Soma'da, yaşanan facia ile ilgili, panel, Odunpazarı Belediyesi Hasan Polatkan Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Konuşmacı olarak, Anadolu üniversitesi, öğretim görevlileri katıldı. Panelde, Soma Faciası ve maden kazaları, her yönü ile tartışıldı. Öğretim görevlileri, madenlerdeki kazalarla ilgili, konulardaki hâkimiyetleri ile de dikkat çektiler.
Panelde konuşma yapan, Prof. Dr. Nadir SUNGUR, " ...Oradaki dayı başılık yani taşeron sisteminde, dört ana unsur var. Bunlardan bir tanesi, işçi taşeronudur. Firma diyor ki orada ki bir işçiye, sen bana ayda 2000 TL'ye çalışacak kişi bulabilir misin? Nereden bulabilirsen, köyden, kasabadan, kendi memleketine git, 2000 liraya, sigortalı çalışabilecek kişi bul diye görevlendirdikleri dayı başları var. " dedi
Ayrıca Sayın Prof. Dr. SUNGUR " Dayılar, köylerdeki insanları topluyor ama onlara iki bin lira vermiyor. Onlara genelde 1300 ile 1500 lira arasında bir maaş veriyor. İnsanlar da yoksul olduğu için, bunları kabul edip oraya geliyorlar. Dolayısıyla iki bin lira arasındaki o farkı dayı başı dediğimiz kişiler, ceplerine atıyor. Tam olarak mesaiye katılan işçilere de 200 lira para veriliyor. Bunlarda, kayıtlara geçmiyor. İşçiler, 1300 ile 1500 lira arasında para alıyorlar." diyerek madenlerde yanşanan tezgâhı net bir şekilde ortaya koydu.
Uzmanlara göre, maden ocaklarındaki çalışmaların, çok tehlikeli İşler' sınıfına girdiği halde, madenlerde işlenen suçların, cezai sorumlulukları caydırıcılıktan uzaktır. Sorumluluklara, paralel olarak, artacak şekilde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda, düzenlemeler yapılmalıdır.
Ayrıca 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, bu sınıfa giren işlerde alınacak tedbirlere, yer vermekle beraber, bu işlerin özelliğine yönelik tedbirleri içermekten uzak olduğu görüşü hâkimdi. Çok tehlikeli ve tehlikeli sınıf işyerleri için, alınacak önlemler ayrı başlıklar altında ve ayrıntılı şekilde kanunda yer almalıdır.
Öte yandan. Soma Maden faciasından sonra, madenlerde "kaçış-yaşam odaları" yeniden gündeme geldi. 40 kişi kapasiteli, bu odaların fiyatı yaklaşık 250 bin dolar olduğu söyleniyor. Oysa Soma madeninde, yaşam odaları olsaydı, Soma'da madenciler kurtulacaktı. ve sendikacılara göre, madenler, devlet kurumları dışında bağımsız denetçiler tarafından kontrol edilmesi halinde, bu tür kazalar yaşamayacaktı. Ancak bugünkü mevcut denetimler, şekilden öteye geçmemekte. Oysa denetimler, gece-gündüz, tatil günleri dahil aralıksız şekilde sürdürülmelidir. Eksikliği tespit edilenlere, derhal iş durdurma kararı ve caydırıcı cezalar verilmelidir.
Şu bir gerçek ki Soma faciasında, suçu üstlenen yok. Oysa suçlular ortadadır. Elbette öncelikle sorumlu şirkettir. Ancak devlet görevlileri ve sendikalarında sorumluluğu vardır. O nedenle de her üç kesimde, önce kendini sorgulamalı, "nerde/nereler de hata yaptık sorusuna cevap aranmalıdır.
Öte yandan dünyadaki bütün ülkelerde, sendikalar vardır. Ülkemizde de işçi haklarını korumak için, sendikalar mevcuttur. Sendikalar, çalışanların haklarını, işverenlere ve devlete karşı korumak ve geliştirmek üzere, oluşturulan örgütlerdir. Ancak ülkemizdeki sendikalar, üzerlerinde düşen görevleri yapmıyorlar. Nitekim maden faciasının yaşandığı Soma'da, Maden İş sendikası, Ege Bölgesi şube yönetimi, tepkiler üzerine istifa etti.
Soma Faciasında, devletinde sorumluluğu da var. Nitekim Soma'daki faciada 301 kişinin hayatını kaybettiği madende, denetime giden iki müfettiş, onlarca eksiklik olmasına rağmen, teftişin sonucunda, 'noksan yok' raporu düzenlediği söyleniyor. Bu tür raporlar olduğu ve madenlerde eksikliler devam ettiği sürece facialar kaçınılmazdır.
Ayrıca Sayın Prof. Dr. SUNGUR' un, "Bir ocakta iş güvenliği önlemleri alınmıyorsa, gaz ölçümleri yapılmıyorsa, ocaklar yeteri kadar denetlenmiyor, ocaklara kaçış odaları yapılmıyorsa, ocaklarda, tatbikat yapılmıyor, yaşam odaları yoksa dayıbaşılık sistemi iş veren tarafından kullanılıyor, daha fazla kömür, daha fazla kâr düşünülüyorsa, bu kaza değil kusursuz bir cinayettir" sözlerine, katılmamak mümkün mü?
Paneldeki, konuşmalar değerlendirildiğinde, Türkiye, madenlerde daha fazla can kaybı olmaması için, ivedilikle önlem almak zorundadır. Madencilikte, taşeronlaşma ve özelleştirme acilen durdurulmalı, üretim, kamu eliyle sağlanmalıdır. Denetçiler bağımsız ve nitelikli olmalı. Sayıları çoğaltılmalıdır.
İşçilerin, çalışma koşulları ve maaşları, çalışma saatleri iyileştirilmeli, denetim için, bağımsız bir fon kurulmalı. Erken uyarı sistemi geliştirilmeli, koruma odaları yaygınlaştırılmalı, maden ocaklarının denetimi, öncelikli olmalı, teknik gazların sistematik olarak ölçümü yapılmalı ve mutlaka kayıt altına alınmalı. Çalışanların, gaz maskeleri ve gerekli teçhizatı olmalı ve gerekli eğitim verilerek, bunlar kullandırılmalıdır. Hülasa bugün gelişmiş ülkelerdeki, madenlerdeki, yöntem ve teknolojiler, tavizsiz hayata geçirilmelidir. Çünkü söz konusu olan, insan yaşamıdır.
SOMA: BU SON OLSUN PANELİ
Somada, yaşanan facia ile ilgili, panel, Odunpazarı Belediyesi Hasan Polatkan Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Konuşmacı olarak, Anadolu üniversitesi, öğretim görevlileri katıldı. Panelde, Soma Faciası ve maden kazaları,...