Eskiden: Partiler adaylarını hakim huzurunda önseçim ile belirlerdi...
Şimdi: Genel merkezlerde ve torpille belirleniyor.
***
Eskiden: Önseçimde parti üyeleri ve delegeler aday belirlemede söz sahibi olurdu.
Şimdi: partili olmasa bile genel başkana yakın olanlar rica ve tehdit ile aday belirliyor.
***
Eskiden: Milletvekili Genel Başkana kafa tutar "Beni partili seçti" derdi.
Şimdi: Milletvekili genel başkanın emir erinden farksız durumda.
***
Eskiden: Parti yöneticileri şehrin önemli insanlarına 'Gel hizmet için aday ol' baskısı yapılırdı.
Şimdi: Şehrin en önemsiz adamları bile parti yöneticilerine "Ben olayım" diye baskı yapabiliyor.
***
Eskiden: Aday olmayı düşünenler üye ve delegeyi ikna etmek zorundaydı.
Şimdi: Genel merkez yöneticilerini ikna etmek için uğraşıyor.
***
Eskiden: Parti delegeleri partinin en önemli isimleriydi,.
Şimdi: Parti delegelerinin kedi kadar yolu yok.
***
Eskiden: Partiler, üye ve delegelerine sonuna kadar güvenirdi.
Şimdi: Anketlere ve kamuoyu yoklamalarına daha çok güvenilir oldu.
***
Eskiden: Üye ve delegenin tercihi ile ilgili hiçbir itiraz olmazdı.
Şimdi: Genel Başkanın tercihi ile ilgili hiçbir itiraz olmuyor.
***
Eskiden: Aday olmanın kriterleri arasında "Haddini bilmek" vardı.
Şimdi: Haddinin farkında olmayanlar bile adaylık hayali kurar oldu.
***
Eskiden: Politika yapanlar hizmet etme uğruna parasını pulunu harcardı.
Şimdi: Politika yapanlar para pul sahibi olmak için gayret sarf eder oldu.
***
Eskiden: Şehrin tanımadığı insanların aday olma şansı yoktu...
Şimdi: Şehri temsil edenlerin yarısı dışarıdan geliyor.
***
Eskiden: politikanın okulu olmadığı için siyaset dışarıda yapılırdı.
Şimdi: Her parti siyaset okulu açtı ama, siyaseti adam gibi yapan kalmadı.
***
Eskiden: Ocak'lar, Bucak'lar vardı siyasetçi yetiştiren.
Şimdi: birilerinin kucağında ve kanadının altında yetişmeye başladı insanlar.
***
Eskiden: Meclis üyeleri, konusunda uzman teknik adam özelliği taşıyan insanlardan seçilirdi.
Şimdi: iki günlük eğitim, 500 Tl para ve siyaset Akademisi derslerine girmek yeterli haline geldi.
HHH
Eskiden: Partiler, parti binasından yönetilirdi.
Şimdi: Ya Belediye Binasından, ya da Vakıf ya da dernek binalarından yönetilir oldu.
***
Gördüğünüz gibi, eskiden bu güne çok şey değişti siyasette.
Eskiden, halkın iradesi üye ve delege marifetiyle sandığa yansırdı, bugün ise sandıktan halkın iradesi değil, genel başkanların iradesi çıkıyor.
Değişim bir yana, dünden bugüne değişmeyen durumlar da var siyasette.
Örneğin:
Eskiden: siyaset kahvehanelerde yapılırdı.
Şimdi: Yine kahvelerde yapılıyor.
Eskiden: İşsiz güçsüz insanların geçim kapısı olmuştu siyaset.
Şimdi: yine büyük bir çoğunluk için geçim kapısı.
Eskiden: İlgililer bilgisiz, bilgisizler de ilgiliydi.
Şimdi: Hiçbir değişiklik yok. Durum aynı.
Eskiden: siyasetçiler vatandaşın isteğini sigara paketinin arkasına yazar ve sonra paketle birlikte o istekleri de atardı.
Şimdi: tablet bilgisayarlar ve telefonlara kaydediliyor. Ama sonuçta onlar da bir süre sonra siliniyor.
Sonuç olarak...
Dünden bu güne siyasette değişen ve değişmeyen şeyler var...
Ama şu bir gerçek ki, değişeni ve değişmeyeni ile siyaset hala en güvenilir olmayan kurumların başında gelmeye devam ediyor.
.....
Koltuğa oturan bazen göremez...
Eskişehir'i yöneten seçilmiş ve atanmışları uyarıyoruz bazen.
Yaptıkları bazı uygulamaların yanlış olduğunu söylüyoruz.
Bizim gibi, çoğu meslektaşlarımız da benzeri uyarılarda bulunuyor.
Fakat...
Koltuğa oturan her kim olursa olsun, çevrelerini sıkı sıkıya sarıp sarmalayanların oluşturduğu çemberden olsa gerek, gerçeği bir türlü göremiyor.
Ya da görmek istemiyor.
Çünkü...
Çevrelerinde olan insanlar, kendisi ne yaparsa yapsın "Doğruyu yaptınız" diyor.
Meslek yaşamımız boyunca, birçok makam sahibi insanı uyardığımız olmuştur.
Bir tanesi de çıkıp;
-"Doğru söylüyorsun, ben yanlış yapmışım" demedi.
Taa ki, oturduğu koltuğu kaybettikten sonra anladı gerçeği.
O zaman da iş işten geçmiş oldu.
Üstelik.
Biz ve bizim gibilerin uyarılarına zamanında kulak asmadığı ve yanlışta ısrar ettiği için kaybetti altında ki koltuğu.
O yüzden, bugünkü yazıyı Eskişehir'i yöneten ve altlarında koltukları olan kişileri bir kez daha uyarmak için kaleme aldık.
Netice itibarıyla...
Koltuklar kimseye baki değil.
Ancak...
Koltuğa oturan, o koltukla mezara gideceğini düşünüyor.
Bu yüzden de, olabildiğince yanlış yapıyor.
Dahası...
Yaptığı yanlışı birileri söylemesine rağmen inanmazken, çevrelerini sarıp sarmalayan insanların "Siz en doğrusunu yaptınız" sözlerine inanıyor.
Çünkü...
Yanı başında olanlar, yanlış olduğunu bilse de her zaman doğru yaptığını söylüyor.
Şimdi bu yazıyı okuyup; "Kimi kastediyorsun?" diye soracaksınız...
Hiç boşuna yorulmayın çünkü yazı o,şu ya da bu için yazılmadı.
Zaten çoğu koltuk sahibi aynı durumda değil mi ki İsim verelim...
Ama: şöyle bir bakın çevrenizdeki yönetici pozisyonunda olan insanlara
Kendilerinden çok, sürekli olarak çevresinde bulunanlar eleştiriliyor.
En çok onlar eleştiriliyor.
Çünkü...
En çok onlar yanlış yaptırıyor...
.....
Misyonun son buluşması...
Orhan Kesikoğlu geçtiğimiz günlerde vefat eden eski bakanlardan İsmet Sezgin'in cenaze törenine gitmiş.
Kesikoğlu, İsmet Sezgin ile sürekli iletişim içinde olan bir isimdi.
Sık sık ziyaret eder, zaman zaman da Eskişehir'e davet eder ve ilgilenirdi.
En son geçtiğimiz yıl ağırlamıştı Eskişehir'de kendisini.
Rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldığında da soluğu yanında almış.
-"Tedavi gördüğü hastaneye de ziyaret için gittim. Ama kendinde değildi" dedi önce.
Ölüm haberini alınca da çok üzüldüğünü söyleyerek:
-"Cenaze töreni hem katılımcıların çokluğu hem de katılımcıların farklı siyasi görüşten olmaları bakımından İsmet abi'nin cenaze töreni bana göre, Süleyman bey'in cenaze töreninin ardından misyonun son buluşmasıydı." dedi.
Siyasette ne değişti, ne değişmedi?
Eskiden: Partiler adaylarını hakim huzurunda önseçim ile belirlerdi
Şimdi: Genel merkezlerde ve torpille belirleniyor.***Eskiden: Önseçimde parti üyeleri ve delegeler aday belirlemede söz sahibi olurdu.Şimdi: partili olmasa bile genel...