ŞİDDETTE EŞLERİN HATALARI - 1

Şiddet kelimesi, bizlere daima erkeğin kaba kuvvet kullanarak eşini dövmesi, daha da ilerisi öldürmesini çağrıştırır. Halbuki şiddet, vurmalı, dövmeli olabileceği gibi, onun kadar, fakat daha uzun etkili olanı psikolojik veya manevi şiddettir, diğer bir ifade ile mobbing'tir. Bu tip şiddette kişi, sinsidir, gaddardır, merhametsizdir, olumsuz ön yargılıdır ve baskıcıdır. Amacı da üzmektir, sıkıntı duyulmasını sağlamaktır ve bıktırıp illallah ettirmektir. Böylesi manevi şiddet gösteren bir nevi ruhsal tatmin olmakta, çünkü içten içe karşısındakinin üzüntüsünden zevk almaktadır.
Manevi baskı uygulayan kişi kadın eş de olabilir, erkek eş de.
Kadının gerek maddi, gerekse manevi şiddete maruz kalmaması için, evlenme kararını vermeden önce şu konulara özellikle dikkat etmelidir:
• Kadın, maddi gelirli olmalıdır. Ancak bu geliri, eşi ile aynı düzeyde veya daha az olmalı, fakat kesinlikle çok daha fazla olmamalıdır. Resmi veya resmi olmayan bir görevi, işi de varsa, kesinlikle eşinden daha üst düzeyde olmamalıdır. Çünkü ülkemiz erkeği, gördüğü aile terbiyesinde, daima kızlardan üstün ve öncelikli olduğu ön yargısı ile yetiştirilmiştir. Bu ön yargısını da, hangi düzeyde eğitim alsa da maalesef üzerinden atmamakta ve evlendikten birkaç yıl sonra evliliğini olumsuz etkileyecek kadar bunu kendisine kolayca sorun olarak görmeye başlamaktadır. Temelde ise, bu farklılığı erkeklik duygusu ile özdeşleştirmekte ve erkeklik imajını olumsuz etkileyici olarak değerlendirmektedir. Kompleks haline getiren erkek eş, bazen de gergin ve çabuk kızan bir kişilik yapısına dönüşüm göstermekte veya sinsi sinsi laf atan, en ufak bir aksamayı hemen ve acımasızca eleştiren, küçümseyen, hatta hakaret de eden davranışlara yönelebilmektedir.
•Eğitim görmüş olmalıdır. Bu eğitimi, ya evleneceği kişi ile aynı veya yakın olmalı, arada uçurum bulunmamalı, fakat erkeği de geçmemelidir. Çünkü erkekler, kendilerinden üstün eğitimliyi çoğunlukla kolay kolay benimseyemez ve uyumda zorlanırlar.
•Alkolik, uyuşturucu madde kullanan veya kumar alışkanlığı, hatta hergün kahveye gitme alışkanlığı olan kişi ile evlenmeye yanaşmamalı ve daha baştan böylesini red etmelidir. Çünkü böylesi bir erkekte öncelik bu alışkanlıklarıdır ve eşi için bunlardan vazgeçmesi de ancak gerçek ve içten olan bir sevgi ile mümkündür. Ayrıca bu kişinin, bu alışkanlıkları paylaşmakta olduğu erkek arkadaş grubu da mutlaka vardır. Evlenmesi ile birlikte eski arkadaş grubunun "kılıbık oldun, hanım evladı oldun, erkek dediğin böyle teslim olmaz" şeklindeki alaycı yaklaşımlarına muhatap olmamak için, eski alışkanlıklarını ya devam ettirecek ve arkadaşlarına erkekliğini ispat edecek veya başlangıçta sanki vaz geçmiş olacak, ancak cicim aylarından sonra tekrar eski alışkanlık ve grup beraberliğine dönecektir. Bu da çoğunlukla eşleri eleştirel yaklaşımlı, mobbing uygulayan, belki de şiddet uygulayan bir konuma sürükleyecektir.
•Evlenmeyi, anne-babalardan farklı ve kendi başlarına baş başa yaşayacakları, baş başa yemek yiyecekleri, akşamları birlikte oturup sohbet edecekleri bir evde oturmak olarak bilmeli ve şartlar uygun ise mutlaka bu düzenlemeyi sağlamak üzere evlenmelidir. Çünkü, eşinin anne-babası veya en yakını, ne kadar iyi olursa olsun, nihayet bir 3 ncü veya 4 ncü kişi olmakta ve onun varlığı, eşlerin kaynaşmasını, birbirlerine ısınmalarını, sorunlarını paylaşmalarını, hatta içten gülmelerini, yerine göre birbirlerini yapıcı şekilde eleştirme konuşmalarını, ağlamalarını, birbirlerine hitap şekillerini, kısacası doğal davranışlarını engelleyici etki göstermektedir. Dolayısıyla her iki eş de, sürekli rol yapmak zorunda kalmakta, zamanla da, farkında olmadan çabuk sinirlenen, gergin birer insan haline gelmektedirler. Bu da çoğunlukla eşleri eleştirel yaklaşımlı, mobbing uygulayan bir konuma sürükleyecektir (A'raf-189. Allah sizi tek bir nefsten yarattı. Ondan da erkek olarak eşini var etti ki birbirlerine ısınsınlar).
•Beğendiği erkeği, vazgeçilmez diye düşünüp, ebeveynlerinin hilafına onunla kaçma hatasını kesinlikle işlememelidir. Çünkü kaçışlı bir evlilik bazı riskler taşıyacaktır. Örneğin böylesi bir davranışla evlenme, bir süre sonra bir taraftan hem eşi, hem de eşinin ailesi tarafından "madem ki kaçmayı göze aldı, artık bana ve bize mecburdur, her istediğimizi de yapmak zorundadır, nazımıza, kahrımıza da katlanacaktır" gözü ile bakılmaya başlanacaktır. Hele erkek eş, zayıf bir kişilik yapısında da ise, kendini bulunmaz Hint kumaşı zannetmeye ve kibirli, kaprisli bir kişiliğe dönüşebilecektir. Diğer taraftan kadın, kendi ebeveynleri ve yakınının güvencesini kaybetmiş olacak ve arada artık soğukluğa yol açılacaktır. Böylesi bir güvencesizlik ise, zamanla yalnızlık duygusuna neden olacak ve tüm bu olumsuzluklar, zamanla onu sinirli, alıngan ve tahammülsüz bir kişilik yapısına sokacaktır. Bu da çoğunlukla eşleri eleştirel yaklaşımlı, mobbing uygulayan bir konuma sürükleyecektir.
•Flört ve /veya nişanlılık döneminde sık sık kavga ediyorlarsa, hele kıskançlık gibi bahanelerle bir defa bile tokat yemişse, kesinlikle o erkek ile evlenmemeli ve hoş gören konuma girmemeli, "Beni seviyor ki kıskanıyor ve bu nedenle böyle kaba davrandı" yanılgısına girmemelidir. Hele, incelik ve duygusallıktan uzak kaba ve gurur kırıcı, küçük görmeye yönelik yaklaşımlı konuşma ve hitaplarda sık bulunuyorsa, kesinlikle beraberliğe en kısa zamanda son vermelidir. Çünkü böylesi bir erkek demek, evlenince bu tür kırıcı davranışlarının kat kat fazlasını uygulayacak kişi demektir. Ne eğitim, ne makam, ne de zaman, böyle bir kişilik yapısını değiştirmez.
Kısmetse aynı konuya haftaya devam etmek üzere.

NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi NÖVAK Vakfının "SON DAVET KUR'AN (Kısa tefsirli tercüme)" ve "İSLÂM'IN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL" kitaplarında bulabilirsiniz.
NOT-2: 25 Mart 2015 Çarşamba günü saat 17-30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde Halka açık "KUR'AN SOHBETLERİ"ne inşallah devam edeceğim.