SÖNDÜRELİM FENER'İ

Başkent’te galibiyeti kaçırdığımız için üzülsek de Kayseri ve Antep’in yenilmeleri ile Avrupa Kupalarına katılma hedefimize bir adım daha yaklaşmış olduk. Kayseri’nin Eskişehir’e gelecek olması kadar, bu takımların sondan...

Başkent'te galibiyeti kaçırdığımız için üzülsek de Kayseri ve Antep'in yenilmeleri ile Avrupa Kupalarına katılma hedefimize bir adım daha yaklaşmış olduk. Kayseri'nin Eskişehir'e gelecek olması kadar, bu takımların sondan bir önceki hafta birbirleriyle oynayacak olmaları da bizim için ayrı bir avantaj. Baktığımızda bu hafta alınan sonuçlarla ligin dibi biraz daha netleşirken, zirvesi ise el değiştirdi. Şampiyonluk yarışı içindeki iki takımla kendi sahamızda yapacağımız maçlar tüm ülkenin ilgisini çoktan Eskişehirspor'un üzerine toplamış durumda. Sadece Trabzonspor'lular değil, Beşiktaş ve G.Saray'lılardan gelen mesajlara baktığımda bu hafta kazanırsak ülkenin büyük bir kısmını sevindirmiş olacağız anlaşılan. Beni arayanlara Eskişehirspor hem Fener'i hem de Trabzon'u yenerek son derece adil davranacak diyorum. İnşallah yanılmam.
Fener-Bursa maçının son düdüğü ile birlikte yazılı ve görsel medyada büyük bir kampanya başladı. Bu maçın hakemi Kuddusi Müftüoğlu'nun çaldığı, çalmadığı her düdük masaya yatırıldı. Hele bir penaltı pozisyonu var ki, sağdan, soldan, yandan, yerden, havadan yetmezse uzaydan yapacakları çekimlerle defalarca gösterildi. Böylece kamuoyunda Fener'in mağdur edildiği, hakkının yenildiği gibi bir hava yaratılmaya çalışıldı ve başarılı da olundu. İşi daha da abartan bazı amigo köşe yazarları ise Fener'in silik ve üretkenlikten uzak futbolunu yere göğe sığdıramazlarken, Bursa'nın aldığı beraberliği katı defans anlayışına bağlayarak küçültmek için yazmadıklarını bırakmadılar. Bazılarını bunlarda kesmedi, Fener'le oynayanların aynı mücadeleyi Trabzon'a karşı sergilemeyeceğini bile ileri sürdü. Bunları okurken biz İstanbul medyasını zaten biliyoruz demeyin. Bu federasyon ve hakem camiası üzerinde nasıl bir baskı yaratılmaya çalışıldığının çok açık bir göstergesi. Bunu sadece Fener'e mal etmiyorum. Trabzon ile önceki sene deplasmanda oynadığımız maçtan önce Sadri Başkan'ın yaptığı açıklamalar sonrası sahada tekme tokat dirseklerle dövüldüğümüzü ve hakemin bunlara nasıl göz yumduğunu hatırlayın. Futbolda mücadele artık sadece sahada verilmiyor. Tüm kulüpler yönetimiyle, basınıyla, camiasıyla gerekirse milletvekili ve belediye başkanlarıyla lobi oluşturup oyunu saha dışında da oynama çabası içindeler. Maalesef Eskişehirspor olarak bu konuda daha çok eksiğimiz var.
Fenerbahçe ile gerilimi, stresi ve aksiyonu bol ama son derece keyifli bir maç oynayacağız. Fenerbahçe'nin artık puan kaybetmeye tahammülü yok. Biz ise rahatız. Takım güzel oynuyor, moraller yerinde. Halil Başkan'da bu maç için şöyle dolgunca bir prim açıklarsa süper olur. Taraftarımız tüm seyredenlere BandoEsEs eşliğinde dillere destan mükemmel gösterisini sunmaya hazırlanıyor. Tek dikkat etmemiz gereken provokasyonlara gelmemek. Rakip takımda maçın tansiyonunu yükseltecek, her şeye itiraz ederek gerilimi arttıracak o kadar çok futbolcu var ki, hangisini yazalım. Futbolcu kardeşlerimize ise aman bunlara uymayın ve hakemle fazla diyaloga girmeyin diyeceğim. Biliyoruz ki en önemli hücum aksiyonları Alex'in kullandığı duran toplar. Bu yüzden ceza sahası civarında bol bol kendilerini yere atacaklar. Ceza sahası içinde ise formadan çekmelere ve sarılmalara dikkat. Geçen hafta yaşananlardan sonra hakemin gözü bu pozisyonlarda olacaktır ve bu sefer düdük çalmak için fırsat kollayacağını bilelim. Takım ruhu içerisinde, yardımlaşarak her zamanki mücadelemizi verirsek biz bu Fener'i söndürürüz.

Haberleri