SİYASETTE KUTUPLAŞMA ÇÖZÜM DEĞİL

                            Çok partili dönemde, siyasi lider ve kadroları, ortamı gererek avantaj sağlama yanlışlığına düştüler. Bu tavırları ile de hem partilerine, hem de Türkiye’ ye, büyük zarar...

                
           çok partili dönemde, siyasi lider ve kadroları, ortamı gererek avantaj sağlama yanlışlığına düştüler. Bu tavırları ile de hem partilerine, hem de Türkiye’ ye, büyük zarar verdiler. Halkında, kutuplaşmasına da zemin hazırladılar.
           Bugünde, yerel seçimler nedeniyle, ortam iyice gerildi. Maalesef ülkedeki gerginlikleri ortadan kaldırmakla görevli insanlar, ötekileştiirme ve nefrret söylemleri ile gerginlikleri ve kutuplaşmayı  adeta körüklüyorlar..
          Maalesef, Türkiye’de, toplumsal kutuplaşma, gün geçtikçe derinleşiyor. . Siyasi görüş farklılıkların, önü alınamayan gerginlikler, gündemden düşmüyor. Adeta cumhur ittifakı ile millet ittifakı, düşman hale gelmiş durumda.
           ülkemizde, siyasal düşünce ayrılıklarının olması, gayet normaldir ama eğer kutuplaşma, ülkeyi ikiye bölen bir noktaya geldiyse veya kutuplaşmayı, adeta bir oy toplama ve kitle muhafaza etmeye dönüştürüldüyse, bu durum asla kabul edilemez.
         Son günlerde, AKP ,CHP,  İYİ ve diğer parti  Genel Başkanları, hatta bu partilerin, Belediye Başkan adayları, arasındaki gerginlik,toplumu rahatsız edecek boyuta ulaştı.. Bazı lider ve belediye başkan adayları da“Gergilik” stratejilerinden, avantaj sağlama yalışlığında  kararlı görülüyor. Oysa Siyasi parti liderlerinin, görevi, ülkede gerginlik yaratmak değil, mevcut ve oluşması muteber gerginlikleri, ortadan kaldırmaktır.           
           Ayrıca siyasi partilerin, lider ve adayları birbirlerini suçlamak ve bazı gelişmelere sığınmak yerine, ülkeyi nasıl yöneteceklerini, hangi projelerle ekonomik, kültürel ve sosyal, özellikle de istihdam alanındaki sorunları çözeceklerini, kamuoyu ile paylaşmak zorunda. 
           Maalesef parti liderleri,  geçmişteki liderin, yöntemleri, tesiri altındalar. Hâlbuki XXI. Yüzyılda,  lider dönemi de bitti. Liderin, tanımı da değişti. Gerçi karizmatik, bir kadronun temsilcisi insanlar üzerinde odaklanan, reklâm kampanyaları, ulusal bazda hala pirim yapıyor ama çağımızda lider,” EKİBİ” ve  “PROĞRAMI” ve  “PROJELERİ” ile liderdir.
           Maalesef dün olduğu gibi bugünde,  partilere, “TEK ADAM” felsefesi hâkim oldu. “ SE-BEN “ kavgası ise gündemden düşmedi. Gerginlikler ise gündemi sürekli işgal etti.
            ülkemizdeki siyasette, gerginlikler,  sürekli ve kalıcı hale gelirken, liderlerin tavır, davranış ve söylemleri, insanımız, özellikle de çocuk ve gençlerimiz, için, bir “EĞITIM” olduğu da, sürekli göz ardı edildi.
            Yıllardır,, siyasiler, gerekesiz vaatler ve  sözlerle, gündemi meşgul ediyorlar. Toplumu da geriyorlar. Karşılıklı olarak da, halkı tedirgin eden, hiçte hoş olmayan sözler söylüyorlar. En kötüsü ise, geleceğimiz olan çocuk ve gençlerimize iyi örnek olmuyorlar.
           Türkiye’ de, siyasiler, yönetirken yenilik yapmıyor, geçmişteki liderlerin misyon vizyonlarını adeta tekrar ediyorlar. Bu davranışları ile de övünüyorlar.  Uzun vadeli düşünmüyorlar, günü kurtarmayı da büyük bir başarı olarak görüyorlar.
            Hülasa Parti liderleri söyelemleri ve icraatları ile Rahmetli Uğur Mumcu’ nun, “Tatışma yerine kavga, dinleme yerine suçlama, yanıtlama yerine saldırı, bizin yaptığımız bu işte...” görüşünü de doğruluyorlar.     
            Oysa gelişmiş demokratik ülkelerde, parti liderleri, yönetirken yenilik yapar. Kısır çekişmelerden uzak durur ve gerginlik yaratmaktan da kaçınır. Kısa vadeli değil, uzun vadeli düşünür. Kendine özgü bir kişiliği vardır. Karşılaştığı olay, fikir ve mevcut koşulları en iyi şekilde değerlendirir ve onlara yeni bir bakış açısı kazandırabilir.
            Ayrıca pozitif olur, geleceği görür, stratejik ortaklıklar ve güç birlikleri oluştururlar. Zamanı iyi kullanırlar. Baskı altında bile kontrolü kaybetmezler. Kendi kedilerini de disipline ederler. Hatalarını tekrar etmezler. Tutarlı bir kişilik yapısı vardır. örnektir. Herkese, aynı oranda saygılıdır. Ufku geniştir.
             Türkiye’de, politikacılar, siyasi hayattaki yanlış ve doğruların bir muhasebesini yapmalı, yanlışlardan ibret, doğrulardan da örnek alarak, tavır, davranış ve icraatlarını belirlemelidir. Bu günkü Stratejileri, dün olduğu gibi, bugünde, gelecekte de çözüm değildir.
            Ayrıca Türkiye’ de, politikacılar, düşüncede saplandıkları kalıplaşmadan çok zor kurtuluyorlar. Hatta kurtulamıyorlar. Bu tutumları ile de hem ülkeye, hem de partilerine zarar verirken, halkımız arasında da kutuplaşmaya, zemin hızlandırıyorlar.
            öta yandana Türk toplumunun, hassasiyetleri var. Yıllardır, dış ve iç şer odakları, ülkemizi, hep bu hassasiyetler üzerinden vurdular,  insanlarımızı da kavga ettirdiler. Oysa Türk milleti, dinine, gelenek, görenek ve milli kimliğine bağlıdır.
            Yeter ki siyasiler ve her kesim, aklıselim davransın.
          Türkiye'nin, birliğe, kardeşliğe ve beraberliğe ihtiyacı var.  Gerginli, kamplaşma ve kutuplaşma, ülkeye ve siyasi partilere zarar veriyor. O nedenle de,  Siyasiler, özellikle de liderler arasında,  "DİYALOG" kurulmalı, ülkeyi kamplaştırmadan da uzak tutulmalı, hizmet ve proje  yarışı yapılmalıdır. çünkü söz konusu olan Türkiye’ dir.





















Haberleri