-"Son yapılan seçimin sonuçları sıradaki mahalli seçimler için iktidar partisine doping oldu…
Daha doğrusu…
Ortaya çıkan sonuçlar ile iktidar partisi mahalli seçimler için daha da umutlu hale geldi.
Eskişehir’de bu umut tavan yapmış vaziyette.
Bunu, seçim sonuçlarını sıcağı sıcağına değerlendiren milletvekili Nabi Avcı’nın “sonuçlar, mahalli seçimlerin işaret fişeği” benzetmesinden rahatlıkla anlayabiliyoruz…
Dahası…
Seçim öncesi kurulan Cumhur ittifakının seçimden sonra da sürecek olması, hatta mahalli seçimlere de taşınacağının söylenmesi, Eskişehir Belediyelerini alma konunda, iktidar partisini bir hayli cesaretlendirdiğini söylemek yanlış olmasa gerek…" diye bir yazı yazmıştık seçimin hemen ardından.
-"AK parti Eskişehir’de milletvekili genel seçimlerinden birinci çıktı…
İyi de, bu yeni bir şey değil ki…
AK Parti bugüne kadar yapılan tüm seçimlerde Eskişehir’de birinci parti çıkıyor ve her birinci çıktığı seçim sonrasında “mahalli seçimler cepte” zannediyordu…
Sonuç hiç de öyle olmadı…
Her genel seçimde Eskişehir’den birinci çıkan AK parti, her mahalli seçimde sırasıyla birer belediye kaybetti." Diye bir de hatırlatmada bulunmuştuk aynı yazıda...
Bazılarının durumu "Ama bu defa durum farklı. Bu defa AK parti MHP ittifakı var ve bu ittifak mahalli seçimlere de taşınacak” dediğini hatırlatıp:
-"İyi de…
Sözü edilen AK parti-MHP ittifakı mahalli seçimlere taşınır mı taşınmaz mı bilemiyoruz ama resmi olmayan ittifaklar zaten her mahalli seçim öncesi CHP’li adaylar etrafında kendiliğinden oluşuyor…
CHP’li belediye başkanları sanki sadece CHP’lilerin oylarıyla mı seçiliyor?
Elbette değil…
Her mahalli seçimde, genel seçimde AK parti, MHP, HDP ve diğer partilere oy veren birçok seçmenin oyunu alıyor CHP’li adaylar…
Bunun, önümüzdeki seçimlerde de olmayacağını kim söyleyebilir ki?
örneğin MHP 'İttifak o zamandı. Mahalli seçimde her belediye için aday göstereceğiz" diyebilir.
O yüzden, son yapılan seçim sonuçlarını önüne alıp, AK parti ve MHP oylarını alt alta toplayarak, Eskişehir’deki belediyeleri kazanacağını umut edenler önümüzdeki seçimlerde 4’ncü yanılgı ve hayal kırıklığını birlikte yaşayabilir.
Uzun sözün kısası....
Hesabı başka kriterler üzerinden yapmakta yarar var…
Zira…
İttifak üzerinden yapılacak hesabın şaşma ihtimali yüksek olabilir…" diyerek bitirmiştik yazıyı.
Geldiğimiz noktada söylediğimiz adeta çıktı ortaya.
MHP mahalli seçimlerde ittifakı devam ettirmeyeceğini ve seçimlerde partinin her belediye için aday göstereceğini açıkladı.
Bu durum, Cumhur ittifakının mahalli seçimlerde de devam edeceği üzerinden hesap yapan AK Partililer için hoş bir durum olmasa gerek.
Zira...
AK Parti oyunun üzerine MHP oylarını da koyup "Mahalli seçimleri kazanırız" hesabı bu yeni durumla ortadan kalkmış oldu.
O yüzden, bugüne dek AK Parti+MHP oyları üzerinden hesap yapıp "Belediyeleri rahat kazanırız" diye düşünen AK Partililer, değişen durum karşısında "Bu seçimlerde biz MHP'den nasıl oy alırız?, Erdoğan'a oy veren MHP'liler bizim belediye başkan adayına oy verir mi?" sorularına cevap bulmak için kafa patlatacak gibi...
çünkü...
Sadece AK Parti oyları hiçbir seçimde AK Partinin belediyeleri kazanmasıne yetmedi...
Şimdi de yeteceği şüpheli..
.....
CHP'nin en azından mevcut başkanları aday gösterme seçeneği var. Ya AK Partinin?
Mahalli seçimlerde AK Parti ve CHP'nin Eskişehir'de gestereceği adayların kim olacağı merakı var şu günlerde.
Soru zaman zaman bize de soruluyor.
Sadece tahminimizi söyleyebiliyoruz zira ileride ne olacağını bilme yeteneğimiz falan yok.
CHP'nin var olan 3 belediye başkanı ile devam etme ihtimalinin yüksek olduğunu söylüyoruz öncelikle.
Yine CHP'nin "Her 3 belediye başkanı da başarılı. Herhengi birini değiştirmek kamuoyunda 'kendileri bile başarısız bulmuş ki yerine başka isim koyma ihtiyacı duymuşlar' algısı yaratır" düşüncesi içinde olma ihtimali bir hayli fazla.
Yani...
CHP'nin elinde hiç bir şey olmasa bile yeniden aday gösterebileceği mevcut belediye başkanları var.
Bu konuda asıl sıkıntı yaşanacak olan parti AK Parti gibi görünüyor.
Zira...
özellikle Büyükşehir adaylığı konusunda ismi geçen birkaç isimden 2'si zaten milletvekili.
Yani Harun Karacan ile Nabi Avcı'dan bahsediyoruz.
Odunpazarı için Volkan Doğan ismi çok konuşulsa da parti çinde Odunpazarı için talipli sayısı bir hayli fazla.
Tepebaşı'nda ise tam bir bilinmezlik, Tepebaşının kaybedilmesini adeta kabullenme halleri var.
Büyükşehir'e gösterilecek adayın aynı zamanda Odunpazarı ve Tepebaşı belediyelerinin alınması ya da kaybedilmesinde etkili olacağı hesap edildiğinde...
öte yandan...
Odunpazarı ve Tepebaşı'na gösterilecek adayların aynı zamanda Büyükşehir'in alınması ve kaybedilmesine büyük etki yapacağı düşünüldüğünde...
AK Partinin, isimleri geçen adaylar arasından, birbirleriyle uyum sağlayan, seçimi kazanmada birbirlerine olumlu yönde katkı sağleyecek bir takım oluşturması kolay olmayacak gibi.
Kısacası...
Mahalli seçimlerde gösterilecek adaylar konusunda CHP nin elinde en kötü ihtimalle mevcut belediye başkanları var.
Bu başkanların yeniden aday gösterilmesi konusunda CHP'nin, kamuoyunda destek bulur-bulmaz bilemeyiz ama "Başkanlar başarılı olduğu için yeniden aday gösteriyoruz" deme gerekçesi de var.
O yüzden...
Bu konuda asıl sıkıntı ve sancı, AK Partinin göstereceği adaylarda ve bu göstereceği adaylarla seçimleri kazanacak iyi bir takım yaratıp yaratamayacağında galiba...
.....
Bir yazı kaleme almıştık ekonomik
kirizin patladığı günlerde
Böylesine krizin kapıda olduğu günlerde, vatandaşa tasarruf çağrısı yapılırken, devletin de tasarruf içinde olması gerektiğine yönelikti yazımız.
Ve şöyle demiştik...
"Bugün valilerden tutun da 5-10 bin nüfuslu ilçe belediye başkanlarının altında bile neredeyse 5-10 milyon liralık, hem de birden fazla makam araçları var…
Bugün, daire müdürleri ve kamu statüsündeki oda ve dernek başkanlarının altında milyonluk makam araçları mevcut…
Yukarıda saydığımız kamu görevlilerine ait olan sosyal tesislerden, lojmanlardan, temsil ağırlama giderlerinden falan bahsetmiyoruz bile…
Ekonomist falan değiliz…
Akıl vermeye falan da asla kalkmıyoruz…
Ancak…
Döviz fiyatları durdurulamazken…
Dolar 7, Euro 8 liraya dayanırken.
Bu yükselişin iğneden ipliğe her türlü mal ve hizmete yansıyacağı söylenirken…
Bankalar kredi ve teminat mektubu vermeyi kesmişken.
Kredi ile üretim yapan işyerleri için çanların çaldığı belirtiliyorken.
Yabancılar, Türk lirasının döviz karşısında aşırı değer kaybından sonra “Türkiye’nin borcunu ödeyemez hale geldiğini” düşünürken.
Bu beraberinde, yabancı yatırımcının ülkeye gelmeyeceğinin göstergesi olduğu ifade edilirken…
Kısacası ülkede ekonomik anlamda büyük bir endişe yaşanırken…
ülkede yapılacak ilk iş: kamuda kapsamlı bir tasarruf tedbiri uygulaması başlatılamaz mıydı?
Devlet alacağı bu tasarruf tedbiri kararıyla, milyon liralık makam araçlarından kurtulup, vatandaşına ekonomik savaşı kazanmada ne denli kararlı olduğunu gösteremez miydi?
Bu yöntem ile elde edilen gelir, ülkenin iç ve dış alacaklıları nazarında belirli bir güveni oluşturmaz mıydı?"
Bayram tatili boyunca aileyi bayram ziyaretlerine yaşıyan, alışveriş yapan, piknik alanlarında bulunan pek çok makam aracına denk geldik.
Bu yüzden yeniden yazma gereği duyduk...
Yine söyleyelim.
Kamuda bu savurganlık olduğu müddetçe vatandaşa savurganlığı ve tasarrufu anlatamazsınız....
.....
Biraz da gülmek lazım
Kriz yüzünden işten çıkarılan bir akademisyen ile bir gazeteci yurt dışına çıkmışlar. Bir süre yiyip-içip eğlenmişler.
Doğal olarak paraları çabucak tükenmiş. İş aramışlar ve bir çitlikte hayvan pisliklerini ahırdan kürekle kazıyıp çöp römorkuna atma işi bulmuşlar. Bir süre çalışmışlar, başarılı olmuşlar, çiftlik kahyası da onları sevmiş ve hallerine acıyarak "Size daha kolay bir iş vereceğim" diyerek onları yumurta paketleme işinde görevlendirmiş .
"Bunların irilerini ve iyilerini bu taraftaki kutulara, küçük ve kötülerini bu taraftaki kutuya koyacaksınız" demiş.
Fakat bizimkiler çok yavaş çıkmışlar, "Bu iyidir, değildir, küçüktür, büyüktür" tartışmaları ile işleri aksatmışlar.
Onları gözleyen kahya yanlarına gelmiş, "Siz Türkiye'de ne iş yapıyordunuz? " diye sormuş. Bizimkiler "Gazeteci" ve "Akademisyen" diye cevaplamışlar.
Kahya, "Belli belli, sizin Türk aydını olduğunuz belli" demiş.
"çok iyi b..k atıyorsunuz ama iyi ve kötüyü ayırt etmeyi bir türlü beceremiyorsunuz!"