SİYASİ PARTİLER VE TÜRBAN

Yıllardan beri halkımızın, gurur ile kutladığı 29 Ekim’ler, son yıllarda özellikle devlet katında gerilim günlerine dönüştü. Mevcut iktidar mensuplarının, ’Törenlere eşlerimiz ya türbanı ile gelir, ya da hiç gelmez’...

Yıllardan beri halkımızın, gurur ile kutladığı 29 Ekim'ler, son yıllarda özellikle devlet katında gerilim günlerine dönüştü. Mevcut iktidar mensuplarının, 'Törenlere eşlerimiz ya türbanı ile gelir, ya da hiç gelmez' inadı yüzünden gerilim her yıl biraz daha büyüdü.
Bu yıl Cumhuriyet törenlerine, sivil ve askerlerden kimse eşini getirmedi. Cumhurbaşkanı'nın, Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu da, türban görmek istemeyen askerler için, gündüz eşsiz yapıldı. Gece ise türbanlılar için, ayrı resepsiyon düzenlendi.
Devlet zirvesinde ve siyasi platform da, tablo bu iken, Anayasa Mahkemesi' nin, "Türban" la ilgili gerekçeli kararından sonra, MHP Genel Başkan Devlet Bahçeli imzalı türban-başörtüsü konusunda yazılı açıklamada, mevcut Anayasa'nın, 10 maddesinin 4. fıkrasındaki "eşitlik" ilkesinde, bir değişiklik yapılmasıyla çözümün sağlanacağının vurgulandı. MHP'nin bu konudaki değişikliklere, destek vereceği belirtildi. Hatta MHP Grup Başkanvekilleri Oktay Vural ve Mehmet Şandır "sorumluluk Başbakan'da ve AKP'de. Çözümse işte çözüm. İspanya'dan nutuk atmaya gerek yok." diyerek adeta AK Partiyi, tahrik ettiler. MHP türbanla ilgili gelişmelerde, niye bu kadar ısrarcı bilinmez. Ancak e-mail gönderen vatandaşın söylediği gibi," MHP, Ak Partiye stepne ve koltuk değneği, olma görüntüsünden vazgeçmelidir. Çünkü MHP' ye, yakışan da budur. Maalesef MHP, türban konu olunca da bu alandaki rantı Ak Parti'ye, kaptırmamak için her türlü riski alıyor.
Oysa Türkiye' nin, türbandan daha önemli ve hayati, maddi ve manevi, özellikle de, "EKONOMİ" "İSTİHDAM" ve "TERÖR" gibi, pek çok alanda, sorunları var. MHP, öncelikle de bu sorunları gündeme getirmeli, çözüm önerilerini de kamuoyu ile paylaşmalıdır. MHP' yakışan ve halkımızın isteği de budur.
Şu bir gerçek ki, İktidar ve muhalefet, bilerek veya bilmeyerek, dış ve iç şer odakları da kasıtlı olarak,"Türbanı" kullanıyor. Özellikle de siyasi partilerin bir kısmı karşı çıkarak diğerleri de taraf olarak, tabanlarına mesaj gönderiyorlar. Sorunun ortadan kalkması için, değil de, gündemde kalması için adeta gayret ve çaba gösteriyorlar.
Oysa siyaset, sorun yaratma değil, sorun çözme aracıdır. Ancak Türkiye' de, sorun yaratma sanatı olarak gündemde. Bugün, ülke gündeminde olan tüm sorunların yaratıcısı politikacılardır ama hiçbiri bu gerçeği kabul etmezler. Çünkü ülkemizde siyasetçiler, özellikle de liderler, düşüncede saplandıkları kalıplaşmalarda çok zor kurtulurlar.
Vatandaşlarımız, aslında bunu farkındadır. Nitekim bir yurt dışı gezimizde bir vatandaş, "Ülkenin hayati sorunları ortada, insanlar aç açık ve işsiz. Hal böyle iken, "Türban"la ülkede gündem belirlemek veya germek reva mı? " diyerek tepki göstermişti. Diğer bir vatandaşta," Yıllardır Anadolu kadını "başörtüsü" kullandı; ne zaman ki "Türban" ve " Sıkma Baş" çıktı, kadınların başını örtmesi de, ülkemizde problem oldu." diyerek bir gerçeği de ifade etmişti.
Yıllardır, Anadolu kadını allı, morlu, beyaz ve işlemeli yazmalarla başını örttü. Ne konuşuldu, ne de müdahale edildi. Ne zamanki kadınlarımızın başını örtmesi, siyasi rant için "TÜRBAN" ve "Sıkma Baş" olarak gündeme geldi veya getirildi. Ve de siyasete alet edildi. Ülke gündemine oturdu. İnancından dolayı başını örten onlarca kadını da mağdur etti.
Doğrudur. Müslüman olan kadınlardan, isteyenler başını örtecektir. Asırlardır da öttü. Ancak bu, örtmenin bir şekli yoktur. Hal böyle iken "Türban" ve "Sıkma Baş" da niçin ısrar ediliyor ve bir simge olarak takdim ediliyor, bunu da anlamak çok zor.
Elbette kişi/kişiler, kendi yaşamında başını istedikleri şekilde örtsün, Bu onların en doğal hakkıdır. Ancak kamusal alanlarda, türban, bir amaç ve araç olarak veya resmi ideolojiye karşı kullanılıyorsa, bunun haklı bir mazereti yoktur. Nitekim bu yanlışlık, pek çok kadının okuma özgürlüğüne engel oldu. Hatta üniversitelerde okuyan öğrencilerin mürüvvetini görmek isteyen analar, törenlere alınmayarak, kapıdan çevrildi. Ülkede bu alandaki uygulamalar, ortamı sürekli gerdi.
Artık kişi/kişiler, özellikle de politikacılar gerçekleri görmeli, ellerini de kadınların başörtüsünden çekmelidir. Doğrudur; kamusal alanda ve üniversitelerde türban yasağı, hem demokratik ve laik devlet anlayışına, hem de Anayasa Mahkemesi ve AIHM karalarına tamamen uygundur. Bu gerçekler karşısında, denecek hiçbir şey yok. Ancak yorumlamada, sorunu çözme ve uygulamada yanlışlıklar var.
Nüfusunun yüzde, 98'i Müslüman olan ülkemizde, bu soruna çözüm bulmak zorundayız. Ancak bu siyasi partiler, istedi veya istemedi diye değil, halkımızın ihtiyacı olduğu için yapılmalı, zamana da bırakılmalıdır. Siyasi partiler, bu işe karışmamalıdır. Çünkü türbanla ilgili, her türlü yasal değişiklik, çözüm değil, çözümsüzlüğü getirir. Bugün olduğu gibi, kutuplaşma, gerilim ve inatlaşmayı da artırır. Fatura da ülkeye kesilir.

Haberleri