Siyaset üstüne az da hayat

Toplumumuzda siyaset, halktan ayrı bir kategori olarak yaşanıyor. Halk, kendi sorunları ile boğuşurken; siyaset, bambaşka bir dünyada yaşıyor.

Toplumumuzda siyaset, halktan ayrı bir kategori olarak yaşanıyor. Halk, kendi sorunları ile boğuşurken; siyaset, bambaşka bir dünyada yaşıyor. Bu dönemde yine siyasilerin rant beklentileri ile bazı odakların talimatları, halkın taleplerinin çok önünde yer aldı. Enflasyonun düşmesinin, ekonominin göreceli olarak istikrara kavuşmasının ya da ekonomide övgüyle anlatılan ekonomik göstergelerin nelere mal olduğunu anlamak için halk olmak gerekiyor. Siyasetçi, bedel olarak halk tarafından neler ödendiğinin çoğu zaman farkında bile değil.

Siyasi söylem bir yana; siyasi partilerin yereldeki yapılanmalarına baktığımda; yeni kadrolar ve yeni katılımlar üretmekte de sorunlu olduklarını gözlüyorum. Toplumun yaş ortalamasının düşüklüğüne rağmen, siyasi partilerin yaş ortalaması hâlâ yüksek kalmaya devam ediyor. Pek çok siyasi parti, yıllardır bildiğimiz “sen, ben, bizim oğlan ve bir de bizim kız” ile idare etmeye devam ediyor. Siyasi partilerin kendi iç çekişmelerini çözebilmek için, siyasette uzun yıllardır yer almış isimlerden medet ummaları bunun göstergelerinden bir diğeri…

Siyaset, öncelikle kaliteli insan ilişkisi anlamına gelir. Kişisel gelişimini tamamlayamamış bireyin siyaset alanında da konunun ruhuna uygun hizmet vermesini beklemek hayal olur. Bu nedenle siyasetin her alan ve aşamasında kişisel gelişimin önemli yeri var. Kaliteli siyasetçi olmak için insan olmanın temel özelliklerini özümsemiş kaliteli birey olabilmek şart…

Başımızdan geçen olayların, moralimizi olumsuz etkilediği zamanlar olmuştur. Hele bir de karamsar bir karakter yapısına sahip isek, her olumsuz gelişmenin ardından moral bozukluğumuz, taş üstüne taş, tuğla üstüne tuğla koyar. Yaşama bakışımız karardıkça kararır.

Yaşamdan aldığımız bazı sert derslerden sonra kendimize çeki düzen vermek isteriz. Değişmek fikri, bu gibi zamanlarda cazip gelir. Ama bu işi tam olarak nasıl gerçekleştireceğimizi bilemediğimizden, genelde değişim hevesimiz de kolaylıkla başarısızlığa uğrar.

Akılcı ve başarılı değişimin birinci adımı, herkesin bir duygusal yapısı olduğunu kabul etmekle başlar. Her bireyin duygu dünyası, bir diğerinkinden farklıdır. Ama duygu dünyalarını ölçüp biçmek, bir terazide tartarak karşılaştırmak mümkün değildir. Söyleyebileceğimiz, duygusal olarak farklılıklara sahip olduğumuzdur.

Yeni bir yaşamı hedeflemenin adımlarından bir diğeri, geçmişten hızla kurtulmaktır. Kurtuluş, zorunlu olarak fiziksel mesafeler veya farklı mekânlar anlamına gelmez. İnsanın eski moda düşüncelerinden kurtulması da benzer anlamlara gelir. Ama bu süreçte kendinize zalim davranmamalısınız. Genelde kendine acımasız davranarak veya kendini suçlayarak, değişime adım atmak olumlu sonuçlar vermez. Olumlulukla karşılayamıyorsanız, en azından geçmişinize karşı tarafsız olabilmelisiniz.

Geçmişten kurtulmak kolay değildir. Çünkü geçmişte yaşadıklarımız, adeta bizi çepeçevre sarmıştır. Nereye baksak, geçmişten bir şeyler buluruz. Nesneler olarak bulmasak, duygular veya fikirler olarak buluruz. Geçmişin olumsuz anılarına veda etmenin yolu, bunları bir sembol haline getirmektir. Örneğin geçmişle ilgili tüm içtenliğinizle bir mektup yazabilir ve bu mektubu bitirdiğinizde her şeyi o mektubun içine gömdüğünüzü düşünebilirsiniz. Bu mektubu göndermek istemiyorsanız, yırtıp atabilirsiniz. Eğer kurtulmak istediğiniz, önceleri sevdiğiniz ama şimdi ayrılmak istediğiniz bir insan ise, onunla bir veda yemeği yiyebilir ve yemeğin sonunu, geçmiş kötü anılarının sonu olarak kabul edebilirsiniz. Özetle; kurtulmak istediğiniz geçmişi simgeleştirin ve simge yok olduğunda yeni bir yaşama adım attığınızı hayal edin.

Değişim, öncelikle kararlılık gerektirir. Kararlılık için ise tam olarak ne istediğinizden emin olmalısınız. Bazen isteklerimizi kendimize bile itiraf etmekten çekiniriz. Değişim yolunda doğru ilerleyebilmenin ilkelerinden biri, kişinin kendisine karşı dürüst olmasıdır. Dürüst ve ne istediğinden emin…

Kişisel değişim, kuşkusuz kolay bir iş değildir. Kısa sürede çok büyük adımlar atamayabilirsiniz. Ama küçük de olsa attığınız adımların farkında olmalı ve kendinizi ödüllendirmeyi bilmelisiniz. Pek çok konuda olduğu gibi, değişim alanında da riskler alabilmek hiç kolay değildir. Eğer kendinizi ve yaşamınızı değiştirmek için riskler alabiliyorsanız, bunun da ödülleri olmalıdır. Bazen insanın kendisini şımartması, çok olumlu motivasyon yaratır.

Size son önerim, neşeli olmanın ve eğlenebilmenin keyfini çıkarmak olacaktır. İnsanın kendine işkence yaparak doğru bir değişim süreci geçirmesi pek mümkün değildir. Değişimin bir düz ayna olduğunu düşünün; siz neşeli olduğunuzda, o da size benzer şekilde davranacaktır.

Son söz: Siyasette kişinin aynası halktır.

Güncel Haberleri