"Roma İmparatorluğu en güçlü olduğu dönemde Hazreti İsa da Hıristiyanlığı yayma çabasında. Kilise Hıristiyanlığın yayılması için insanlardan bağışta bulunmasını istiyor. Roma İmparatorluğu bu durumu fark ediyor ve halkın vergilerini arttırıyor. Bunun üzerine insanlar Hazreti İsa'ya gidiyorlar. "Biz şimdi ne yapalım? Zaten yoksuluz. Parayı kiliseye mi verelim? Yoksa İmparatorluğa mı?" Diye soruyorlar.
Hazreti İsa verginin ödenmesinin daha doğru olacağını söylüyor önce. Ardından da "Sezar'ın hakkı Sezar'a" şeklinde, bugün hala kullanılan sözü söylüyor"
"Sezar'ın hakkı Sezar'a" sözünün hikayesini Yılmaz Büyükerşen kürsüden ANLATIYOR.
Odunpazarı belediyesinin düzenlediği "Eskişehir'de iz bırakanlar" kitaplarının tanıtım töreninde yaptığı konuşmaya bu hikaye ile başlıyor.
Ardından...
-"Gençken Vefa Bozacısı ismini çok sık duyardım. Sonunda İstanbul'a gittiğimde Vefa bozacısı'nın olduğu yeri gidip gördüm. O ana kadar Vefa'nın İstanbul'da bir semt olduğunu da ne yalan söyleyeyim, bilmiyordum" diyor.
Ve bu iki hikayenin ardından da, ödül vermenin insanları önemseme anlamı taşıdığını, ödül alanların, aldıkları bu ödüller sayesinde daha da motive olduğunu söyleyerek "Yöneticilik yaptığım her dönemde ödüllendirme yöntemini hep uyguladım. Siz de bunu mutlaka yapın" tavsiyesinde bulunuyor.
Yılmaz Büyükerşen, ödüllendirmenin de önere edilmenin de insanlar yaşarken yapılması gerektiğini de söylüyor.
-"Bizde genellikle insanlar öldükten sonra yapılır bu işler. O yüzden çok da amacına uygun olmaz. İnsanlar bu ödüllendirmeleri yaşarken görmeli. Onun gururunu hayattayken yaşamalı. İnsanlara değeri yaşarken verilmeli. Öldükten sonra verilmemeli" diyerek tamamlıyor sözlerini.
......
İki açıklamaya gelen tepkiler
İki gün içinde iki isim tarafından iki ayrı açıklama Eskişehir'de çok tartışıldı.
İlk açıklama, Eskişehirspor teknik direktörü Alpay Özalan'ın referandumda "Evet" diyeceğini beyan ettiği video görüntüsünü sosyal medya hesabından yayınlamasıydı.
Diğeri ise...
Başbakan Binali Yıldırım'ın bir konuşma sırasında, ikinci kez "Tatarı gitti beteri geldi" benzetmesini yapmasıydı.
Her ikisi de çok konuşuldu Eskişehir'de.
Her ikisi de çok tepki gördü.
Eskişehirspor taraftarları Alpay Özalan'ın videolu açıklamasına tepki gösterirken, Eskişehir'deki Tatarlar da Başbakan'ın ikinci kez yaptığı benzetmeye tepki gösterdi.
Sonuç olarak.
Her iki açıklamanın da Eskişehir'de AK Parti cephesine bir katkı sağladığını söylemek zor...
.....
1960 yılına kadar Eskişehir'de
Atatürk heykeli yoktu...
Aynı toplantıda konuşmasını sürdürürken 1960 yılına kadar Eskişehir'de Atatürk heykeli olmadığını söylüyor Büyükerşen.
"Bir grup genç Üniversitenin temellerinin atıldığı, sonra İşçi Bulma Kurumu olan ve ne acıdır ki geçtiğimiz yıllarda yıkılan binanın önünden Vilayet binasına kadar yürüdük ve beraberimizde götürdüğümüz Atatürk heykelini şimdiki vilayet binasının ana kapısının önüne koyduk. Çevresinin düzenlenmesini istedik. Çevresi düzenleninceye kadar nöbet tuttuk. Sonunda vali Atatürk heykelinin çevresini düzenlettirdi. Daha sonra bir yarışma ile vilayet meydanında bulunan Atatürk anıtı yapıldı. O günden bu yana o anıtın önünde törenler yapıyoruz. Ben her törende Atatürk heykelinin yanında bulunan Gençliğe Hitabı mütemadiyen okuyorum. Şu sıralar defalarca okumak gerekiyor." diyor.
Bu süreçte Atatürk heykeli olmayan her yere Atatürk heykelleri temin ettiklerini söylüyor Büyükerşen.
Sonra lafı Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan At üzerinde Atatürk heykeline getirip, o günden bu yana Atatürk heykeli isteyenlerin bu isteklerini yerine getirdiğini de belirtip:
-"Atatürk'ün at üzerinde tüm heykelleri askeri kıyafetlidir. Bulvarın üzerine koyduğumuz Atatürk heykelini kendi ellerimle yaptım. At üzerinde sivil kıyafetli tek Atatürk heykelidir ve bu heykel Eskişehir'e armağanımdır." diyor...
.....
Biraz da gülmek lazım
Bir gün iki sarhoş arkadaş mezarlığın duvarına yaslanmış şarap içiyorlarmış. O sırada karşıdan bir cenaze görünmüş. Sarhoşlardan biri merak edip, gidip cemaate sormuş:
-"Nesi vardı? Neden öldü?"
-"Bu adam hep içerdi, hep sarhoş gezerdi, ayyaşın biriydi..!"
Bu cevap üzerine, arkadaşının yanına gidip,
-"O da bizim gibi çok içiyormuş" der.
Korkan iki arkadaş içmeye ara verirler. Beş dakika sonra başka bir cenaze görünür köşeden. Yine aynı sarhoş merak edip koşar cenazenin yanına ve sorar:
-"Neden öldü?"
-"Takdir-i ilahi, hiç içki içmez, sigara bilmez bir adamdı!"
Sarhoş, koşa koşa arkadaşının yanına gelir ve:
-"İçelim anasını satayım! İçenle içmeyenin arasında 5 dakika fark var!"
Sezar'ın hakkı Sezar'a...
"Roma İmparatorluğu en güçlü olduğu dönemde Hazreti İsa da Hıristiyanlığı yayma çabasında. Kilise Hıristiyanlığın yayılması için insanlardan bağışta bulunmasını istiyor. Roma İmparatorluğu bu durumu fark ediyor ve...