Eskişehir dışında hiçbir ilde planlama ile ilgili bir sıkıntı yok.
Eskişehir dışında hiçbir ilde, şehrin planlaması tartışma yaratmıyor.
Hemen her ilde, şehri ilgilendiren planlamalar yanlış da olsa, eksik de olsa, kabul edilip uygulamaya konuluyor.
Ama Eskişehir'de tam tersine bir durum var.
Planlamanın adı bile tartışma yaratmaya yetiyor.
Çünkü.
Eskişehir'de, diğer illerde olmayan farklı bir durum söz konusu.
Çünkü...
Eskişehir'de Büyükşehir ve iki merkez belediye hükümetin partisinden değil.
Dahası...
Eskişehir'de, özellikle planlamaların son şekliyle kararının verildiği Büyükşehir meclisinde,merkez belediyeleri kazanan ve yöneten parti değil de, merkez belediyeleri kaybeden parti çoğunlukta.f
O nedenle...
Planlama söz konusu olduğunda ister istemez siyaset giriyor devreye.
İster istemez, belediyeleri kazanmış taraf "Benim istediğim gibi planlama olacak" diyor.
Ve ister istemez, belediyeleri kaybetmiş ama mecliste çoğunluk elde etmiş parti "Çoğunluk biziz. Biz karar veririz" egosu yaşayabiliyor.
Böyle bir tablo başka bir ilde olmadığı için, başta şehrin planlanması olmak üzere çoğu olayda bu güç gösterisi rahatlıkla yaşanabiliyor.
Bu her ne kadar "Birbirlerini denetleme açısından iyi bir durum" olarak görünse de, aslında çok da iyi bir durum değil.
Zira...
Mevcut bu durum çoğu zaman Eskişehir adına kayıplar yaratıyor.
Bakın şimdi!
Eskişehir'i yakından ilgilendiren çok önemli şehir planlamaları var önümüzde.
Sanayi çarşısının dönüşümü, yeni 25 binlik planlar ve her ne kadar mecliste görüşülmeyecek olsa da Afet Riskli alanlar dönüşümü.
Her bir planlamanın Eskişehir açısından hayati önemi var.
Ve bu planlamaların gecikmesi ve yapılamayacak olmasının tek nedeni ise,meclis aritmetiğinden kaynaklanan bu durum.
Bunu aşabilmenin tek yolu var.
Eskişehir'in planlaması söz konusu olduğunda, bu işle ilgili karar alacak herkesimin siyaseti ve egolarını bir tarafa bırakması.
Bu yapılmadığı için işler gecikiyor Eskişehir'de.
Bu yapılamadığı için, planlamalar dahil hiçbir iş zamanında halledilemiyor.
Kimse, bu işin taraflarına "Yanlış da olsa, eksik de olsa bir plan yapın ve o planı olduğu gibi kabul edin" demiyor elbette.
Tam tersine...
Doğru planlama adına, bu işin içine siyaseti ve egoları da bir yana bırakmalarını istiyor.
O yüzden.
Şehri yakından ilgilendiren planlamaların önündeki en büyük engel, siyaset ve egolardır.
Bu iki unsuru bir tarafa bırakmadıkları müddetçe, şehrin geleceği de siyaset ve egoya kurban gidecektir.
Bizden söylemesi...
.....
Bakın! Bu hikayede çok büyük bir anlam var...
İki derviş, yolculukları sırasında bir dere kenarına varmışlar. Genç bir kadın dere kenarında karşıya nasıl geçeceğini bilemez halde ağlamaktaymış. Dervişlerden biri, genç kadını kucaklayıp suyun öteki tarafına bırakmış. Öteki derviş, arkadaşının bu davranışını hiç hoş karşılamamış ancak sesini de çıkarmamış. Dervişler dere kenarından bir kilometre kadar uzaklaştıklarında; diğer derviş daha fazla dayanamamış ve arkadaşına hışımla dönmüş:
- Sen, böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Biz dervişiz! Bırak bir kadını kucaklayıp karşıya geçirmeyi, onlara bakmamız bile yasaktır! Hatta seni baştan çıkarabilirdi.
Öteki derviş oldukça sakin karşılık vermiş:
- Dostum ben o kadını bir kilometre geride bıraktım. Sen? Sen ise hala onu taşıyorsun.
.....
Televizyonlara çıkan eski fetö'cüler...
Her gece televizyon kanallarında mutlaka eski bir fetö'cü var.
Kanal kanal dolaşan bu eski fetö'cülern ortak özellikleri ise, örgütten bir şekilde ayrılmış olmaları
Örgüte yıllarca hizmet etmiş bu eski fetö'cüler öyle basit müritler falan da değil hani.
Geçmişte örgütün imamlığına kadar yükselmiş, alınan kararlarda payları olmuş, yine geçmişte yaratılan mağduriyetlerde katkıları olan isimler.
Fetö'nün ne kadar psikopat, ne kadar acımasız,ne kadar cahil olduğunu anlatıp duruyorlar.
Kamu kurumlarında, spor ve sanat camiasında nasıl örgütlendiğini anlatıp geziyorlar.
Nasıl öğrencilerin beyinlerinin yıkandığını, nasıl himmet paralarının toplandığını söyleyip duruyorlar.
Doğrusunu söylemek gerekirse yeni bir şey de söylemiyorlar hani.
Bu terör örgütüyle alakalı herkesin ya bildiği ya da tahmin ettiği şeyler söyledikleri.
Örgütle ya da Fetö ile ilgili söyledikleri arasında "vay be!"dedirten hiç bir bilgi yok.
Verdikleri isimler bilinen olaylar.
Anlattıkları olaylar da aşağı yukarı herkesin bildiği olaylar.
Televizyon kanallarına çıkıp söyledikleri sadece "Bak ben bu örgütün içinden çıktım" anlamı taşıyor.
Bu anlamı ortaya koyarken iktidara da övgüler yağdırmayı ihmal etmiyorlar.
Sözleri arasına sıkıştırdıkları CHP ve MHP ile ilgili birkaç sözle de bu iki partinin içinin karışmasına adeta zemin hazırlayabiliyorlar.
Yukarıda da söyledik.
Televizyon kanaallarında her gece eski bir fetö'cü var.
Söyledikleri ya da söyleyebildikleri hep aynı şeyler.
İnsanın kafası karışıyor gerçekten.
Madem bu terör örgütü akla gelmedik her türlü şaşırtıcı işi planlayıp yapabiliyor.
O halde...
"Fetö'nün uyuyan hücreleri bu insanlar olabilir mi?" Diye ister istemez düşünüyor yani...
.....
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bir aile davetinde, erkekler ve kadınlar ayrı ayrı gruplar halinde sohbet etmektedir.Sohbetin iyice koyulaştığı sırada, erkeklerden biri, birazda yüksek sesle;
- Ah ulan ahh!!! Şu anda Patagonya'da olmak vardı!!
Sesi duyan arkadaşları dayanamaz nedenini sorarlar...
O da:
- Hiç sorma arkadaş!Patagonya'da 1 erkeğe 10 kadın düşüyormuş...Üstelik kadınlarla beraber olduğun zaman, her defasında sana 100 dolar vermekteler.. Ah ulan ahh..Şu anda Patagonya'da olmak vardı...
O ana kadar konuşmaları sessizce dinleyen eşi lafa girer;
- Kocacığım sana bir soru sorabilir miyim?
- Tabii hayatım... Bir değil iki soru dahi sorabilirsin... Neyi merak etmiştin acaba? Genç kadın olabildiğince sakin;
- Şunu merak ettim. Acaba sen şu Patagonya'da 200 dolara koskoca bir ay boyunca nasıl geçineceksin?
Siyaset ve egolar...
Eskişehir dışında hiçbir ilde planlama ile ilgili bir sıkıntı yok.Eskişehir dışında hiçbir ilde, şehrin planlaması tartışma yaratmıyor.Hemen her ilde, şehri ilgilendiren planlamalar yanlış da olsa, eksik de olsa, kabul edilip...