SINAVLA MESLEK SEÇİLMEZ

Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu, Türk eğitim sistemini Avrupa’daki sistemle eşdeğer düzeye ulaştıracak olan adımların detaylarını açıkladı. Sayın Çubukçu, bu sisteme 2013-2014’te tamamen geçilmiş olacağını...

Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu, Türk eğitim sistemini Avrupa'daki sistemle eşdeğer düzeye ulaştıracak olan adımların detaylarını açıkladı. Sayın Çubukçu, bu sisteme 2013-2014'te tamamen geçilmiş olacağını açıkladı. Anadolu liseleri sınavını kazanamayanların meslek liselerine, gideceğini de belirtti.
Elbette Milli Eğitim Bakanlığı eğitim-öğretim sitem ve programları ile karar alabilir. Denecek bir şey yok. Ancak alınan kararlar, çağdaş eğitim normların uymuyor, belli bir kesimi de zor durumda bırakıyorsa, bunun ne mazereti ne de kabul edilir bir tarafı vardır. Çünkü sınavı kazanamayan öğrencilerin, meslek liselerine devam etmesi, hem öğrencileri hem de meslek liselerini, kamuoyu nazarında güç durumda bırakır. Hatta bu öğrenciler toplum ve aileler nazarında potansiyel suçlu gibi görülür
Doğrudur. Genel liseler üniversiteye öğrenci hazırlayan okullardır. Genel liseyi bitirdiği halde el berecisi de olmayan öğrenciler, vasıfsız eleman olarak toplumda iş bulmakta zorluk çekmekteler. Ancak bu durum öğrencilerin değil siyasi iktidarların kabahatidir. Çünkü Batı ülkelerinde olduğu gibi, Öğrenciler, İlköğretim okullarında, sınavsız olarak meslek liselerine ve üniversitelere, yönlendirilmiş olsa idi bugünkü olumsuz tablo meydana gelmez.
Oysa batı ülkelerin de meslek liselerine kazanamayan çocuklar gönderilmiyor. O ülkelerde bu belirlemeyi eğitim sistemleri yapıyor. Nitekim BATI ÜLKLERİNDE ÖĞRENCİLER, ORTA ÖĞRETİME GİRDİKTEN SONRA VEYA YALNIZ BİR YILLIK BİR GEÇİŞ PROĞRAMI SONUNDA, TEKNİKVE MESLEK DALLARA AYRILMALRINI ÖNGÖRMEKTEDİR. Diğer bazı ülkelerde de ortaöğretim başında, ortak ve bazen de az sayıda seçmeli dersler koyarak, bu konuda orta bir yol izlenmektedir.
Yine Japonya' da, teknik eğitim, çok küçük yaşlarda başlar. Zorun eğitim kademesinde FEN ve DOĞA BİLİMLERİ dersleri alan öğrencilerin teknik konularla olan ilgileri, teknoloji endüstri müzeleri ile üretim merkezlerine ve fabrikalara sıkça yapılan gezilerle geliştirilir ve pekiştirilir.
Dünyada, insan onuruna yakışan bu tür sistemler varken, Türkiye' de sınavla öğrencilerin hangi okula gideceğinin belirlenmesi, işin kolayına kaçmak değil de nedir?
Şu bir gerçek ki ülkemizde, sıkça seçimlerin yapılması neticesinde değişik siyasi partilerin hükümet olması kabinedeki Milli Eğitim Bakanlarının da sıkça değişmesine neden olmaktadır. Her bakanın da uygulayacağı sitem ve programların da değişik olması eğitim sistemini, " YAZ-BOZ TAHTASINA" çevirdi. Ayrıca her dönem nedense, Milli Eğitim Bakanlığı uzmanlarının, bir kenara itildiği, önerilerinin dikkate alınmadığı ve yeterince kendilerinden yaralanılmadığı da bir gerçektir.
Milli Eğirim Bakanlığında, süreç ve tablo bu olunca Türkiye'de, siyasi iktidarlar, çağdaş eğitim normlarını yakalayamadı. Sürekli de işin kolayına kaçtı. En önemlisi de çocuk ve gençlerimizi ileri yaşamı boyunca kişiliğini etkileyecek, toplumda etkin rol almasının yanı sıra, insanlarla ilişkilerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesinde, çok önemli bir yeri olabilecek bir mesleği nasıl seçeceği, karara vermesinde en önemli etkenlerin, neler olduğu hep göz ardı edilmiştir. Bu seçimde rol oynayan toplumsal, politik ve ekonomik etkinleri yanı sıra, anne babaların, geçmişte gerçekleştiremediği özlemleri veya çocuğu için daha iyi bir yaşam sürdürmesi istekleri de etkili olmuştur.
Oysa insanımız kişilik özelliklerini çok iyi tanımadan, meslekler hakkında yeterli bilgiyi sağlamadan sınavla meslek seçimi yapmasını istemek haksızlıktır. Şayet Milli Eğitim Bakanlığı insan onuruna yakışmayan sınavla meslek seçiminde ısrar ederse, gençlerimiz, istedikleri veya yapabilecekleri bir meslek seçemedikleri zaman, işini sevmeyen, düşük verim sağlayan, mutsuz, çevresini de mutsuz eden, kendisini geliştirmeyi düşünmeyen, dengesiz bir kişilik geliştirecektir. Bu durum uzun yıllar sürecek, başarısızlık, doyumsuzluk, gerginlik ve kaygılara da neden olacaktır.
Siyasi iktidarlar, özellikle de Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, artık gerçekleri görmeli, işi kolayına da kaçmadan, çağdaş meslek seçme normlarını, milli eğitim sitemine kazandırmalıdır. Çünkü gencin bilişsel gücü, amaçları, mesleki planları, fiziki özellikleri, sağlık durumu, vücut yapısı, sosyal gelişim ve uyumu, boyu, ağırlığı, kusursuzluğu ya da çok uzun boylu olması, sessiz, sakin, mücadeleci, kavgacı, sinirli, insancıl, iyimser, sabırlı, sebatkâr, birleştirici, ya da liderlik özelliklerine, sahip olması gibi unsurlar yanında, insanımızın ekonomik olanakları, uzun bir öğrenciliği sürdürüp, sürdüremeyeceği, bakmak, zorunda olduğu insanlar varsa, bu yönler, bütün ayrıntılarıyla düşünülmelidir. Hal böyle iken Milli Eğitim Bakanlığı' nın, insan onuruna ve çağdaş eğitim normlarına yakışmayan uygulaması, insanlarımızı mutsuz edecek, işlerinde başarısız kılacak, yetkililerin hasız kararı ve uygulamasının faturası, hem insanımıza, hem de ülkemize kesilecektir.

Haberleri