Dünkü yazımda; Osmanlı’da duraklama ve gerilemeye işaret eden kaht-ı ricâl kavramının ‘insan kıtlığı’ anlamında kullanıldığından söz etmiştim. Bu deyim ile devletin siyasetçi, uzman, bürokrat ve yönetici olarak kaliteli insan kaynağına sahip olmadığı ifade edilirdi.
Genel anlamda bugünkü siyaset düzenine bakıldığında; bu sistemde gerçek anlamda bir kaht-ı ricâl (nitelikli insan kıtlığı) yaşandığını kabul etmek gerekir. Tabii ki; bu ifade ile tüm siyaset sektörünün niteliksiz olduğunu ifade etmekten ziyade, yaşamda başarılı olmuş, birikimli ve deneyimli insanların siyaset alanında pozisyon bulamadığını anlatmak istiyorum.
İlginç bulduğum bir gözlemimi aktarmak isterim. Ne sivil toplum yaşamı, ne de siyaset özellikle eğitimli genç insanların ve yükseköğrenimdeki gençlerin ilgisini çekmiyor. Ama bu kayıtsızlıkta sorunun sivil toplum kuruluşlarının gençlerle iletişim ve ilişki kuramamaları olduğunu düşünüyorum. Çünkü uygun biçimde iletişim kurulduğunda özellikle üniversite gençliğinin ciddi bir bölümünün sivil toplum kapsamındaki konulara yakın durabildiğini gözlüyorum. Ama bu yaklaşımı siyaset için öngörmem mümkün değil. Bir başka deyişle; gençlik, sivil toplum faaliyetlerine dâhil edilebilirken, siyasetin uzağında durmayı tercih ediyor. Bu nedenle gençliğin enerjisi, farklı yaratıcılığını ve yeni bakışlarını siyasete yansıtmak mümkün olmuyor. Bu durumun sonucunun kaht-ı ricâl (insan kıtlığı) olmasından doğal ne olabilir ki?
Siyaset alanını yakından incelediğinizde; bu sektörün kendisi ile hiç de ilgili olmayan etnik, kültürel ve dini unsurlar tarafından işgal edilmiş olduğunu görürsünüz. Kendini yetiştirmiş ve eğitimli bir kişi olarak siyaset alanında pozisyon bulamazken, bir etnik kimlik nedeniyle siyasi taraftarlarınız olabilir. Belli bir yerin hemşehrisi olmak veya bir cemaatin mensubu olmak, çoğu zaman siyasette yükselebilmek için gerekli altyapıyı oluşturur.
Önümüzdeki seçimler için oluşturulan aday listelerine bir göz atın. Bu listelerde kaç tane adayın siyasi birikimi, zengin yaşam deneyimi veya üstün problem çözme performansı nedeniyle orada yer aldığını söyleyebilir misiniz? İfade edeceğiniz sayının çok büyük olmadığını siz de, ben de biliyoruz. Listelerde yer alan adaylar cemaat-aşiret ilişkileri, belli bir yörenin insanı olmak veya rakip partinin oylarını bölmek gibi amaçlarla seçilmişlerdir. Böyle bir seçimi mubah (hatta akıllıca) gören kafa yapısı devam ettiği sürece, siyaset alanı için kaht-ı ricâl (insan kıtlığı) deyimini kullanmayı sürdürmek hiç de haksızlık olmayacaktır.
Siyasetçi, sadece problemleri bilip tanıyan, çözülmesi için bir yerlere taşıyan kişi değildir. Siyasetçi, öncelikle topluma öncü olması gereken kişidir. Bu nedenle siyasetçi, topluma örnek olması gereken pek çok özelliği üzerinde taşımak zorundadır. Hâlbuki yapılan kamuoyu soruşturmalarında en az güven duyulan kurumların başında siyaset gelmektedir.
Siyasetçi hangi özelliklere sahip olmalıdır? Siyasetçinin, öncelikle kesintisiz öğrenme ve kendini geliştirme özelliği bulunmalıdır. Bizde öyle midir? Siyasetçi hizmet yönelimli olmak zorunda mıdır? Seçildikten sonra şehre uğramayan vekiller için bu söyleyebilir miyiz? Siyasetçi pozitif enerji yamam özelliğine sahip olmalıdır? Muhalif olmak üzerine yapılan siyasetin pozitif enerji yaydığını söyleyebilir miyiz? Siyasetçi, insanlarda güven ve inanç uyandırmalıdır. Tanıdığınız bu özelliğe gerçekten sahip siyasetçiler var mı?