Siyasetçi mi yetişmiyor? Siyasetçiye sahip mi çıkılmıyor?

Eskişehir’de konu "Siyaset" olunca, ister istemez ortaya çıkan da bir tartışma var.Tartışma;-"Eskişehir siyasetçisine sahip çıkıyor mu? Çıkmıyor mu?" tartışması.Genelde Siyasetle uğraşanlar, Eskişehir’in siyasetçiye sahip...

Eskişehir'de konu "Siyaset" olunca, ister istemez ortaya çıkan da bir tartışma var.
Tartışma;
-"Eskişehir siyasetçisine sahip çıkıyor mu? Çıkmıyor mu?" tartışması.
Genelde Siyasetle uğraşanlar, Eskişehir'in siyasetçiye sahip çıkmadığını söylüyor.
O yüzden de, dışarıdan gelen insanların Eskişehir'de yaptığı siyasetin daha makbul karşılandığı görüşünü savunuyorlar.
Belki de haklılar.
Ancak...
Bunu söyleyenler...
Yani...
-"Eskişehir siyasetçisine sahip çıkmıyor" diyenler, bunu genelde koltuğu kaybettiği zaman söylediği için, söyledikleri çok da ciddiye alınmıyor.
Çünkü...
Bunu söylerken bile, kendilerini örnek verdikleri açıkça belli oluyor.
Kısacası...
-"Eskişehir siyasetçisine sahip çıkmalı" diye yakınanlar, aslında lafı "Eskişehir bana sahip çıkmadı" demeye getiriyor.
Durum böyle olduğu için de, "Eskişehir siyasetçisine sahip çıkmıyor" sözü pek bir anlam ifade etmiyor.
Şimdi gelelim bu sözün doğru olup olmadığına...
Gerçekten Eskişehir siyasetçisine sahip çıkıyor mu? Çıkmıyor mu?
Öncelikle bu sözün doğru olabilmesi için, ortada somut örnekler olması lazım.
Yani...
Eskişehir'de siyasete başlayıp hızla yükselmiş, Ardından Ülkeyi yöneten isimler arasında yer almış, bilgisi, Becerisi, üzerinde barındırdığı donanımıyla tüm kesimlere kendisini beğendirmiş, seviyeli ve gelecek kuşakların örnek alacağı siyasetçilerin çıkmış olması gerekir.

Eskişehir'de, özellikle 12 Eylül ihtilali sonrasından bu güne kadar geçen süre içinde bir-iki isim hariç böyle bir kişi olmadı.
Dolayısıyla ...
Böyle bir siyasetçiye Eskişehir'in sahip çıkmaması gibi bir durum da olmadı.
Neticede...
Ortaya şöyle bir durum çıkıyor.
Eskişehir siyasetçisine sahip çıkmıyor" sözü yanlış bir söz.
Doğrusu ise...
-"Eskişehir siyasetçi yetiştiremiyor" olmalı.
-"Böyle bir kanaate nereden vardın?" diye soracak olursanız, cevap çok açık...
Şöyle bir bakın Eskişehir'in 20-25 yılında gelip geçen siyasetçilerine...
Hangisini hatırlayabileceksiniz?
Hangisi akıllarda kalabilecek siyaset yaptı.
Bir de dönüp mevcut partilerde siyasetle uğraşanlara bakın.
Hepsini topladığınızda sayısı bir elin parmağını geçmiyor...
.........
Derslerde hocalar kapıdan dinlenirse...
Ders sırasında, ders anlatan hocaları kapıdan dinlemeler başlamış.
Bu daha ne ki...
Bölüm başkanı ders anlatırken, Dekan baskın yapmış sınıfa.
Derse bir-iki dakika bile geç kalınsa, soruşturma açılıyormuş.
Bu arada...
Personelin tümüne saat hatırlatması yapılıyormuş sık sık.
-"Uymazsanız canınızı fena yakarız" diye.
Fakültelerin en yüksek görevinde bulunan insanlar, ellerinde ses kayıt cihazı dolaşır olmuşlar.
Ve tüm bu anlattıklarımız, o kurumda çalışanların ayaklarının geri geri gitmesine neden olmuş.
Bir mesai günü, bir ay gibi gelmeye başlamış.
Sözünü ettiğimiz kurumun bir Eğitim Kurumu olduğunu anladınız herhalde.
Ama sakın ola, söz konusu Eğitim kurumunun bir lise falan olduğunu düşünmeyin sakın.
Çünkü değil.
Anlattığımız kurum koskoca bir Üniversite...
Ve bu Üniversitenin fakültelerinde yaşananlar hiç hoş olaylar değil.
Çünkü...
Küçük işlerle uğraşarak hayatta "Büyük" olunmaz.
.....
Hayvenseverleri görünce...
Hayvanları severiz.
Her ne kadar bu işe büyük emekler vermesek de, hayvan sevgisi vardır içimizde.
Doğrusunu söylemek gerekirse, hayvan sevgisi büyük bir kriterdir bize göre.
Hayvanları sevenlerin, insanları da sevdiğini düşünürüz.
Diğer bir değişle...
Hayvan sevmeyenlerin içinde insan sevgisinin de olmadığı algısı vardır.
Kısacası...
İçinde hayvan sevgisi olanlar, her türlü sevgiye tutkun olanlardır...
İşte bu yüzden zaman zaman yapılan bu yöndeki eleştiriler kızdırır bizi.
En çok da; "O kadar yardıma muhtaç insan varken hayvanlarla uğraşmak niye ki?" örneği çileden çıkartır.
Çünkü verilen bu örnek, birbirini karşılayan bir örnek değildir.
Hatta...
Elma ile armut'un tam anlamıyla karıştırılmasıdır.
Önceki gün Eskişehirli hayvan severler, meclis gündemine getirilen 5199 sayılı Hayvan Koruma Kanununda yapılacak değişiklikleri protesto etmek için toplandı.
Bu eyleme katılımın bir hayli fazla olması, bizi ziyadesiyle mutlu etti.
Hayvan hakları için sokağa çıkan hayvenseverleri görünce "Ne kadar çok insan seven var" diye düşündük kendi kendimize.
Yukarıda da söyledik ye...
Sevginin hayvan'ı, insan'ı olmaz.
Birini seven, diğerini de sever.
Birinden birini sevmeyen ise, sevgi'den bi haberdir...
......
Biraz da
gülmek lazım
Temel bir gün hapishaneye düşmüş. Kaldığı koğuştaki adamların ilginç bir özelliği varmış. Koğuştaki mahkûmlar her gün birbirlerine fıkra anlatıyorlarmış. Bir süre sonra anlatılan fıkralar hep aynı olunca içlerinden biri demiş ki: "Biz madem hep aynı fıkraları anlatıp duruyoruz, boşu boşuna fıkraları uzun uzadıya anlatmayalım. Hepsine birer numara verelim, birisi anlatacağı zaman onun numarasını söylesin." demiş ve bu öneri herkes tarafından kabul edilmiş. Bir gün yine fıkra anlatacaklarmış. İçlerinden biri çıkmış "5" demiş herkes kahkahalarla gülmeye başlamış, millet gülmekten yerlere yatmış. Daha sonra bir başkası çıkmış "35" demiş herkes yine kahkahalarla gülmeye başlamış. Daha sonra Temel'e "Bi tane de sen anlat" demişler. Temel de "154" demiş ve demesiyle millet kahkahalara boğulmuş. Koğuştakiler beş dakika boyunca gümüşler artık bir süre sonra gülmekten çatlayacak hale gelmişler. Temel merakla sormuş: "Ne oldu niye bu kadar çok güldünüz ya? Bundan öncekilere bu kadar gülmemiştiniz."
Koğuştakiler:"Bu fıkrayı hiç duymamıştık!"

Haberleri