeyde uygulama /kesin hükümlere göre yaşama yoluna yönlendirsin. Mümin-55. öyleyse Sen de, şirk koşan ve riyakâr olanların davranışlarına karşı sabırlı ol ve azimle mücadelene devam et. çünkü Allah'ın sözü gerçektir. Sen kendi günahların için Allah'tan bağışlanma /şefaat iste ve Rabbine sabah-akşam teşekkür etmek üzere O'nu tespih et /O’nu an ve sadece O'ndan yardım dileyecek şekilde dua et. Ra'd-30. Ya Muhammed! Sana vahyettiğimiz Kur'an'ı, ilk muhatabın olarak onlara anlatasın diye, daha önce pek çok ümmetin /milletin gelip geçtiği bölgede ve birçoklarının tanıdığı bir milletin /ümmetin içinden Seni elçi olarak seçtik. Buna rağmen onlar halâ Rahman’a şirk koşup duruyorlar. Onlara "Benim Rabbim tektir ve O'ndan başka ilah yoktur. Ben yalnızca O’na tevekkül ederim ve tevbe edip af etmesini sadece O’ndan dilerim” açıklamanı yap).
Haftaya inşallah aynı konuya devam etmek ümidi ile.
NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi NöVAK Vakfının "SON DAVET KUR'AN (Kısa tefsirli tercümesi)", "İSLÂM'IN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL" ve "OKU! KONULARINA GöRE KUR'AN AYETLERİ" kitaplarında bulabilirsiniz.
NOT-2: 19 NİSAN 2017 çarşamba günü saat 17.30-19.00 da ise özdilek Sanat Merkezinde Halka açık "KUR'AN SOHBETLERİ"ne inşallah devam edeceğim.
NOT-3: 12 Mayıs 2017 Cuma akşamı saat 22.45’te Cem TV’de “KUR’AN’A GöRE KUR’AN” konusunu konuşmaya devam edeceğim.