Siz siz olun şu sıralar kimseyle tartışmaya falan girmeyin...

Adamcağızın biri sosyal medya hesabından:-"Ben küçük sanayi sitesinde üretim yapan biriyim. Bulunduğum sanayi sitesinde 15 gündür elektrik yok. Üretim yapamıyorum. Bu benim için tam bir felaket" diye bir paylaşımda bulunuyor.Biri...

Adamcağızın biri sosyal medya hesabından:
-"Ben küçük sanayi sitesinde üretim yapan biriyim. Bulunduğum sanayi sitesinde 15 gündür elektrik yok. üretim yapamıyorum. Bu benim için tam bir felaket" diye bir paylaşımda bulunuyor.
Biri hemen atlıyor olaya ve "Sen Fetöcü müsün yoksa?" yazıyor.
Bir başkası…
-"Sen kesin bu ülkenin ileriye gitmesini istemeyen bir hainsin" diyor.
Bunu görenler durur mu hiç?
-"Senin gibi ihanet içinde bulunanları yaşatmayacağız"
-"Ne yaparsan yap bu iktidarı yıkamayacaksın"
-"Bu ülkede artık senin gibilerinin yeri yok" söylemleri peş peşe geliyor.
Adamcağız yazdığına yazacağına pişman bir şekilde:
-"Yahu Elektrik yok diyorum! üretim yapamıyorum diyorum! Ne hainliği? Ne ihaneti?"diye derdini anlatmak istedikçe, saldırılar durmuyor.
-"Sen kesinlikle PKK’lısın"
-"Bu ülkeyi sana teslim etmeyeceğiz"
-"Halkın iradesine karşı çıktığın için seni pişman edeceğiz" sözleri gırla gidiyor.
ülkenin geldiği noktada tartışma falan kesinlikle yapılamıyor artık.
En küçük bir yakınmanız sizi hemen bir yerlere sürüklüyor.
Fikrinizi kesinlikle söyleyemiyorsunuz.
Mağduriyetinizi dile getirdiğinizde bile linç ile karşı karşıya kalıyorsunuz.
Siz ne söylerseniz söyleyin, söylediğinizin haklılığıyla kimse ilgilenmiyor.
Her sözünüz, her yakınmanız, her eleştiriniz, bir şeylere karşıymış gibi algılanmak isteniyor.
O yüzden…
Siz siz olun şu sıralar kimseyle tartışmaya falan girmeyin.
Maazallah, uğradığınız haksızlık ve mağduriyetinizi dile getirirken, bir anda "Hain" ve "Düşman" olmanız içten bile değil.
Tıpkı aşağıda anlatacağımız fıkra gibi…
Siz siz olun, Eşek ile tartışmaya girmeyin.
Ormanda yaban eşeği ile tilki otun rengi konusunda tartışıyorlar. Eşek otun renginin kırmızı, tilki ise yeşil olduğunu iddia ediyor. Tartışma büyüdükçe büyüyor ve kavgaya tutuşuyorlar, birbirlerini yaralıyorlar. Ormanda huzur ve sükunu bozdukları için aslan kralın huzuruna çıkarılıyorlar. Her ikisi de ifadelerini verip birbirlerinden davacı oluyorlar.  Kral aslan her ikisini dinledikten sonra eşeğe berat, tilkiye hapis cezası veriyor. Bu arada tilki haklı olarak karara itiraz ediyor ve aslana otun rengini soruyor. Aslan hiç düşünmeden tereddütsüz yeşil diyor. Tilki, madem otun rengi yeşil ve ben iddiamda haklıyım, eşeğe berat ettirip,bana ceza vermeniz haksızlık değil mi diye serzenişte bulunuyor.

Aslan kral tilkiye dönüp: Haklısın asncak EŞEKLE TARTIŞTIĞIN için seni suçlu buldum.


 


***


 


Dünya da, ülkemiz de bu insanlar
sayesinde ayakta duruyor…


İsmi Iqbal Masih…
1983 yılında Pakistan’ın en fakir bölgelerinden biri olan Mudrike’de dünyaya geliyor.
4 yaşına geldiğinde diğer tüm akranları gibi 600 rupi (yaklaşık 16 dolar) karşılığında bir halı dokuma fabrikasına işçi olarak satılıyor.
Haftanın 7 günü günde 14 saat çalıştırılıyor Iqbal.
Tesadüfen çocuk işçiliğinin yasak olduğunu öğrendiğinde fabrikadan kaçıyor ancak kısa sürede polis tarafından yakalanıp tekrar fabrikaya gönderiliyor.
Fakat o kaderine boyun eğmemekte kararlı. Tekrar kaçtı fakat bu sefer beraberinde 3.000 çocuğu da götürüyor.
Iqbal Masih çocuk işçiliğine ve köleliğe karşı verdiği mücadele dünya çapında ses getirince, 1995 yılında 12 yaşında bir suikastla katlediliyor...
Dünyada büyük bir yankı yapıyor öldürülüşü.
12 yaşında yaşamını yitiriyor küçük Iqbal ama yaptığı o büyük iş çocuk işçiliği ve köleliğinin kalkmasında büyük bir adımı oluşturuyor.
HHH
‘Sör’ Nicholas Winton 1909 yılında Londra’da dünyaya geliyor. Annesi ve babası Yahudi asıllıydı ve İngiltere’ye taşınmışlardı. Nicholas’ı vaftiz ettikten sonra Hristiyan bir çocuk olarak yetişmesini sağladılar. Soy isimlerini de İngiltere’ye taşınınca Winton olarak değiştirdiler.
Borsacı Nicholas Winton, 1938 yılında Prag’a gider.
Winton, burada kurduğu bir dernek ile Almanlar tarafından tehdit altında olan Yahudi çocuklara yardım etmeye başlar.
Alman Nazilerinin 9 Kasım 1938 gecesi Yahudilere ait ev ve iş yerlerine düzenledikleri saldırıya verilen isim Kristal Gece olarak geçmektedir. Yahudi çocuklar için çalışan Winton da Britanya yetkilileri ile yaptığı görüşme sonrasında 17 yaş ve altındaki çocukların Britanya'ya kabul edileceği sözünü alır.
Winton, 669 Yahudi çocuğun dönemin çekoslavakya’sı üzerinden Britanya’ya aktarılmasını sağlar.
Winton’ın annesi ise çocuklara bakacak aileler bulmak konusunda oğluna yardımcı olur.
Winton yaptıklarından eşine bile söz etmez. Eşi Grete her şeyi 50 yıl sonra tavan arasında bulduğu bir not defteriyle öğrendi.
Not defterinde Winton’ın kurtardığı çocukların isimleri ve fotoğrafları yer alıyordur.
Grete not defterini bir gazeteciye ulaştırır. Winton bu sayede BBC’de yayınlanan bir programa davet edilir.
Winton’ın programa katıldığı anlarda bilmediği şey ise stüdyoda bulunan bütün davetlilerin hayatını kurtardığı o çocuklar olduğudur.
HHH
Futbolcu Wesley Sneijder’in eşi Yolanthe Cabau, bundan 8 yıl önce bir dernek kurar.
Derneğin ismi Free A Girl’dür.
Derneğin amacı, küçük kız çocuklarını seks köleliğinden kurtarmaktır.
Yalpan çalışmalar neticesinde 3.700 genç kız fuhuş bataklığından, seks kölelerinin elinden kurtarılır.
Su dernek hala küçük yaştaki kız çocuklarının seks köleliğine karşı büyük bir mücadele veriyor.
Onları seks tüccarlarının elinden tek tek kurtarıyor.
HHH
Behiç Erkin.
Kurtuluş savaşının önemli kahramanlarından…
Devlet Demir yollarının kurucusu, milli İstihbarat Teşkilatının fikir babası…
Atatürk’ün en yakın silah arkadaşlarından birisi.
Paris’te Büyükelçilik yaptığı sırada 20 bin Yahudi vatandaşı, hem de Almanya topraklarından geçirerek Türkiye’ye getiren ve onları zulümden kurtaran bir isim.
HHH
Fethi Sekin…
Binlerce Emniyet görevlisinden bir tanesi…
İzmir Adliyesi önünde yapılacak bir saldırıyı, kurşunların önüne atlayarak engelleyip, kendi hayatı pahasına, birçok insanın yaşamını kurtaran bir vatansever.
HHH
Bunlar sadece birkaç örnek.
Bu isimleri elbette çoğaltmak mümkün…
Hele hele bizim yaşadığımız topraklarda, yüzlerce kahramanlık hikayeleri bulmak mümkün.
Bu insanlar, kahramanca davranış ve tutumlarıyla binlerce insanın yaşamlarını kurtarmış, birçokları bunu yaparken kendi yaşamını hiçe saymış, hatta yaşamlarından olmuş insanlar.
Ne derseniz deyin, bu Dünya da bu ülke de bu kahramanlar ile ayakta duruyor.
Ne derseniz deyin…
Yaş’ı, Cinsiyeti, uyruğu, dini ne olursa olsun bu yaşam, can alan değil de, canları kurtaran bu insanlar sayesinde devam ediyor.
Ne diyelim?
İyi ki var olmuşlar…
İyi ki var olacaklar…


 


***


 


VELİLER SORUYOR


Hava sıcaklığı eksi 7-8 derecede.
Okul bahçeleri dize kadar kar içinde.
Yollar buz tutmuş vaziyette.
çocuklar arasında grip vakaları artmış vaziyette.
Bu durumda olan birçok ilde okullar tatil edildi.
O zaman, Eskişehir’de okullar niye açık?
Sık sık veliler arayıp bize bunu soruyor.
Biz de yetkililere soruyoruz velilerin bize ilettiğini?


 


***


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM...


Ferit ölüm döşeğindedir. Karısı Cavidan da bu son anlarında onun yanındadır ve çok üzgündür. Kocasının elini tutar ve gözlerinden yaşlar boşanır. Ferit son gücüyle fısıldar:
- Cavidan! Cavidan yaşlı gözlerle; sus sevgilim! der. Ferit; Cavidan sana itiraf etmem gereken bir şey var der. Cavidan;
Kendini yorma sevgilim. İtiraf edecek hiçbir şey yok!der. Ferit ısrarla;
-Hayır var! Huzur içinde ölmek istiyorum der. Cavidan susar ve dinler. Ferit devam eder;

Kız kardeşinle yattım. En iyi arkadaşın ve annenle de yattım der. Cavidan sükûneti bozmadan ve kocasının elini bırakmadan cevaplar; Biliyorum sevgilim. Seni o yüzden zehirledim zaten...

Haberleri